Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kolye Peşinde

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeÇarş. Nis. 27, 2011 3:45 am

"Hope" dedi annem. "Kirke'nin Kaplıcalarında inci kolyemi bulmalısın, o çok önemli." "Tamam anne" dedim hiç düşünmeden. "Yalnız gidemezsin oraya. Sabah kalktığında ilk gördüğün kişiyle, hemen kaplıcalara git. Kolyemi bul ve bana getir." "Peki" "Beni nerede bulacağını biliyorsun güzel kızım, sana güveniyorum" dedi ve kayboldu. Ter içinde yatağımdan doğruldum.
İlk gördüğüm kişi çok sevdiğim bir arkadaşımdı, Chel. "Ah, seni uyandırmak istemezdim Ho. Özür dilerim" dedi. Beni ziyarete gelmiş olmalıydı. "Önemli değil Chel" dedim kendime gelmeye çalışarak. "Uyanma nedenim sen değilsin, bir rüya gördüm." "Hiç iyi görünmüyorsun Ho... Anlatmak ister misin?" Kafamı salladım ve annemin dediklerini harfiyen söyledim. İlk önce biraz şaşırdı. Haklıydı, ben de çok şaşkındım. Kirke'nin kim olduğunu, kaplıcaların nerede olduğunu, kolyesini nasıl bulacağımızı, annemi nerede bulacağımı bilmiyordum. Chel'in yüzündeki gülümseme ve heyecanlı ses tonu bana cesaret verdi. "Tamam o zaman, ne duruyoruz?"
"İlk önce Kirke'nin Kaplıcalarını bulmalıyız. Pegasuslarımızı alsak iyi olacak. Sonra, annemin kolyesini buluruz ve geri geliriz." dedim. Tamam anlamında başını salladı. "Kherion'a sorabiliriz. O bize kaplıcaların nerede olduğunu söyler" dedi Chel. "Tamam, Büyük Ev'e o zaman." Hemen altıma bir kot geçirdim ve koşar adım Büyük Ev'e ilerledik.
Kherion'a olan biteni anlattığımda yüzündeki ifadeden işimizin kolay olmayacağını anlamıştım. Bize bir harita üzerinde Kaplıcaların yerini gösterdi ve uyardı. "Kirke ünlü bir büyücüdür. Ona çok dikkat edin. Kolyeyi bulduğunuz gibi kampa geri dönün. Anlaştık mı?" Başımızı sallamakla yetindik.
Büyük Ev'den çıkıp doğruca kulübelerimize gittik. Silahlarımız, çantalarımız ve yiyeceklerimiz hazır olunca ahırın önünde buluştuk. "Pegasuslarımızı alalım hadi" dedim. Heyecanım git gide artıyordu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
Chelsea Cocteau-Evans
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Chelsea Cocteau-Evans


Mesaj Sayısı : 324
Kayıt tarihi : 20/03/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeÇarş. Nis. 27, 2011 4:00 am

Canım sıkılmıştı ve Hope ile konuşmaya gitmiştim. Gittiğimde yüzü sararmıştı."Hiç iyi görünmüyorsun Ho... Anlatmak ister misin?" dedim. ve rüyasında gördüklerini anlattı. Sanırım bir maceraya çıkıyoruz. Ahırlara gidene kadar neler yaptğımızı hatırlamıyorum sevinçten.Kuzenimle Afrodit'in kayıp kolyesini arayacaktık. Kheiron'un anlattıklarını dinledikten sonra ahırlara koştuk.Oraya pegasuslarla gidebilecektik.Patasana'ya biraz rüşvetle yola getirdim. "Hazır mısın Ho ?" dedim. Evet anlamında kafa salladı ve rüzgara bindi. Hazırdık uçuşa geçebilirdik. Havalanış biraz zor olmuştu benim için ama sonrası çok güzeldi. Rüzgardan birbirimize söylediklerimi duyamıyorduk.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeÇarş. Nis. 27, 2011 5:50 am

"Hazır mısın Ho?" dedi Chel. Evet anlamında kafamı salladım ve Rüzgar'a bindim. Rüzgarı sabahın köründe ikna etmek hiç kolay olmamıştı ama o da benim gibi beyaz çikolataya hayır diyemiyordu. Pusulama ve haritaya göz gezdirdim. "Buradaaan, kuzeybatıya ilerlememiz gerekiyor. Yaklaşık 300 kilometre. Dayanabilir misin oğlum?" heyecanla kişnedi. "Tamam öyleyse" dedim. "Chel, bizi takip et!" diye bağırdım. İlk önce duymadı. Rüzgar yüzümüze yüzümüze vuruyordu. Daha da yüksek sesle bağırınca kafasını salladı ve kaplıcalara doğru ilerlemeye başladık.
Belki de saatler sonra Chel bana bağırmaya başladı. "Ho, biraz duralım. Patasana çok yoruldu!" Tamam anlamında başımı salladım ve Rüzgar'a "Oğlum, inişe geçiyoruz" dedim. Büyük bir ormanın içine indik. Çantamdaki yiyeceklerin yarısını çıkardım. Rüzgar'a ve Patasana'ya biraz elma ve çikolata verdim. Chel ile birlikte bir şeyler atıştırdık. Patasana ve Rüzgar şekerleme yapmaya koyuldular. Ben de biraz yorulmuştum. Chel'e "Kuzen, sen de dinlen istersen. Önümüzde uzun bir yol var. Ben nöbetçilik yaparım" dedim. Hayır anlamında başını salladı. "Ho, tüm gece uyuyamadın, şimdi biraz uyuman senin için daha iyi. Hadi yat" dedi. İtiraz edemedim. Rüzgarın yanına, çimlerin üzerine kıvrıldım ve uykuya daldım...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
Chelsea Cocteau-Evans
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Chelsea Cocteau-Evans


Mesaj Sayısı : 324
Kayıt tarihi : 20/03/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeÇarş. Nis. 27, 2011 6:32 am

Patasana çok yorulmuştu. Ona daha fazla eziyet veremezdim. "Ho, biraz duralım. Patasana çok yoruldu!" diye bağırdım yoksa beni duyamazdı. Aşağıya büyük bir ormana inişe geçtik. Aslında burayo sevmemiştim ama mecburduk. Pegasuslar çok yorulmuştu. Patasana'ya biraz yiyecek verdikten sonra biz de bir şeyler atıştırmaya başladık. "Kuzen, sen de dinlen istersen. Önümüzde uzun bir yol var. Ben nöbetçilik yaparım" dedi Ho. Ciddiyim anlayamadım daha bu kızı. Kendi yorgunluğu yüzünden belli oluyordu ama tutmuş beni düşünüyordu. "Ho, tüm gece uyuyamadın, şimdi biraz uyuman senin için daha iyi. Hadi yat." dedim. Akıllılık etti de itiraz etmedi. Rüzgar'ın yanına kıvrıldı ve uykuya daldı. O uyurken ben de etrafı kontrol ediyordum. Bu güzel kokumuz umarım bir canavarı çekmez diye diye düşünüyordum. Sanırım sakin geçecek derken birden canavarın bize doğru geldiğini gördüm. Lanet olsun. "Ho çabuk uyan!" diye bağırdım. İrkilerek uyandı. "Ne oldu?" dediğinde ben kılıcımı çıkarmıştım. Canavarın geldiğini fark etti. Bu canavar Minotordu. Ho'nun kılıç çıkarmasını beklerken o ninja yıldızları çıkarmıştı. O an deli cesaretim uyandı ve Minotor'a doğru kılıcımla koştum. Hiç bir şey olmadı. O kalın derisinde sıyrık bile olmamıştı. Tekrar saldırmaya çalıştım gene bir şey olmadı. Biraz uzaklaştım o anda Hope yıldızlardan fırlatmaya başladı. Işık alan bir yere geçtim ve kılıcıma ışın vurmasına izin verdim. Minotor biraz afalladı. Ağaçlara çarpmaya başladı. O anda tekrar yıldızlardan fırlatmaya başladı Ho. "Şimdi !"diye bağırdım. On beş daikamış vardı. Ardı ardına saldırıyorduk. Sonunda ona zarar vermeye başlamıştık. Ho'nun attığı yıldızladan biri dişine çarptı. Altı tane daha fırlatınca dişi kırılmıştı. Ben de boynuzlarına doğru saldırıyordum. Ağaçların dallarından üstüne doğru zıpladım. Ordan oraya çekiyordum. Boynuzuna kılıç vurup duruyordum. Boynuzunu koparmaya çalışıyordum. Sonunda başarmıştım kopmuştu. Tam o anda Ho bitici darbeyi yaptı. Attığı yıldızlar onu yok etmişti. Boşlukta durma gücüm olmadığı için yere sert bir iniş yapacakkken Rüzgar beni havada yakaladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimePerş. Nis. 28, 2011 1:55 am

Nefes nefeseydim, nerede olsak buluyordu bizi canavarlar. Yıldızlarımı bulup bilekliğime geçirdim. Minator bize saldırma fırsatı bulamamıştı pek, bu yüzden pusulamı kullanmama gerek kalmadı. "Başka bir canavarla karşılaşmadan gitsek iyi olacak" dedim. Pegasuslarımıza bindik ve tekrar kuzeybatıya doğru uçmaya başladık.
Denizin üstünden saatlerce uçtuk ve sonunda küçük bir kara parçası gördük. Haritaya göre kaplıcaların orası olması gerekiyordu. Chel'e bağırdım. "Çok yaklaştık!" Yüzündeki gülümsemeyle başını salladı. Liman'ın oralarda iniş yaptık. Turistler vardı, eğlenen gülen insanlar. Ama bunların hepsi çok güzel kadınlardı, hiç erkek yoktu. Üstelik pegasuslarla inmemize şaşırmamışlar, bize bakmamışlardı bile. Gariplik olduğunun farkındaydım ama nasıl olsa ortaya çıkar diye üzerinde düşünmedim. "Ee, nerede arayacağız?" diye sordu Chel. "Her yerde" dedim. "Annem sadece bul dedi" "Buralardan başlayalım o zaman, inci bir kolyeydi, değil mi?" "Evet" Yerlere, insanların arasına bakınmaya başladım. Chel'de ormana doğru gitmeye başladı. Kadınlara sormaya başladım "Affedersiniz, inci bir kolye gördünüz mü?" Görseler bana verirler mi gerçi? Ama olsun, iyi insanlar henüz ölmedi diye düşündüm ama hepsi şaşırarak hayır anlamında başını sallamışlardı. Böyle bulmanın imkansız olduğunu anlamıştım. Tam da o sırada bana doğru güzel bir kadın gülümseyerek geliyordu. "Merhaba, Kaplıcalara hoş geldin! Ben Kirke, yardımcı olabilir miyim?"dedi. Kherion bizi onun hakkında uyarmıştı, bu yüzden ona tek kelime edemezdim. "Sadece adayı biraz dolaşacaktık" "Pegasuslarınız çok güzelmiş, onlar için çok güzel ahırlarımız var. İstersen onlara bakabiliriz bir kaç gün, özel yemlerimiz var. Güçlerini arttıracak yemler. Hem çok yorgun görünüyorlar."
O sırada Chel yanımıza geldi. "Dediğim gibi, sadece adayı dolaşıp ayrılacağız. Teşekkürler" dedim kararlı bir sesle. Bir an hipnoz olmuş gibi bana bakakaldı. Sonra başını hafifçe salladı ve "Büyükonuş yeteneğin ne kadar da kuvvetli, Afrodit Kızı!" dedi. Afallamıştım, Chel'de. "Efendim?" "Lütfen bana yeteneğin olduğunu bilmediğini söyleme!" "Ne yeteneğinden bahsediyorsunuz?" "Büyükonuş, Afrodit kızlarına özel bir yetenektir. Karşındakini söylediklerinde etkileyebilirsin. Hatta senin kadar güçlüyse onlara istediğini yaptırabilirsin. Eğer bir büyücü olmasaydım, beni de etki altına alabilirdin, alıyordun da!" Çok hoş, diye düşündüm. "Size ada ziyaretinizde yardımcı olabilir miyim?" diye sordu. Chel "Teşekkürler, yalnız kalsak daha iyi. İki kuzen biraz kaynatacağız" dedi gülümseyerek. "Peki o zaman, gençleri yalnız bırakayım" dedi ve sinirli bir biçimde arkasını dönerek uzaklaştı.
"Bir an ondan kurtulamayacağımızı sandım kuzen" dedi Chel. "Kurtulmadık zaten" dedim. "Bizi mutlaka takip edecektir."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
Chelsea Cocteau-Evans
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Chelsea Cocteau-Evans


Mesaj Sayısı : 324
Kayıt tarihi : 20/03/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 3:37 am

Kirke denen erkek düşmanından kurtulmak ne kadar zormuş. "Bir an ondan kurtulamayacağımızı sandım kuzen." dedim. "Kurtulmadık zaten. Bizi mutlaka takip edecektir." dedi. Canavarlar ve Kirke ne güzel bir gün bugün. "Hiç bir şey bulamadım orman da." dedim sıkıntıyla. "Aramaya devam etmeliyiz." dedi. Aklıma Kirke'nin söyledikleri geldi. "Kuzen özel güçlerin ne güzelmiş öyle." dedim. Acaba ben ne yapabilirdim ki. Büyük ihtimal şarapla ilgili bir şeylerdir. Matarama uzanıp bir yudum sarap aldım. " Evet, öyle bir yeteneğim varmış." dedi gülümseyerek. "Sence nereye bakmalıyız ?" dedim. Yahu o kadar özel güçleri var Tanrıça Afrodit'in, bir kolyeye sahip çıkamamış mı ? "Hiç bilmiyorum. Her yere tek tek bakmamız gerekecek." dedi ve tekrar ormana yürüdük. İçimden dualar ediyordum. Bir canavarın daha çıkmaması için.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 11:24 am

Neşeli olmaya çalıştım. "Tamam, bir inci kolye olsaydın, nereye saklanırdın?" diye sordum Chel'e. "Bu durumda nasıl şaka yapabiliyorsun?" dedi gülerek. Ben de gülümseyerek karşılık verdim. Ormanda aramaya devam ediyorduk. 'Çıt' sesiyle irkildim. Chel'i durdurdum ve parmağımı dudağımın üstüne götürüp sus işareti yaptım. Dikkatle çevreyi dinliyordum. Ormanda, hayatımda gördüğüm en büyük geyik karşımda duruyordu. Sinirli bakışları olmasa, büyük parıldayan altın boynuzlarını hayranlıkla izleyebilirdim. "Kirke ilk hamlesini yaptı." dedim ve elimdeki yıldızlarımı hiç durmadan atmaya başladım. 12 tanesi de bitince küpemi kılıca dönüştürdüm ve Chel'le birlikte üst üste hamleler yapmaya başladık. Koca Geyik de ayva toplamıyordu tabii. Boynuzuyla bir hareketiyle, metrelerce uçup yere yığıldım. Kendimden geçer gibi oldum, gözlerim karardı. Chel'in haykırdığını duydum. "Ho!" Kalan son gücümle bağırdım. "Eşini iyi seç koca yaratık. Bakıyorum sana çok boynuz takmış!"
Gözlerimi açtığımda Chel bana nektar yediriyordu. "Nerede o kahrolası yaratık? Ahh, başım!" "Kalkma, 2-3 dakika içinde ağrıların geçecek. Hamlelerin geyiği zaten bitirmişti, bir kaç hamle de ben yapınca hemen toz oldu, merak etme" dedi. "Bunun hesabını Kirke'ye soracağım!" dedim ve ayaklanmaya çalıştım. Hareket edince baş ağrım daha da arttı. "Ahh, daha sonra!" dedim ve tekrar yattım. Güldü, "Seni deli!" dedi. "Dinlen biraz, aramaya devam ederiz birazdan" dedi. Kolları arasında gözlerimi kapadım.
Birilerinin dürtmesiyle uyandım. Gözlerimi açınca karşımda kocaman bir minator vardı. Hemen boş saklı bileklerimde yıldız aradım, hepsini harcamıştım. Elimi kulağıma götürdüm, küpem de yoktu! Biraz etrafıma bakınca, Kirke'yi, bir kaç kadını, ellerinden, gözlerinden bağlanmış, ağzı koli bandıyla yapıştırılmış Chel'i gördüm. Hemen ayağa kalkıp "Bırak onu!" dedim Kirke'ye. Kahkaha attı. "Yoksa ne yapacaksın Afrodit Kızı? Beni olmayan yıldızlarınla mı öldüreceksin? Olmayan kılıcınla mı?" Diğer kadının elinde bütün silahlarım vardı. Savunmasız kalmıştım, üstelik Chel ellerindeydi. "Ne istiyorsun Kirke?" dedim burnumdan soluyarak. "Cebindeki kolyeyi" "Ne kolyesinden bahsediyorsun? Bende kolye falan yok!" dedim. Elimi cebime attım ve inci kolyenin orada olduğunu fark ettim. Kolyeye dokunduğum anda çok büyük bir güç hissettim. "Evet, onu istiyorum Afrodit Kızı. Onu bana ver, arkadaşınla ve pegasuslarınızla gitmenize izin vereyim. Yok ben inatçının tekiyim dersen, hepsi ölür." dedi. Kirke nasıl oynayacağını biliyordu. Ama unuttuğu bir şey vardı. Ben ne onun Chel'e zarar vermesine izin verirdim, ne de kolyeyi olmasına. Kolyeyi iyice elime aldım ve birden yanımdaki minatorun kafasına iyi bir dirsek attım. Çıkan sesten kafatasını kırdığımı anlamıştım. Sevinçle gülümsedim ve kadınlar yaylarına oklarını germeden yanlarında bitiverdim. İkisinin de yaylarını alıp yüzlerine geçirdim. Bu arada yıldızlarımı aldım ve usta bir atışla Chel'in ellerini bağlayan iplerini kestim. O da hemen banttan ve gözlerini kapatan ipten kurtuldu ve kaçan Kirke'nin arkasından koşmaya başladı. Kılıcımı kaptığım gibi geri kalan bütün kadınları öldürdüm. İşimi bitirdiğimde Kirke ve Chel'e baktım. Chel çok iyi gidiyordu. Biraz destek çıkıp 2-3 yıldız attım, Kirke'nin dikkatı dağıldı ve yere devrildi. Chel öldürücü darbeyi indirecekken "Bu böyle bitmeyecek!" diye bağırdı ve ortadan kayboldu...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
Chelsea Cocteau-Evans
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Chelsea Cocteau-Evans


Mesaj Sayısı : 324
Kayıt tarihi : 20/03/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeCuma Nis. 29, 2011 10:40 pm

Ho'nun şakalarına gülüyordum. Canım sıkılmıştı. Ufacık kolyeyi nerede bulacağız ki biz ?
Çıt sesi duyduk. Ho sessiz ol anlamında işaretler yaptı. Birden iti yarı neredeyse üç katım bir geyik belirdi. Boynuzları altındandı. İnsanda hayranlık uyandırıyordu. "Kirke ilk hamlesini yaptı." dedi. Geyiğe saldırmaya başladık. Ardı ardına darbeler savuruyorduk ama geyik. Ho'ya öyle bir vurdu i ağaca çarpıp yere düştü. "Ho!" diye bağırdım. Aman tanrılarım! Bir bu eksikti. "Eşini iyi seç koca yaratık. Bakıyorum sana çok boynuz takmış!" dedi ve bayıldı. Kuzenime bunu yapamazdı. "Gel buraya seni lanet hayvan!" diye bağırdım. Üç kılıç darbesi sonucu toz olmuştu.
Baygın birine nektar yedirmek ne zormuş ! "Nerede o kahrolası yaratık? Ahh, başım!" dedi gözlerini açar açmaz. "Kalkma, 2-3 dakika içinde ağrıların geçecek. Hamlelerin geyiği zaten bitirmişti, bir kaç hamle de ben yapınca hemen toz oldu, merak etme" dedim. Düzgün dursa işim daha rahat olacaktı. Doğrulmasına yardım ettim. "Bunun hesabını Kirke'ye soracağım!" dedi ayağa kalkmaya çalışırken. "Ahh, daha sonra!" dedi acıyla. "Seni deli! Dinlen biraz, aramaya devam ederiz birazdan" dedim ve gözleri kapandı. Etrafta geziyordum ve göz ucuyla Ho'yu kontrol ediyordum. Birden titrediğini gördüm yanına gideceğim sırada biri ağzımı sıkıca kapattı. Karşı koymaya çalışıyordum. Ama çok güçlüydü. Ağzı ve kollarımı bağladı. Çaresizce bekliyordum. Minator Ho'yu dürttü, uyanınca büyük bir şokla karşılaştı. Beni görünce daha büyük bir şok yaşadı. "Bırak onu!" diye bağırdı. "Yoksa ne yapacaksın Afrodit Kızı? Beni olmayan yıldızlarınla mı öldüreceksin? Olmayan kılıcınla mı?" dedi Kirke. Nefret ediyordum bu kadından. "Ne istiyorsun Kirke?" diye sert bir şekilde sordu Ho. "Cebindeki kolyeyi" dedi. Cebindeki kolye mi ne ara bulmuştuk onu hatırlamıyordum. "Ne kolyesinden bahsediyorsun? Bende kolye falan yok!" dedi sanırım yalan söylemişti bunu hissetmiştim. "Evet, onu istiyorum Afrodit Kızı. Onu bana ver, arkadaşınla ve pegasuslarınızla gitmenize izin vereyim. Yok ben inatçının tekiyim dersen, hepsi ölür." dedi. Ho gösteriye başlamıştı. Önce minotora dirsek attı. Sonra beni şu iplerden kurtardı. Bileklerimi ovuşturdum ve kılıcımı ortaya çıkardım. "Kirke bekle beni bebeğim !" diye bağırdım peşinden koşmaya başladım. "Beni bağlamak ha görürsün sen!" diye ona saldırmaya başladım. Savurduğum kılıç darbelerini karşılık veriyordu ama Ho'nun attığı yıldızlar dikkatini dağıttı. "Bittin sen Kirke!" diye bağırdım. Kılıcımı saplayacakken "Bu böyle bitmeyecek!" diye bağırdı ve ortadan kayboldu. Korkak kaçtı gitti. Ho yanıma geldi. " İyi misin ?" diye sordum. Kolyeyi göstererek "Müthiş hissediyorum. Sen ?" dedi. "Kaçmasaydı işini bitirecektim." dedim gülerek.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Hope Temple
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Hope Temple


Mesaj Sayısı : 571
Kayıt tarihi : 20/04/11

Kolye Peşinde Empty
MesajKonu: Geri: Kolye Peşinde   Kolye Peşinde Icon_minitimeC.tesi Nis. 30, 2011 4:32 am

"İyi misin ?" diye sordu. Kolye beni bir anda güçle donatmışı. Minatorun kafasını dirsekle kırmak? Ben? Bu yaptığım en havalı şeydi! "Müthiş hissediyorum. Sen ?" diye sordum. "Kaçmasaydı işini bitirecektim." "Korkaaak Kirkeee" dye bir şarkı tutturdum ve ormandan çıkmaya başladık.
Pegasuslarımızın yanına doğru gidiyorduk. Chel "Ho, nerede buldun o kolyeyi?" dedi. "Bulmadım ki, elimi cebime bir attım, oradaydı. Dokunur dokunmaz müthiş bir güç hissettim. Annemin neden bu kadar değer verdiği anlaşılıyor" dedim. "Onu oraya biri koymuş olmalı, kendi kendine mi geldi acaba?" Omuzlarımı silktim. "Sonuçta şuan elimizde, annemi bulup ona geri vermek kaldı şimdi geriye" dedim gülümseyerek.
Rüzgar'ı biraz okşadım ve "Eve dönüyoruz Oğlum" dedim. Pusulama baktım. "Güneydoğu'ya" dedim ve havalandık. Melez Kampı'na kadar hiç durmadan ilerledik. Belki de gün içerisinde canavar öldürme kotamızın aştığını düşünüyorduk.
Kampa döner dönmez Chel'e "Git dinlen biraz, annemi nerede bulacağımı biliyorum" dedim. Kafasını sallamakla yetindi. Tekrar ormanın içine daldım, biraz yürüdükten sonra sadece çimenlerin olduğu bir alana çıktım. Beyaz Güvercinlerin sürekli uçuştuğu yere. Aklıma gelen ilk şeyi yaptım ve bağırdım "Anne, kolyeni buldum!" İşe yarayacağını sanmıyordum ama yaramıştı. Annem karşımdaydı ve bana gülümsüyordu. "Merhaba Anne, kolyeni getirdim" dedim. "Aferin kızıma" dedi. "Kolyeyi bulmadım aslında, biri cebime koydu" dedim. "Desene seni koruyan güçler var" dedi ve göz kırptı. Kafam karışmıştı. "Sen miydin yani?" Güldü. "Eğer ben olsaydım neden cebine koyayım ki?" diye sordu. Haklıydı. "Bu konuyu fazla kurcalama, elbet öğrenirsin" dedi. "Seni izledim ve seninle gurur duyuyorum kızım. Bu kolye önemli bir kolye" dedi ve elimden aldı. "Çok teşekkürler güzel kızım, seni sevdiğimi biliyorsun" dedi ve kayboldu. Ben de yüzümde tebessümle kulübeme ilerledim.

RP bitmiştir Smile
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://scythee.tumblr.com
 
Kolye Peşinde
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Macera Peşinde.
» Macera peşinde
» Güneş'in Peşinde
» Çalınan Kolye
» Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Deniz :: Canavarlar Denizi :: K. K. Kaplıcaları-
Buraya geçin: