Öğrendiğim kadarıyla kampta yeni bir derslik açılmıştı. Artık buralarda pek takılmıyordum fakat yeni bir yetenek konusunda kendimi geliştirme tutkum beni dersliklerin bulunduğu alana gitmeye zorladı. Yeni dersliğin dövüş sanatları üzerine olduğunu öğrendiğimdeyse, buraya geldiğim için fazlasıyla memnun oldum. Bir melez olduğumu öğrenmeden önce yani daha çok küçükken, babam kendimi koruyabilmem ve canavarlar karşısında avantaj sağlayabilmem için beni yıllarca dövüş kurslarına göndermişti. Melez olduktan sonra da kampta kendimi oldukça fazla geliştirmiştim. Elbette bünyemin el verdiğinin çok üstünde bir dövüş performansı sergileyemiyordum fakat kol ve bacak kaslarıma her zaman güvenirdim. Derslikten içeri girdiğimde eğitmen olduğunu tahmin ettiğim Zack ile karşılaştım ve gülümsedim. Bir Nyks oğlunu bir eğitmen olarak görmek, her gün rastlanmayan bir olaydı. Yani Nyks çocukları genellikle biraz... Kendi halinde veya tanrılara cephe almış olurdu. Zack'i burada görmek beni sevindirmişti. Karşıma bir Ares çocuğu çıksaydı büyük ihtimalle eğitim sırasında birbirimizi hastanelik ederdik ama Zack ile kişisel bir sorunum kesinlikle yoktu. Aslında Nyks kulübesi ve kulübem arasındaki ilişki de aylardır olumlu seyrediyordu. Derin bir nefes aldıktan sonra "Selam, dövüş dersi almak için buradayım." dedim. Gerçekten de bilge bir Athena kızı gibi konuşmuş olduğumdan (!) kendimle gurur duydum. Kampta kılıç kullanmak söz konusu olduğunda herkesin korkulu rüyasıydım fakat ne kadar iyi olduğumu düşünsem de dövüşte pek bir iddiam yoktu. Belki fiziksel güç yerine tekniğin önemli olduğu hareketlerde yenilmez olabilirdim ama işin içine elbet bir yerde güç faktörü girecekti. Süslü püslü olmasam da formuna önem veren bir kızdım ve büyük ihtimalle bu derslikteki işim bittiğinde, buna fazlasıyla pişman olacaktım.