Lucianna Fackrell Athena'nın Çocuğu/Kulübe Lideri
Mesaj Sayısı : 4356 Kayıt tarihi : 22/08/10
| Konu: Kulübe Temizliği - Denetleme #6 Salı Ekim 26, 2010 10:19 am | |
| Lanet olasıca bir drakon yüzünden yine sınıftan atılmıştım! Tamam, tamam anlatacağım. Her zamanki gibi en sevdiğim konulardan biri olan -ki tarih bölümünde okuduğum için sevmediğim konu yok- Rönesans Dönemi'ni işliyorduk. Ben de gayet inek bir modda sıkça derse katılıyor, melez olmanın getirilerini kullanarak hızla not alıyor, adeta dalmış, zihminde o dönemi yaşıyordum. Derken, yanımda tuhaf bir titreşme hissettim. Ağırdan alarak başımı çevirip baktığımda, az önce sıra arkadaşım olan kişinin aslında şekil değiştirmiş bir drakon olduğunu gördüm. Ne yaptığımı hiç düşünmeden bilekliğime dokundum ve onun kılıcım Nefesalan'ın şeklini almasına izin verdim. Sonra ani bir hareketle kılıcı yanımdaki canavara geçirdim, sonra o iğrenç bir toz bulutuna dönüştü... Derken, "Bayan Fackrell?" Profesör beni fark etmişti. Eh, sisin onu ne denli etkilediğini veya şu anda elimde tuttuğum kılıcı beyninin ne şekilde yorumladığını bilmiyordum. O kadar kişinin içinde zihin güçlerimi kullanma riskini de alamazdım -tamam, risk benim göbek adım ama SF State'i gerçekten seviyorum ve atılmak istediğim son okul- ben de en mantıklı yola başvurdum. "İzinsiz ayağa kalktığım için üzgünüm profesör! Ama... ama söylediğiniz şey karşısında susmaya katlanamazdım! Rönesans döneminde giyildiğini tarif ettiğiniz o elbiseler de öyle? Ayna henüz keşfedilmemiş miydi yoksa?.." O an, öğretmenin gözünde sonsuza dek düştüğüm -ve ona tiyatro yeteneğim sayesinde az önce gördüklerini unutturduğum- andı. "Sınıftan derhal çıkın, Bayan Fackrell." dedi profesör, "Ee... peki, oldu o zaman... bir sonraki ders görüşürüz..." tarzında bir şeyler mırıldanıp çantamı kaptığım gibi sınıfı terk ettim. Gidip Stell'i bulmayı veya Lau ile takılmayı düşündüm ama sonra aklıma bu sabah Sere'den aldığım acil mesaj geldi: 'Lucy, en kısa zamanda kampa gelmelisin, aramıza yeni bir kardeş katıldı!' Kararımı vermiştim, üniversitenin önündeki boş araziye çıktım ve havaya bir drahmi atarak, en sevdiğim üçlüyü çağırdım; benim onlara verdiğim isimle, Tek Gözlü Kardeşler'i! Sonrasını tahmin edersiniz, hayatımın en güzel yarım saatini geçirmedim. Ama neticede, sağ salim -ve korkunç bir mide bulantısıyla- kampa ulaştım. Girişte duran ejderhanın aradan bunca zaman geçtikten sonra beni tanımayacağından endişelendim ama önünden geçerken hiç tepki vermeyen yaratığa duyduğum sempati arttı. Doğruca Athena kulübesinin yolunu tuttum, karşıma çıkan tüm eski dostları baştan savmaya çalışıyordum çünkü bu iş acildi, Yılın En Sorumsuz Kulübe Lideri Onur Ödülü'ne layık görülmemek için belki de son şansımdı: yeni gelen kardeşimle tanışacaktım! "Hey! Ben geldim! Sere?.. Kitty?.. Cole?! Kimse yok mu?.." boşunaydı. İçerisi bomboştu. Kimsecikler yoktu. Tabii etraftaki dağınıklığı ve havadaki öbekleşmiş toz birikintilerini kişiden saymazsam. Kısacası, iş başa düşmüştü. Sevgili kardeşlerimin şu anda nerede olduklarını bilmiyordum ancak, geldiklerinde beni bulamasalar bile arkamda hoş bir sürpriz bırakmak istiyordum. Ahh ah, ben ne mükemmel bir insandım böyle (!) Hemen banyonun yolunu tuttum ve tüm temizlik malzemelerini hazır ederek odaya geri döndüm. İlk olarak en titiz kardeşim olan Sere'nın lafta dağınıklığını hallettim. Sonraki durağım tabii ki Kitty'nin bölgesi oldu, temizlikte ve toplulukta Sere ile yarışabilirdi. Sonra, erkek kardeşim Cole'ün ıvır zıvır yığınıyla uğraşmaya başladım, o da benimle yarışırdı; dağınıklık konusunda. Etrafı toparlarken arada bir gözüme kardeşlerimin enteresan buluşları, proje taslakları takılıyordu. "Eh, Bilgelik Tanrıçası'nın çocuğu olmak böyle bir şey." dedim gururla, Sere'nin son çizimlerinden biri olan akıllı heykelciği incelerken. Bana bir asır gibi gelen bir sürenin sonunda, çalışma odamız da dahil ortalığı toparlamayı bitirebilmiştim. Şimdi sırada toz almak vardı. Jeff ve Alex'ten defalarca istememe rağmen bana o muhteşem temizleme buluşlarından bir tane yapmadıkları aklıma geldi ve bu sırada çalışma masamın canına okudum. Duvarlara -hatta üzerlerinde asılı duran tablolara- kadar her yerin ve her şeyin tozunu aldım. Sonunda zor kısmı atlattığımı düşünerek biraz rahatladım, daha sakin bir şekilde süpürgeye geçtim. Ondan sonra halı yıkama, sonrasında perdeleri yıkama, onları ütüleme, duvar kağıtlarını değiştirme, tavandaki süs baykuşların tozunu alma... derken, pencereden dışarı baktım ve havanın kararmış olduğunu fark ettim. Sanırım şu anda Stell kayıp olduğum haberini anneme iletmişti, o da hiç vakit kaybetmeden bir melez bulup onu beni araması için Othyrs Dağı civarına göndermişti - klasik şeyler. Elimi çabuk tutmam gerektiğini biliyordum, yorgunluktan bitap düşmüş halde temizlik malzemelerini tekrar banyodaki yerlerine kaldırdım ve elimi bir kağıt ve bir kalem alarak, çalışma masama oturdum... Sevgili Sere, Mesajın üzerine bugün kampa geldim ama hiçbiriniz ortalıkta yoktunuz. Sizi merak ettim, en kısa zamanda -mümkünse geçen seferki gibi ben dersin ortasındayken olmasın- İris mesajını bekliyorum. Gelmişken size bir kıyak yapayım dedim, biliyorum mükemmel bir ablayım! Neyse, en kısa zamanda görüşmek üzere... Benim için Kitty'yi öp, Cole'ü de buluşuna yaptığım ufak eklemelerden haberdar et. Ve yeni kardeşim Helen, Aramıza hoşgeldin... Hatırlat, kampa geri döndüğümde senin için gecikmeli bir 'hoşgeldin' partisi düzenleyeceğim. Böylece geç tanışıyor olmamızın sende yol açtığını düşündüğüm mutsuzluğu biraz geçirebileceğini umuyorum. Tamam daha fazla arabeske bağlamadan mektubu bitiriyorum... Ah, unutmadan! Bizim Koç'tan duyduğuma göre Medusa son öldürülüşünden sonra tekrar ortaya çıkmış ve bu günlerde biriken sipariş işlerini halledebilmek için Bahçe Cüceleri Mağazası'nda takılıyormuş, oranın yakınından geçmezseniz iyi olur. Mektubumu bitirdim ve gelir gelmez görebilmeleri için onu kulübenin kapısına asmaktan son anda vaz geçerek, Sere'nin yatağına bıraktım. Sonra, ortak kullandığımız kütüphaneden birkaç kitap alarak kulübeyi terk ettim. Sanırım etrafın ıssızlığının sebebi herkesin yemek gazinosunda olmasıydı, önce gitmeyi düşündüysem de sonra kampın çıkışına doğru ilerledim. Daha gidip bir tarih profesörünün zihniyle oynayacaktım ve yarına yetiştirmem gereken uzun bir proje ödevim vardı, bünyeme ne kadar ters olsa da, üniversite çalışmadan bitmiyordu. Hani ben de Athena kızıyım, az da olsa bir alt yapım var, elimden geldiğince fazla kullanmaya çalışıyordum bunu. Derin bir nefes alarak kampa bir bakış attım ve ejderhaya baş selamı vererek bir zamanlar Thalia'nın Ağacı dediğimiz ağacın yanından geçerek, canavarlarla dolu karanlık gecenin içine doğru bir adım attım - tabii ki böyle dramatik bitireceğim, ben de klasik roman okuyorum ama, değil mi? (Pööhh ne çok yazmışım Kardeşlerim, artık yedinci denetlemeyi birlikte yazarız ) | |
|
Alexandra Bethany Daniels Afrodit'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 1854 Kayıt tarihi : 05/09/10
| Konu: Geri: Kulübe Temizliği - Denetleme #6 Cuma Kas. 12, 2010 3:09 am | |
| | |
|