Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mızrak Nasıl Kolye Haline Getirilir? -Ben de Bilmiyorum!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Lucianna Fackrell
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Lucianna Fackrell


Mesaj Sayısı : 4356
Kayıt tarihi : 22/08/10

Mızrak Nasıl Kolye Haline Getirilir? -Ben de Bilmiyorum! Empty
MesajKonu: Mızrak Nasıl Kolye Haline Getirilir? -Ben de Bilmiyorum!   Mızrak Nasıl Kolye Haline Getirilir? -Ben de Bilmiyorum! Icon_minitimeSalı Ekim 26, 2010 11:37 am

39- El işleri alanında rp yazacaksın.
Mekan: El işleri alanı

Katılacaklar: Yalnızca Lucy.

Hava kararmaya yüz tutmuştu. Tüm melezlerle birlikte yemek gazinosunun çıkışına yönlenen Lucy, nedense kulübesine gidip sıcacık yatağında kıvrılıp uyumak istemiyordu. Hayır, yine o tuhaf anlardan birini yaşıyordu; içinde nedenini anlayamadığı bir bunalmışlık hali vardı ve önüne geçemiyordu... Ona merakla -daha çok endişeyle- bakan arkadaşlarının yanından aceleyle ayrıldı ve kulübesinin yolunu tuttu. Oradan alması gereken bir şey vardı. Yolda giderken gökyüzünü incelemekteydi. Hava kapalıydı. Gök gürlüyordu. Anladığı kadarıyla kamp sınırları dışında her alanda yağmur da yağıyordu... "Zeus yine sinirli anlaşılan." diye düşündü ve adımlarını hızlandırdı. Son günlerde çok oluyordu bu, nefes almasını dahi zorlaştıran bir iç sıkışıklık, akrep yelkovanı kovalamaktan bıkmış gibi, ilerlemeyen zaman, kötü ve iç karartıcı hava, Lucy'nin her şeyin ters gitmesi gerektiğine dair duyduğu tuhaf inancın doğurduğu takıntılar... Aslında neden belliydi, herkes, her an bir şeyler olmasını bekliyordu, tüm kamp tetikteydi. Titan Kronos tekrar iş başına geçmişti ve söylenildiğine göre bu sefer çok daha güçlüydü. Hem, bu sefer asıl sorun tanrıların geçen seferden çok daha güçsüz olmasıydı... Lucy geçen seferki savaş sırasında henüz melez olduğunun farkında olmayan, sıradan bir genç kızdı. Tabii kampa adapte olduktan sonra her akşam yapılan ateş başı muhabbetleri sırasında efsanevi Percy Jackson'ın kot pantolon markasına kadar, bilmesi gereken her şeyi öğrenmişti. Yine de, o atmosferi hissetmenin çok farklı, çok daha karanlık olduğunu yeni anlamıştı. Artık zihin güçlerini çok daha sık kullanıyordu. Karşısına geçen herkesin düşünce dalgalarını kontrol ediyordu. Kampta bir casus olduğunu düşünüyorlardı ve onu yakalaması gereken kişi herkese göre Lucy'ydi. Çünkü o hiçbir derdi yokmuş gibi bir de telepattı! "Sanki Lucy çiçek tarlalarında yaşıyor..." diye söylenerek kulübesinin kapısından içeri girdi. Aceleyle dolabına gidip kapağı açtı ve aylar önce bir düelloyu kazanarak almaya hak kazandığı muhteşem mızrağı çıkardı. Mızrak, bir zamanlar Tanrı Ares'e aitti. Ama Lucy, Stell'in Zeus ile yüzleşmeye gittiği o gün, Tanrı ile düello yapmış, düelloyu kazanmıştı. Ares'in suratındaki ifade yine gözlerinin önünde canlandı ve kendini gülümsemekten alamadı. Ares'ten nefret ediyordu. Nokta. Yine de, kırmızı parıltılar saçan mızrakla ayağa kalkıp tekrar kapıya yöneldiğinde, kendini eskisinden çok daha güven dolu hissediyordu. Mızrakta garip bir akım vardı, Lucy onu hep yanında taşımak gibi bir imkanı olmadığı için tekrar o eski, hüzünlü ruh haline döndü... Aslında... mızrağını her zaman yanında taşımasının bir yolu olabilirdi! Annesinin hediyesi Aegis veya kılıcı Nefesalan gibi... Nasıl daha önce düşünememişti?! Yapması gereken şey çok basitti. El işleri alanına uğrayacak ve mızrağının istediği zaman küçük bir nesne halini almasını sağlayacaktı. Bu nesne, bir yüzük olabilirdi, veya etrafa tehditkar kırmızı parıltılar saçan bir kolye. Evet, Lucy kolyede karar kılmıştı. Asla yanından ayırmayacağı bir kolye, onu daha da korkutucu hale getirecek bir kolye... Çarpık bir şekilde gülümsedi. Bazen kendini nefret ettiği Tanrı Ares'in çocuklarından farksız görüyordu. Aslında, çoğu zaman onlardan biri gibi davranırdı; savaşmayı ve düelloları severdi, etrafa dehşet saçmaktan, insanları sinir etmekten, kampa yeni gelen melezlerin kafalarını klozete sokmaktan hoşlanırdı. "Yine de... onlardan farklıyım." diye düşündü. Evet, kavgacı bir yapısı vardı ama savaşlar sırasında her zaman aklını ve stratejilerini -bazen de psişik yeteneklerini- kullanırdı. Bu kadar özellik bir araya toplanınca, haliyle içinde bulunduğu asırın en yetenekli kılıç ustası olmuştu. Henüz hiçbir düelloyu kaybetmemişti. Ama şimdi Sat vardı, Artemis'in lider avcısı tatlı kız, Lucy'nin dersliğindeki yardımcı eğitmendi ve kılıç kullanma konusunda çok başarılıydı. Lucy, hiçbir özel gücünü kullanmaksızın onunla karşı karşıya gelse, düellonun sonucunda ne olabileceğini tahmin etmek istemiyordu. Zaten, özel güçleri onunla olduğu sürece, kullanmamazlık edecek değildi. Zifiri karanlık el işleri alanından içeri adımını atınca, aceleyle etrafta bir gaz lambası aramaya başladı. Birkaç dakika sonra, bir mum ve hemen yanında kibrit kutusu olduğunu fark etti. Karanlıkta kibriti çakmasıyla oluşan ani parlamadan dolayı gözleri kamaşmış bir halde, mumu yakmayı başardı. Sonra kendine üzerinde daha az tuhaf alet parçaları bulunan bir masa buldu ve eline aldığı çeşitli metal eşyaları kızrağının üzerinde sırayla denedi. Hiçbir işe yaradığı yoktu. Demircilikten de diğer el işlerinden de anlamıyordu. Becerebildiği tek şey kılıç bileyleyebilmekti, o da konu bir mızrağın kolye halini almasını sağlamak isterken herhangi bir şey ifade etmiyordu. Başını hızla iki yana doğru sallayarak mızrağı masanın üzerinden aldı ve çıkış kapısına yöneldi. Sonra, yorgunluktan bir adım dahi atamayacağını düşündü ve masanın kenarındaki tahta tabureye çöktü. Mızrak elinden kayıp yerde yuvarlanır ve ondan uzaklaşırken, o da gözlerini kapatarak kendini uykuya teslim etti. Farkında olmadan ve fiziksel güç gerektiren hareketler yapmadan, kendini bu kadar yormuş olması hayret vericiydi. "Kafam çok dolu, tek neden bu..." dedi esnemesinin arasında, sonra başını sert masaya dayadı ve nerede olduğunu umursamadan kabuslarla geçeceğinden emin olduğu bir geceye kendini teslim etti. En azından biliyordu, yarın yine güneş doğacaktı. Tanrılar hala her zamanki gibi davranıyorlardı, nasıl şimdi Artemis ayı gökyüzüne asmış ve dünyada güzel bir tablo oluşturmuşsa, Apollon da sabah aynı işlemi güneş için uygulayacaktı. Her şey sona ermemişti, sadece kasvetli bir sessizlik hakimdi etrafında ve bu Lucy'yi olumsuz etkiliyordu. "Tıpkı fırtına öncesi sessizlik gibi..." dedi uyku ve uyanıklık arasında bir yerlerdeyken...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Mızrak Nasıl Kolye Haline Getirilir? -Ben de Bilmiyorum!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Çöpe Giden Mızrak
» Kolye Peşinde
» Çalınan Kolye
» Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye...
» Çalınan Kolye (Asphodel Tarlaları'nın devamı)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: El İşleri Alanı-
Buraya geçin: