Sakince Lond Island Kıyısına doğru gidiyordum. Görevden önce bir gezinti iyi olur diye düşünmüştüm. Görevin başında ben vardım ve diğer iki arkadaşım bana yardım edecekti. Onlar kim miydi? Lia ve Alex’ti tabi ki. Kendi istekleriyle yanıma gelip bana yardım edeceklerini söylemişlerdi. Bu beni ne kadar mutlu etmişti anlatamam. Tabi biraz düşüneceğimi söylemiştim çünkü onları tehlikeye atamazdım. İyi bir karar almam gerekiyordu. Sonunda mantıklı davranıp kararımı vermiştim. Hem onlar için, hem de benim için mükemmel bir deneyim olacaktı. Özelliklede benim için. Kendimi anneme kanıtlayacaktım. Ne kadar mükemmel bir meleze sahip olduğunu gösterecektim İlk geldiğim gün kendimi öldürmeyi planlıyordum, şimdi ise kendimi ispatlamaya çalışıyorum. Zaman ne kadar çabuk akıp geçiyordu.
Kendimi kumların üzerine bıraktım ve içimdeki heyecanı sakinleştirmeye çalıştım. İçimden bir ses bugün biriyle tanışacağımı söylüyordu. Denize baktım. Çok ilerilere… Sonunda yanımda bir çatırtı duydum. Kafamı çevirmem ile dünyanın en güzel insanıyla tanışmam bir olmuştu. Fakat o insan değil, bir Tanrıçaydı. Tanrıça Aphrodite…