Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Esméralda Gwen
Artemis Avcısı
Artemis Avcısı
Esméralda Gwen


Mesaj Sayısı : 171
Kayıt tarihi : 19/06/11

Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye... Empty
MesajKonu: Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye...   Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye... Icon_minitimePtsi Ağus. 01, 2011 7:16 am

Deli gibi titriyordum. Sırılsıklam olduğumdan bahsetmeme gerek bile yoktu herhalde, öyle olmayı istediğim de söylenemezdi. Islak oldukları için suratıma yapışmış saçlarımı vücudumda kalan son enerjiyi kullanarak kulaklarımın arkasında ittim. Gerçekten çok yorgundum. Gece olmasına rağmen hala sıcaklığını koruyan kumlara uzanıp günlerce uyumak, hatta bir daha uyanmamak istiyordum. Beni öldürseler, sesimin çıkacağından emin bile değildim. Hayır hayır, bence çıkardı. Onlara beni öldürmek için yalvaran çaresiz ve cılız sesim olurdu bu muhtemelen. Daha fazla dayanamadım ve kendimi sıcak kumların üzerine attım. Ne yapmak istediğim ortadaydı; uyumak istiyordum. Gözlerim de benimle hemfikir gibiydi. Her ne kadar açlıktan ölüyor olsam da, bunu umursamadan gözlerimi kapattım. Halbuki daha onlar kapanmadan boynumda kime ait olduğunu bilmediğim kolyeden habersiz 13. rüyamı görmeye başlamıştım. Bulanıktı. Çok bulanıktı. O kadar bulanıktı ki, bir an körleştiğimi sanmıştım. Ama daha da önemlisi, nefes alamıyordum! Bunu denemiştim, boş ciğerlerimi havayla doldurmayı beklerken ağzıma dolan tuzlu suyu yutuvermiştim! Öksürmeye çalıştım, ama ortamdaki basınç o kadar fazlaydı ki, doğru dürüst hareket bile edemiyordum. En azından nerede olduğumu biliyordum artık. Daha şimdi içinden metrelerce koşmuş gibi yorgun çıktığım denizdeydim. Ve boğuluyordum. Tabi ki hemen yukarıya doğru yüzmeye çabaladım, ama yapamıyordum. Neden yapamıyordum ki? Her hareketimi düşüncelerimle gözden geçirdim. Herhangi bir yanlışım yoktu. Zaten bir Amphitrite çocuğunun suyun içinde yüzmekle ilgili bir hata yapması imkansız gibi bir şeydi. Neler olduğunu çözmeye çalışırken yavaş yavaş suyun dibine battığımın farkına anca varabilmiştim. Neler oluyordu? İşte bu olayı anlamak çok daha zordu. Bunu daha önce duymuştum. “Sanki bir kuvvet beni denizin dibine çekiyordu!” gibi birşeyler yazmam gerekirdi. Ama bu doğru olmazdı. Hiçbir şey beni çekmiyordu, daha çok ben kendi kendimi dibe sürüklüyordum. Ne yapıyordum?! Kendimi mi? Hayır, bu imkansızdı! Ben kendimi yukarıya doğru ittirdikçe, daha beter sürüklenmeye başlamıştım. Daha da ilginci boynum ağrımaya başlamıştı. Önce bu basınçta son derece normal olduğunu düşündüm lakin bir süre sonra sadece suyun içinde olduğum için değil, boğuluyor olduğum için ölmek üzere olduğumun farkına vardım. Evet, sanki biri beni kendi elleriyle boğuyordu. Ne kadar süredir beynime oksijen gitmediğini bilmiyordum, bunu düşünecek kadar beynim kalıp kalmadığını bile bilmiyordum açıkçası. Hatta bunları düşünecek vaktim bile yok demek hoş olurdu, ama düşünebildiğimden bile emin değildim. Başım gerçekten ağrıyordu. Gözlerime bir sis perdesi inmeye başladığında anlamıştım. Ben... Ben ölüyordum. Önce bununla mücadele etmeye çalıştım, ama yapabileceğim birşey yoktu. Son hızla dibe doğru çekilmeye devam ediyordum. Ne kadar su yuttuğumu tanrı bilirdi. Panik duygusu tüm vücudumda kol geziyordu. İçimdeki çaresizlik ve umutsuzluk tüm benliğimi sardı sarmaladı. Artık pes etmiştim. Can havliyle çırpınmaya son veren bedenim bir an hareketsiz kaldı. Gözlerim yavaşça kapanırken saçlarım dalgalanan suyun içinde, havada sabit kalmıştı. Hislerim benliğimi terkederken, cılız düşüncelerim de aniden yokoluverdi. Çok daha baskın bir çekilme duygusuyla bir an gözlerim karardı. Tüm anılarım gözlerimin önünden akıp giderken olmayan kafam hala karışıktı. Artık öyle bir yerdeydim ki, hiçkimsenin aklı almazdı. Tiz, duyulamaz bir ses bile yoktu. Ne bir yaşam belirtisi, ne bir insanın gözünü coşturan renk, ne bir ısı dalgası... Düşünebiliyor musunuz? Hiçbir şey! Hiçbir renk! Sadece bomboş bir hiçlikte yapayanlız ve amaçsızca sürükleniyordum. Ben- Ben ölmüştüm! Suyla dolu, zarar görmüş ciğerlerimi deli gibi öksürerek boşalltım lakin bir yandan da nefes almaya çalışmak son derece zordu. Henüz kendime gelememiş, gözlerimi açmamıştım. Çünkü ne göreceğimedn emin değildim. Az önce olanlar bir... Bir rüya mıydı? Bu imkansızdı! Olanlar o kadar gerçek, duygularım, düşüncelerim o kadar bana aitti ki, buna inanmak gerçekten zordu. Kendimi cesaretlendirerek yavaşça gözlerimi araladım. Kendimi bir plajda bulmuş olmam gerçekten ürkütücü ve ironikti ama en azından bu kez buraya nasıl geldiğimi biliyordum. Gece burada mı uyumuştum ben? “Vay canına!” diye homurdandım. Sözde denizin yakınlarında olmak, suyun çocuklarına iyi gelirdi. Ama ben şuan hiçte iyi hissettiğimi düşümüyordum açıkçası. Gözümün önüne rüyam olduğunu düşünmediğim olaydan kareler geliyordu. Kafamı çılgınca sallayarak savuşturmaya çalılştım onları. Kısa süre sonra işe yaramasının verdiği sevinçle hemen ayağa kalktım, lakin ayağa kalkmamla yere yığılmam bir oldu. Ne olmuştu az önce? Yere yapışmadan önce yine o çekilme duygusu hissetmiştim. Ve boynumun ağrısı... Çok acıyordu. Sanki biri bana saatlerce işkence etmişti. Ovuşturmak için elimi boynuma götürdüm ve orada olduğundan haberdar olmadığım ince şeriti hissederek irkildim. Bu da neydi böyle? Elimle boynumu ve çevresini yokladım. İp gibi bir şey dolanmıştı boynuma. İçgüdüsel olarak hemen çekiştirmeye başladım. Kısa diyemeyeceğim bir zaman zarfı boyunca çabaladım, sonuç olarak ondan kurtulmuştum. Bu bir kolyeydi. Birkaç saniye boyunca parladı ve gittikçe matlaştı. Kedi gözünden bir kolyeydi bu, rengi karameldi ve hiçte uğur getiren bir kolyeye benzemiyordu. Lakin daha da önemlisi, bu kesinlikle bana ait değildi. Öncelikle son derece ağırdı, neredeyse bir gülle kadar. Ve soğuktu da, buz gibi denizden çıktığımda vücut ısım o kadar düşüktü farkına varamamış olmam normaldi. Demek batmama neden olan şey bu kolyeydi. Evet, bunun farkına varmak gerçekten garipti, uyurken boynumda böyle bir şeyin olduğundan haberim bile yoktu! Bilinç altım benimle dalga geçiyor olmalıydı. Elimdeki nereden geldiği bilinmez kolyeye baktım. Sanırım en iyisi bu olacaktı. Ayağa kalktım. Tekrar kumlara yığılmayacağımdan emin olduğum anda dalgalara yaklaştım ve kolyeyi var gücümle fırlattım. Derin bir nefes vererek arkamı döndüm, o an kurtulduğumu düşünüyordum lakin, bu burada bitmemişti...

~ RP SONU ~
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://www.facebook.com/shaLix.meLLy.Duique
 
Beklenmedik sürpriz, bilinmedik kolye...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Annemize sürpriz ziyaret
» Maya'yla beni bir sürpriz bekliyor.
» Sürpriz Doğum Günü Partisi
» Kolye Peşinde
» Çalınan Kolye

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Plaj-
Buraya geçin: