Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Lucianna Fackrell*Görevlerim | |
| | |
Yazar | Mesaj |
---|
Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Cuma Eyl. 17, 2010 6:42 am | |
| Tebrikler Lucy, 50 drahmini ekliyorum. | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| | | | Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim C.tesi Eyl. 18, 2010 2:25 am | |
| Eh, görevler kutsaldır, yazalım bari ne yapalım | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Paz Eyl. 19, 2010 3:01 am | |
| Eh, el mahkum... *** 40- Tırmanma duvarına gideceksin! Mekan: Tırmanma duvarı Katılacaklar: Lucy. Altıma bir asker pantolonu, üstüme de kolsuz beyaz bir tişört geçirdim. Kulübemden çıkmadan önce de birkaç parça ambrosia yemeyi ihmal etmedim. Kronometremi boynuma geçirdim ve kampın çevresinde belirli bir tempoda koşmaya başladım. Yaza veda partisi, kostüm partisi derken, abur cuburlar nedeniyle kilo almıştım. Stell de üniversite kampüsündeki odamızı yüzlerce kola ile doldurmuştu, malum Tanrı Poseidon'un sarayından çaldığı yosunlar karşılığında, Tanrı Dionysos ona borcunu bir yıllık kola parası olarak ödemişti. Rose ile kampa geri döndükleri an aklıma gelince kahkahama engel olamadım. Deniz Tanrısı'nın kızını ve üzerindeki pullu elbiseyi hayatım boyunca unutamayacaktım! Tüm düşünceleri kafamdan uzaklaştırmaya çabalayarak koşmaya devam ettim. Tabii ki tek amacım kilo vermek değildi! Aynı zamanda, ertesi gün kamptan ayrılacağım için, biraz formumu kazanmam gerektiğini düşünüyordum. Hergün saatlerce kılıç antrenmanı zaten yapıyordum ama hızıma hız katmak için daha çok çalışmam gerekiyordu. Bir an üniversitede sporla ilgili bir bölüm tercih etmemiş olduğum için üzüldüm ama sonra, yıl boyunca göreceğim mükemmel tarih derslerini hayal ederek sırıttım. Koşarken, karşımda minyatür bir dağ belirdi. Üzerinden lavlar akıyordu, 10 metre yakınlarında da kimse yoktu. Bu dağın, kamptaki meşhur tırmanma duvarı olduğunu idrak ettim ve "Neden olmasın?" dedim, "Neden yapamayayım?". Hızımı biraz daha arttırarak tırmanma duvarına doğru yol aldım. Kamp görevlilerinden biri beni görüp onaylamaz bir bakış attı ama onu önemsemeyerek, içeri girdim. Özel bir kostüm giymeye lüzum görmeden, gözüme en az tehlikeli gibi görünen yerden yukarı tırmanmaya başladım. Arada ateş saçan minik kayacıklar ve üzerime sıçrayan lavlar yüzünden çok zor anlar yaşadım ama pes etmedim ve tüm gücümle mücadeleye devam ettim! Tırmandığım şeyin Hidra olduğunu hayal ettim ve içim iyice azim doldu. Sık sık kendi kendime, "Tırrrrrmanabilirim! Başşşşşarabilirim!" diyordum. Peeh, ben koskoca bir iskelet adam ordusunu yenmiş, Medusa'yı öldürmüştüm. Bu dağa mı tırmanamayacaktım? Kendimi yukarı doğru çektikçe, çevremdeki atmosfer giderek daha fazla ısınmaya başladı. Kan ter içinde kalmıştım ama birkaç dakika içinde, zirveye ulaşmış olacaktım! Hırsla gülümsedim ve tüm gücümle tırmanmaya devam ettim. O sırada, aşağıdan biri bağırdı: "Lucy! Ne yapıyorsun orada?" Kim olduğunu anlamadığım kişiye doğru dönüp, "Sence?!" diye bağırdım. Tabii, bunu yaparken vücut dilimi de kullanmak istediğimden, bir elimi havaya kaldırıp sallamıştım. Sonra, çizgifilmlerde çokça tanık olduğum o düşüş sahnesini yaşadım: kısa bir süreliğine havada asılı kalma, boşlukta olduğumu fark edip tırmanma duvarına tutunmaya çalışma, yer çekimini hissedip hızla çırpınma, son olarak da kaçınılmaz bir şekilde yere çakılma; GÜMMM!!! "Iıhhh, biri beni revire taşısın!" diye inleyerek, elimi belime koydum. Gerçekten çok fena düşmüştüm ve ölmediğim için şanslıydım. Şimdiden üniversitenin ilk gününü gözümün önünde canlandırabiliyordum: vücudunun her tarafı morluklarla kaplı, acınacak haldeki tarih öğrencisi Lucy olacaktım! Çarpık gülümsemem eşliğinde yanımdakilerden birine döndüm ve, "Biri arenaya gidip öğrencilerime haber versin, bugünki dersler iptal." dedim. Ben de, dersler gibi iptaldim. | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Ptsi Eyl. 20, 2010 8:26 am | |
| 37- Kampın marketinde alışveriş rp'si yazacaksın. Mekan: Kamp Marketi Katılacaklar: Lucy & Ange.**Birden fazla posttan oluştuğu için buraya kopyalamıyorum | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Cuma Eyl. 24, 2010 10:17 am | |
| 32- Kampın girişinde canavarlarla mücadele edeceksin. Mekan: Kampın Girişi-Thalia'nın ağacı Katılacaklar: Lucy. Güzelim tarih dersimin ortasında birden öğretmenin tam yanında saydam bir biçimde annem belirdi! "Anne!" diye bağırarak ayağa sıçrayınca, tüm sınıf -öğretmen de dahil- bana deliymişim gibi bakmaya başladı. "Of Lucy! Sisi unutma." Bilgelik Tanrıçası'nın azarına maruz kaldıktan sonra, öğretmenimden izin alarak -tamam, zihnini kontrol ederek!- sınıftan çıktım ve İris mesajıyla annem tekrar karşımda belirdi. Bana her zaman aynı şekilde bakıyordu: kınayan, hep daha fazlasını yapmamı isteyen... Ona son sınavların hepsinden 100 puan aldığımı söylesem de en ufak bir takdir alamayacağımı bildiğimden, ağzımı kapalı tutmaya karar verdim. "Herşey yolunda mı? Stella ve Hedge nasıl? Ya diğer melezler?" "Herkes iyi. Dün bir grup empusayla savaşırken yaralandığı için Stell odamızda dinleniyor. Koç da üzerine oturup yanlışlıkla kırdığım kavalı yerine bir yenisini almaya gitti. Ah, bir de Sherry yine ahırlardan kaçmış, bizim kampüsün çatısında şimdi. Ee kampta herşey yolunda mı peki?" Annem sanki ona hava durumundan bahsetmişim gibi sıkıntıdan patlamamak için zor duruyordu. Son sorduğum soruya cevap vermek için hevesle ağzını açtı. "Hayır. Buraya da onun için geldim zaten. Kampın sınırının öbür tarafını bir drakon ordusu bastı. Melezler giriş-çıkış yapamıyorlar, ejderhamız da onlarla uğraşmaktan yorgun düştü." Pekala, annemin benden kapıdaki canavar yerine korumalık yapmam için kampa gelmemi istemesi aşağılayıcıydı ama ben her zaman ona layık bir evlat olacağıma dair, Styks Nehri üzerine yemin et-memiştim, şimdi uydurdum. Neyse, Tanrıça Athena'nın parmaklarını şıklatması üzerine kendimi bizim bir zamanlar Zeus kızı olan ağacımızın ve evcil, yaralı ejderhamızın yanında buldum. Karşımda... elliyi aşkın drakon vardı, annemin ordudan kastını şimdi anlıyordum. Beni görünce sanırım komutanları olan bir tanesi sinirle tısladı. Onu hayal meyal hatırlıyordum, sanırım Stell ile Othyrs Dağı drakon katliamımızdan kaçmayı başaran azınlık gruptaydı. Ona pis pis sırıttıktan sonra sağ bilekliğimin kılıcım Nefesalan'a dönüşmesini sağladım. Kırmızı taşlı kolyemi de sol elime alarak, henüz ismini vermediğim kırmızı renkli mızrağıma dönüştürdüm. Bu elektrikli mızrağı, Tanrı Ares'i düelloda yenerek kazanmıştım ve benim için çok değerliydi, kullanmadığım zamanlarda kolye halini alabilmesi için, Rose'un kiklop kardeşlerine bir servet ödemiştim! Elimden daha önce kurtulmayı başaran yılan kadın, onunla ölmeyi hak ediyordu. Birkaç saniye içinde elliye bir, savaşmaya başladık. Drakonlar benim için kolay lokmaydı ama aynanda -ve tek başıma- öldürme kapasitemin kaç olduğunu bilmiyordum. Öğrenmenin zamanı gelmişti. Bir kılıç eğitmeniydim ama kendi eksikliğimi fark ettim: birinin arkamı kollamasına -bu kişi genellikle Stell oluyordu- o kadar alışmıştım ki, sırtımdan tam 3 hamle yedim. Büyük ihtimalle en sevdiğim yeşil tişörtümü bir daha giyemeyecektim çünkü delik deşik olmuştu. Yanımda portatif bir zırh taşımaya başlasam iyi olacaktı (!) Yaklaşık 30 drakonu hakladıktan sonra, kendimi uçan tekme teknikleri konusunda iyice geliştirmiştim. Artık dayanacak gücümün kalmadığını hissettiğimden, son silahımı -yani kalkanım Aegis'i- ortaya çıkardım. Drakonlar dört bir tarafa kaçışmaya başladılar. "Bir daha sakın Melez Tepesi'ne geleyim demeyin yoksa ben, Savaş Tanrıçası'nın kızı Lucianna, tekrar karşınıza çıkacağım!" diye bağırırken, kendimi iki bin yıl öncelerde yaşayan barbarlar gibi hissetmiştim. Sonuç olarak kampın refah ortamının tekrar sağlanmasını başarmış ve büyük ihtimalle yine annemin gözüne girememiştim. Beni tren istasyonuna bırakması için kamp görevlilerinden birini bulmak için yola koyuldum, 4 saat sonra Stell ile vizyona yeni girmiş olan bir filme gidecektik ve tüm gecemi kilolarca patlamış mısır yiyerek bozacağım midemle uğraşarak geçirecektim. Yaşamak güzeldi, melez olmak da öyle. Sadece... savaşırken küpemin tekini düşürmüş ve bir daha bulamamıştım, o nedenle biraz moralim bozuktu. . | |
| | | Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Ptsi Ekim 04, 2010 5:29 am | |
| Kendime not: İlk 25 görev + 26, 28, 32, 34, 36, 37, 40, 41, 45 numaralı görevlerin puanları eklenmiştir. Lucy: Tebrikler! Görev listeleri arasında birincisin kızım | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Ptsi Ekim 04, 2010 7:43 am | |
| Teşekkürler anne | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| | | | Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Cuma Ekim 22, 2010 4:08 am | |
| Kendime not: İlk 25 görev + 26, 28, 30, 32, 34, 36, 37, 38, 40, 41, 45 numaralı görevlerin puanları eklenmiştir. (61 puan) Lucy, süpersin | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Salı Ekim 26, 2010 11:37 am | |
| 39- El işleri alanında rp yazacaksın. Mekan: El işleri alanı Katılacaklar: Yalnızca Lucy. Hava kararmaya yüz tutmuştu. Tüm melezlerle birlikte yemek gazinosunun çıkışına yönlenen Lucy, nedense kulübesine gidip sıcacık yatağında kıvrılıp uyumak istemiyordu. Hayır, yine o tuhaf anlardan birini yaşıyordu; içinde nedenini anlayamadığı bir bunalmışlık hali vardı ve önüne geçemiyordu... Ona merakla -daha çok endişeyle- bakan arkadaşlarının yanından aceleyle ayrıldı ve kulübesinin yolunu tuttu. Oradan alması gereken bir şey vardı. Yolda giderken gökyüzünü incelemekteydi. Hava kapalıydı. Gök gürlüyordu. Anladığı kadarıyla kamp sınırları dışında her alanda yağmur da yağıyordu... "Zeus yine sinirli anlaşılan." diye düşündü ve adımlarını hızlandırdı. Son günlerde çok oluyordu bu, nefes almasını dahi zorlaştıran bir iç sıkışıklık, akrep yelkovanı kovalamaktan bıkmış gibi, ilerlemeyen zaman, kötü ve iç karartıcı hava, Lucy'nin her şeyin ters gitmesi gerektiğine dair duyduğu tuhaf inancın doğurduğu takıntılar... Aslında neden belliydi, herkes, her an bir şeyler olmasını bekliyordu, tüm kamp tetikteydi. Titan Kronos tekrar iş başına geçmişti ve söylenildiğine göre bu sefer çok daha güçlüydü. Hem, bu sefer asıl sorun tanrıların geçen seferden çok daha güçsüz olmasıydı... Lucy geçen seferki savaş sırasında henüz melez olduğunun farkında olmayan, sıradan bir genç kızdı. Tabii kampa adapte olduktan sonra her akşam yapılan ateş başı muhabbetleri sırasında efsanevi Percy Jackson'ın kot pantolon markasına kadar, bilmesi gereken her şeyi öğrenmişti. Yine de, o atmosferi hissetmenin çok farklı, çok daha karanlık olduğunu yeni anlamıştı. Artık zihin güçlerini çok daha sık kullanıyordu. Karşısına geçen herkesin düşünce dalgalarını kontrol ediyordu. Kampta bir casus olduğunu düşünüyorlardı ve onu yakalaması gereken kişi herkese göre Lucy'ydi. Çünkü o hiçbir derdi yokmuş gibi bir de telepattı! "Sanki Lucy çiçek tarlalarında yaşıyor..." diye söylenerek kulübesinin kapısından içeri girdi. Aceleyle dolabına gidip kapağı açtı ve aylar önce bir düelloyu kazanarak almaya hak kazandığı muhteşem mızrağı çıkardı. Mızrak, bir zamanlar Tanrı Ares'e aitti. Ama Lucy, Stell'in Zeus ile yüzleşmeye gittiği o gün, Tanrı ile düello yapmış, düelloyu kazanmıştı. Ares'in suratındaki ifade yine gözlerinin önünde canlandı ve kendini gülümsemekten alamadı. Ares'ten nefret ediyordu. Nokta. Yine de, kırmızı parıltılar saçan mızrakla ayağa kalkıp tekrar kapıya yöneldiğinde, kendini eskisinden çok daha güven dolu hissediyordu. Mızrakta garip bir akım vardı, Lucy onu hep yanında taşımak gibi bir imkanı olmadığı için tekrar o eski, hüzünlü ruh haline döndü... Aslında... mızrağını her zaman yanında taşımasının bir yolu olabilirdi! Annesinin hediyesi Aegis veya kılıcı Nefesalan gibi... Nasıl daha önce düşünememişti?! Yapması gereken şey çok basitti. El işleri alanına uğrayacak ve mızrağının istediği zaman küçük bir nesne halini almasını sağlayacaktı. Bu nesne, bir yüzük olabilirdi, veya etrafa tehditkar kırmızı parıltılar saçan bir kolye. Evet, Lucy kolyede karar kılmıştı. Asla yanından ayırmayacağı bir kolye, onu daha da korkutucu hale getirecek bir kolye... Çarpık bir şekilde gülümsedi. Bazen kendini nefret ettiği Tanrı Ares'in çocuklarından farksız görüyordu. Aslında, çoğu zaman onlardan biri gibi davranırdı; savaşmayı ve düelloları severdi, etrafa dehşet saçmaktan, insanları sinir etmekten, kampa yeni gelen melezlerin kafalarını klozete sokmaktan hoşlanırdı. "Yine de... onlardan farklıyım." diye düşündü. Evet, kavgacı bir yapısı vardı ama savaşlar sırasında her zaman aklını ve stratejilerini -bazen de psişik yeteneklerini- kullanırdı. Bu kadar özellik bir araya toplanınca, haliyle içinde bulunduğu asırın en yetenekli kılıç ustası olmuştu. Henüz hiçbir düelloyu kaybetmemişti. Ama şimdi Sat vardı, Artemis'in lider avcısı tatlı kız, Lucy'nin dersliğindeki yardımcı eğitmendi ve kılıç kullanma konusunda çok başarılıydı. Lucy, hiçbir özel gücünü kullanmaksızın onunla karşı karşıya gelse, düellonun sonucunda ne olabileceğini tahmin etmek istemiyordu. Zaten, özel güçleri onunla olduğu sürece, kullanmamazlık edecek değildi. Zifiri karanlık el işleri alanından içeri adımını atınca, aceleyle etrafta bir gaz lambası aramaya başladı. Birkaç dakika sonra, bir mum ve hemen yanında kibrit kutusu olduğunu fark etti. Karanlıkta kibriti çakmasıyla oluşan ani parlamadan dolayı gözleri kamaşmış bir halde, mumu yakmayı başardı. Sonra kendine üzerinde daha az tuhaf alet parçaları bulunan bir masa buldu ve eline aldığı çeşitli metal eşyaları kızrağının üzerinde sırayla denedi. Hiçbir işe yaradığı yoktu. Demircilikten de diğer el işlerinden de anlamıyordu. Becerebildiği tek şey kılıç bileyleyebilmekti, o da konu bir mızrağın kolye halini almasını sağlamak isterken herhangi bir şey ifade etmiyordu. Başını hızla iki yana doğru sallayarak mızrağı masanın üzerinden aldı ve çıkış kapısına yöneldi. Sonra, yorgunluktan bir adım dahi atamayacağını düşündü ve masanın kenarındaki tahta tabureye çöktü. Mızrak elinden kayıp yerde yuvarlanır ve ondan uzaklaşırken, o da gözlerini kapatarak kendini uykuya teslim etti. Farkında olmadan ve fiziksel güç gerektiren hareketler yapmadan, kendini bu kadar yormuş olması hayret vericiydi. "Kafam çok dolu, tek neden bu..." dedi esnemesinin arasında, sonra başını sert masaya dayadı ve nerede olduğunu umursamadan kabuslarla geçeceğinden emin olduğu bir geceye kendini teslim etti. En azından biliyordu, yarın yine güneş doğacaktı. Tanrılar hala her zamanki gibi davranıyorlardı, nasıl şimdi Artemis ayı gökyüzüne asmış ve dünyada güzel bir tablo oluşturmuşsa, Apollon da sabah aynı işlemi güneş için uygulayacaktı. Her şey sona ermemişti, sadece kasvetli bir sessizlik hakimdi etrafında ve bu Lucy'yi olumsuz etkiliyordu. "Tıpkı fırtına öncesi sessizlik gibi..." dedi uyku ve uyanıklık arasında bir yerlerdeyken...
| |
| | | Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Cuma Ekim 29, 2010 5:37 am | |
| Kendime not: İlk 25 görev + 26, 28, 30, 32, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 45 numaralı görevlerin puanları eklenmiştir. (62 puan) | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Paz Ekim 31, 2010 11:21 am | |
| Yaptığım / Yapmakta Olduğum Görevler: 29- Büyük bir grupla macera yaşayacaksın! (en az 8 kişi!) Mekan: İstediğin yerler Katılacaklar: Sen ve arkadaşların. (Açıklama: Bu görev, 'kehanet' veya 'labirent' görevleriyle birleştirilemez ve en az 4 mekan gezme zorunluluğu vardır.)
*Başlangıç: Melez Kafe. Bitiş: St. Helens Dağı ~~~~~~~~ 33- Cirit sahasında bir arkadaşınla birlikte macera yaşayacaksın. Mekan: Cirit Sahası Katılacaklar: Sen ve arkadaşın.
*Cornelia ve ben, mekan cirit sahası. ~~~~~~~~ 42- Hoover Barajı'nda bir macera yaşayacaksın. Mekan: Hoover Barajı Katılacaklar: Sen ve istediğin herkes. *Ben, Sere, Rose ve Robyn, mekan Hoover barajı. ~~~~~~~~
43- Ceza tarlalarında bir macera yaşayacaksın. Mekan: Yeraltı-Ceza Tarlaları Katılacaklar: Sen ve istediğin herkes. *Ben, Maya ve Robyn, ceza tarlaları. ~~~~~~~~
44- Melez konseyi kararıyla bir göreve çıkacaksın! Mekan: İstediğin yerler Katılacaklar: Sen ve istediğin herkes. (Açıklama: Kurgun güzel, ekibin sağlam olsun ki, konsey göreve çıkışını onaylasın. En az 3 ayrı başlık ve 20 post!) *Başlangıç: Melez Kafe. Bitiş: St. Helens Dağı. (Sanırım 3. listeyi bitirmeme az kaldı :F) | |
| | | Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim C.tesi Kas. 06, 2010 8:05 am | |
| 35- Ölüler Tanrısı'nı ziyarete gideceksin. Mekan: Hades'in SarayıKatılacaklar: Lucy, Stell, Tanrı Hades.Bir Uyarı... ** 31- Kulübende başına ilginç bir olay gelmesiyle ilgili rp yazacaksın. Mekan: Athena KulübesiKatılacaklar: Sere, Aqua, Lucy.Muhteşem Harita! ** Di immortales!! 3. listede son bir görevim kaldı! Yihuuu!! | |
| | | Athena Admin/Tanrıça/Kamp Müdiresi
Mesaj Sayısı : 5210 Kayıt tarihi : 16/08/10
| Konu: Geri: Lucianna Fackrell*Görevlerim Cuma Kas. 12, 2010 9:13 am | |
| Kendime not: İlk 25 görev + 26, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45 numaralı görevlerin puanları eklenmiştir. (69 puan) *Başlık kilitleniyor* | |
| | | | Lucianna Fackrell*Görevlerim | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|