Deniz altında...

22- Deniz Tanrısı'nın evine gideceksin.
Mekan: Poseidon'un Krallığı
Katılacaklar: Sen ve istediğin herkes.
(Elini kolunu sallayan oraya gidemez. Mantıklı olması için yanına bir Poseidon çocuğu al.)

Sell'le kulübelerin ortasında buluşup Poseidon kulübesine doğru yürümeye başladık.Lia'ya ziyarete gidecektik.Kapının önüne gelidiğimzde daha çalmadan Lia kapıdan fırladı.

''Selam kızlar!''

Şaşırmıştıım ama hemen gülümsedim ve Lia'nın boynuna sarıldım.

''Selam güzelim!''

Biri içeri davet etti ve hep beraber içeri girdik.Sell etrafına bakınıyordu.

''kulüben çok güzel Lia ama ben buraya biraz parfüm getirsem iyi olacak.''

Sell'in bu sözleri Lia ve beni kahkahalara boğdu ama Sell oldukça ciddi bir sesle,

''Ben ciddiim çocuklar...''

Lia biraz düşündükten sonra bize baktı.

''Hey,baksanıza birşeyler yapalım...Babmın yanına gitmeye ne dersiniz?''

Sell benden önce davranarak

''Ciddi misin Lia!''

Lia heyecanla başını salladı.ve kolumuzdan tutup bizi plaja doğru sürüklemeye başladı...

Lia bizi plaja götürmüştü.Bir an durduk.Lia'ya bakıp,

''Lia! Ben yüzme biliyorum ama okadarda derine gidemem!''

Lia ve Ange bana bakıp gülmeye başladılar.

''Allah! Allah! sanırım çok komiğim!''

Diyerek düşünmeye başladım.Elim çenemdeydi.Çok komik bir durumdaydım.Bunun üzerine Ange ve Lia daha çok gülmeye başladılar.Artık kafam şişmişti.

''Arkadaşlar tamam,tamam çok komikmişim!''

Diyerek arkadaşlarımı susturmaya çalıştım.Herşeye rağmen suskuyorlardı.En sonunda sustular.Lia önümüze çıkarak Tanrı Poseidon'a dua etmeye başladı.

Poseidon'a dua eder gibi ona seslenmiştim. Yanına gideceğimizi haber vermek için bir kaç kez içimden " Tanrı Poseidon yanınızayani gelmek istiyoruz. Ben ve iki arkadaşım. Lütfen bizi geri çevirme." dedim ve kızlara döndüm. Sell'in fazla derinlere gidememesi bir problemdi ama biraz ilerledikten sonra deniz canlılarından yardım alabilirdim.

"Kızlar babama haber gönderdim beni duymuştur. Artık gidebiliriz ama biliyosunuz ki gidebilmek için yüzmemiz lazım. Ange yüzme biliyor musun ?" diye sordum. Ange evet anlamında başını salladı ve bizde denize girip yüzmeye başladık.

"Sell merak etme çok derinde değiliz ve birazdan yüzmene gerek kalmıcak."

dedim ve gülümsedim. Sell ne dediğimi anlamamış bir şekilde bakmasıyla gülmeye başladım. Sell kızgınlığını belli eden bir yüz ifadesiyle bana baktı ve tam konuşacağı sırada yanımıza üç tane yunus geldi. Ange ve Sell şaşırmış ve biraz ürkmüş gibiydiler. Bunun üzerine " Kızlar yunuslara tutunun. Onlar bizi saraya götürcekler korkmanıza gerek yok." dedim. Bunun üzerine Ange konuşmaya başladı..

''Lia,bunlar kayıyor!''

diye feryat ettim ve elimi tekrar yunuslara doladım.Ve ellerim tekrar suyu buldu. Kahretsin diye mırıldandım.Sell'de onaylamak ister gibi Lia'ya bir şeyler söyledi.Ama kendimi yunuslara o kadar kaptırmıştım ki ne dediğini duyamadım bile...Lia çözüm bulmak ister gibi derin düşüncelere daldı.

O derin derin düşünürken Sell bir ona bir yunusa bakıyor sonra yunusu inceliyordu.sonra gözlerinde durdu.Çok beğendiğini gösteren bir ifadeyle yunusa gülümsedi.Yunus'un gözleri altın rengiydeydi.Ve gerçekten çok güzel paarıldıyordu.Yunusta bizim Sell'in ilgisinden hoşlanmış gibi kendi dilinden bişeyler mırıldandı.Lia çenesini sıvazlayarak ona baktı.

''Hımm...'' hala düşündüğü belliydi. ''İlgin hoşuna gitti...Hey!Süper bir şey buldum!''

Sonra gülümseyerek bize baktı.Biz Sell'le meraktan kudurmak üzereydik.

Kendimi zor tutuyordum.Ama bir türlü söylemiyordu.En sonunda dayanamayıp,

''Lia!Aklına ne geldi?''

Lia hayla susuyordu.Demekki meraklanmamızı istiyordu.Doğrusu başarmıştı.Felaket bir şekilde meraklanmıştım.Yunusa baktım.Ahh! Ne kadarda güzeldi.Onu okşayıp Lia'ya baktım.

''Bu güzel yunuslardan babanda çok vardır değil mi?''

Lia evet şeklinde kafasını salladı.Bir süre bekledikten sonra elimi yunusa götürdüm.Ve sevmeye başladım.Daha sonra Lia'ya baktım.

''Bunlardan birini bana verebilir mi?''

Ange ve Lia gülmemek için kendilerini tutuyordu.Yunusa baktıp,

''Tamam! istediğiniz kadar gülün!''

Dedim.Ve yanımdan şen bir kahkaha sesi duydum.

Sell'in yunus istemesi üzerine Ange'yle gülmüştük. Aslında bende yuusları çok isterdim ama ona sahip çıkmak saçmaydı bence. O denize aitti ve denizde dolaşmalıydı.

Ange'yle gülmemiz bittiğinde kızlara döndüm ve " Kızlar yunuslar kayıyo diye o kadar şikayet ettiniz ama krallığa geldik bile. Bence yunusları bırakıp içeri gitsek daha iyi olur." dedim.Sell ve Ange krallığa geldiğimizi hiç fark etmemişlerdi. Etraflarına bakındıkça ikisininde gözleri büyüdü. Sanırım burayı çok büyük ve ihtişamlı bulmuşlardı. Bende ilk geldiğimde aynı tepkiyi vermiştim.

Ardından kızlara dönerek " İçeri girmeye hazır mısınız ?" diye sordum. Sell evet anlamında başını sallıyıp bana bakarken, Ange hala etrafa bakınıyordu. Ange biraz daha etrafa bakındıktan sonra krallığın kapısının önüne geldim ve durduk. Kapıda duran deniz atları beni görünce "Nasılsın Lia." dediler. "İyiyim. İçeri girebilir miyiz?" dedim. Şu an lafı uzatmak istemiyordum. Sonra gelip onlarla konuşurdum. Deniz atlarının bana değişik biçimde bakmalarına karşın "Ne oldu?" diye sordum. "Senin içeri girme yetkin varda yanındaki arkadaşların hakkında bize bir bilgi gelmedi." dedi. Babamın ne diyeceğini bilmiyordum ama aklıma ilk gelen şeyi söyleyerek " Babamın haberi var. Hem onları ben getirdim. Merak etme sorun çıkmaz." dedim. Deniz atları da beni onaylıyarak kapıları açtılar. Bu sırada Sell ve Ange bana deliymişim gibi bakıyorlardı. Deniz canlılarıyla konuşabildiğimin farkında değillerdi anlaşılan. Saraydan içeri girip biraz ilerlediğimizde Ange konuşmaya başladı..

''Tamam,Lia belki deliriyorum ama daha demin hayvanlarla konuştun!''

Lia gülümseyerek bana döndü ve yanlışımı düzeltti.

''Deniz Hayvanları Ange'cim.''

O anda anladım.Lia'nın babası Poseidondu.Ve doğal olarak onlarla konuşabiliyordu.Ahh,kafama ne düşmüştü bugün...Yoksa beynime fazla mı su gitti?Hayır Lia kafamızın önünde kocaman kocaman hava kaparcıklarıyla doldurmuştu buyüzden nefes alabiliyorduk.Sell'in çığlığıyla ona döndük ve Lia'yla aynı anda gülmeye başladık.

''Kızlar...Rujum akmış!Olamaz!Bir Tanrı'nın önüne böyle mi çıkacağım,Hayır!''

Elimi dudağıma götürdüm.Daha sonra arrkadaşlarıma baktım.Hiç birşey olmamış gibi davranıyorlardı.Lia bana anlamsızca bakarak,

''Sorun değil Sell!''

Dedi.Arkadaşlarıma sanki arkamızdan büyük bir minotor kovalıyormuşcasına bakıyordum.

''Tabi sorun Lia!''

Diyerek elimi cebime soktum.Herzaman yanımda bir ruj taşırdım.Ama cebimde yoktu!Ange ve Lia'ya meraklı gözlerle bakarak,

''Kızlar,yanınızda ruj var mı?''

"Sell abartma lütfen birşey olmaz. Yanımızda da ruj yok." dedim ve iç çektim. Biz bu gidişle daha bir saat burada dikilecektik. Ardından Sell ruj aramayı bırakıp bize dönünce

"Artık sarayı gezmeye ne dersiniz kızlar? Eğer biraz daha burada boş boş dikilirsek ya babam gelicek ve kızıcak yada biz hiç gezemeden geri dönücez." dedim ve kızlara baktım. İkisi de haklı olduğumun farkındaydılar. Bu yüzden ikisi de tamam anlamında başını salladı ve bizde odaları dolaşmaya başladık.

İlk önce kızları salona götürdüm. Burası çok büyük bir yerdi. Kızlar gözlerini kocaman açmış etrafa bakıyorlardı. Ben ise sadece yanımdan geçen ve tanıdığım deniz canlılarına ve arkadaşlarıma selam veriyordum. Babam benim burada ki çalşan canlılarla pek konuşmamı istemese de ben yine de aramı iyi tutuyordum.

Ange ve Sell salondaki eşyalara bakıyorlardı. Angenin altından yapılmış olan vazo çok ilgisini çekmiş gibiydi. Eline alıp inceledi. Ardından vazoyu yerine koyarken elinden kaydı ve düşüp kırıldı. Ange bir an korkmuştu. Bunu babam duymuş olmalıydı ve ne demeliydim bilmiyordum. Ardından hemen ben ve Sell Ange'nin yanına gittik. Ben bir şeyler düşünmeye çalışırken Ange korku ve endişeyle konuşmaya başladı..

(Ange biraz farklılık olsun dedim Ama istersen değiştirebilirim )

(yok iyi olmuş ben devam ediyorum )

''kızlar yandığımın resmidir.'' Aslında korkudan bayılmamak için kendimi zor tutuyordum ama şakayla karışık ciddiyetle,

''Kızlar ben öldüm!Kamptakilere onları sevdiğimi söyleyin olur mu?''

dedim ve Lia'nın boynuna kolumu doladım,tam Sell'ede sarılacaktım ki Sell bir adım geri çekildi.

''Ange,rujum gitti,parfumumun kokusu gitti.Baksana!''

dedi ve T-shirt'ini bana uzattı.Lia kendisine engel olamayarak gülmeye başladı.Hani tam ağlanılacak durumdu ama ben de gülmeye başladım.

''Neler oluyor burada!''

Gülmem boğazıma takıldı ve öksürmek zorunda kaldım.Sell ve Lia hemen susmuş Tanrı Poseidon'a bakıyordu.Sell ne yapacağını şaşırmıştı ve bir adım geri çekildi.Lia hemen konuşmaya başladı.Benimse aklımdan geçen ilk cümle, Ahaa...Hapı yuttuk!

olmmuştu.

''Baba gerç...''

''Sus Lia vazomu kim kırdı!''

istemeye istemeye bir adım ilerledim.

(Sell herşeyi senin yaratıcılığına bırakıyorum )

Olamaz! Dedim ve kalbimin sesini dinledim.Sonunda gözlerimi açarak 1 adım öne çıktım.Ange'yi geriye ittirdim.Tanrı Poseidon'a utanarak bakarak,

''Ben yaptım,Tanrı Poseidon.''

Poseidon bana sinirlenerek bana baktı.Yanıma yaklaştı.

''Niye yaptın melez?''

Arkadaşlarım Ange ve Lia'ya baktıktan sonra Poseidon'a döndüm.Gözlerimi aşağıya dikerek,

''Vazo çok dikkatimi çekmişti.Bakayım derken düşürdüm.''

Dedim.Ne yapıyordum böyle...Kahramanlık mı?Sanırım...

Ah! Şimdi de Ange için Sell kendini öne atıyordu. Bunun olmasına izin veremezdim. Onları buraya ben getirmiştim ve benim yüzümden onlara kızılmasını hiç istemiyordum. Sell'in yanına ilerledim. Sell'e kızgın gözlerle baktıktan sonra babama döndüm ve

"Babacım lütfen kızma. Bu vazoyu isteyerek kırmadık. " dedim ve Sell'in bir adım geri gitmesini istedim. O da dediğime uyarak Ange'nin yanına gitti. Şimdi pek kahramanlık zamanının olduğunu sanmıyordum. İkisi de beni ve babamı izliyorlardı. Ne olucağını onlarda bende bilmiyordum ama buradan ceza almadan çıkmamızı umuyordum.

"Burada ne işiniz var kızım? Tamam seni anladım da onları içeri izinsiz nasıl soktun?" dedi ve Ange ile Sell'e bakmaya başladı. Aslında ona seslendiğimi biliyordu. Beni duyduğuna emindim ama kızların önünde ona birşey söyleyemezdim. O yüzden her zamanki gibi

"Babacım buraya gelmek istedim. Arkadaşlarımda burayı görmedikleri için yanıma geldiklerinde buraya gelmelerini ben istedim. Görmeleri için." dedim ve sustum. Daha başka ne diyebilirdim bilmiyordum. Ardından babama içimden seslemerek bize kızmaması için ricada bulundum. Babamın aklımdan geçirdiklerimi duyması çok işime yarıyordu. Tabi kötü yönleri de vardı ama ona engel olabilecek bir durumumda yoktu.

Kızlar bizi izlerken, bende hem babama hemde kızlara bakıyordum. Ardından kızların yanına gittim.

"Sarayı gezebildiniz mi bari?" diye sordu babam. Şaşırmıştım tamam kızmamasını bekliyordum ama bu kadarda merak ettiğini bilmiyordum.

"Aslında daha sadece salona geldik.Baba..." tam ben konuşurken salonun öbür ucundan sesler geldi ve sözüm yarıda kesildi. Sanırım birisi gelmişti ama kim olduğunu bilmiyordum. Ange gelen kişiyi görünce şaşkınlıkla, istemsiz olarak konuşmaya başladı.

Arkamı döndüm ve sis içindeki bir yaratıkla karşılaştım.Gözlerimi kısarak sisi aşmaya çalıştm.

''Senn...Nesil böyle...Hey,sen kiklopsun!''

Hemen ağzımı kapatıp Lia'ya sığınmak için arkaya kaçtım.Kiklop gülümsedi ve Tanrı Poseidon'a dönüp konuşmaya başladı.

''Tanrım,silah yapım yerinde size ihtiyaç var.''

Bunu o kadar düz bir sesle söylemişti ki hemen Lia'nın yanınaa yanaştım.Şaşkınlığım Sell'in çığlığıyla ilk korkuya sonra ise kahkahaya dönüştü.

''Üzgünüm Sell,bilerek olmadı...''

Sell eğilmiş ayağını ovalıyordu.Başımı kaldırıp etrfıma bakındım ne kiklop ne Tanrı Poseidon'dan eser yoktu.

''Uhh,ucuz yırttık.''

Lia,Ange'ye dalga geçermiş gibi baktı.

''Korkma Ange seni yemez!''

Bende hemen Lia'ya katıldım.Aslında bende korkmuştum ama söylemeye ne gerek vardı ki!Derin bir nefes alıp,

''Şimdi ne göreceğiz acaba?''

Diye söylendim.Ange be Lia'nın duymamasını umuyordum.Sanırım duymamışlardı.Bira bekledikten sonra devam etmeye başladık.Artık korkmuş olan Ange ve ben ilgimizi çeken şeylere dokunmuyorduk.Aramızda bir sessizlik oluştu.Bende bu sessizliği etrafa bakarak bozdum.

''Hey! Lia bu çok güzel!''

Lia kafasını salladı.

Sell'e baktım. Karşısında duran altın kaplamalı aynayı çok beğenmişti. Tam da Afrodit'in kızı olduğunu çok iyi belli ediyordu. Kafamı Sell'i onaylar şekilde salladım ve etrafa bakındım. Krallıktaki çoğu odaları dolaşmıştık. Burdan başka hangi odanın kaldığını düşünüyordum ama aklıma hiç bir yer gelmiyordu. Kızlara dönüp,

"Kızlar neredeyse bütün sarayı dolaştık. Artık kampa dönmeye ne dersiniz?" diye sordum.

Hem burada çok fazla vakit geçirmiştik. Hem de kampta kimseye haber vermemiştik. Ama kızlar hala dolaşmak isterlerse dolaşadabilirdim onlar için.

Sell "Benim için fark etmez isterseniz gidelim." dedi ve aynaya bakmaya devam etti. Onun o durumu beni gülümsetmişti. O aynayı o kadar beğendiğine şaşırmıştım. Ama normaldi. Afrodit kızı olması bunu çok iyi açıklıyordu.

Ardından Ange'ye dönüp "Ee Ange ne yapalım, biraz daha kalalım mı? Yoksa kampa dönelim mi?" dedim. Neye karar verirlerse ona uyacaktım.

Omzumu silktim.

''Kampa dönelim.''

dedim ve oy birliğiyle kampa gitmeye karar verdik.Bazı odaların önünden geçerken Lia'nın arkasına saklanıyordum.o olay geçmiş olsada ben hala korkuyordum.Suya adım attığımız anda Sell ve benim suratımıza nefes almamız için baloncuklar hücum etti.Etrafıma bakınıp baloncukları incelerken Lia'nın haayvanlarla konuştuğunu gördüm pardon,deniz hayvanlarıyla...

''Lia gitmiyormuyuz?''

diye sordum Lia başını bize çevirdi ve cevam verdi.

''Bekle Ange,yunuslar gelir şimdi.''

Beklemeye başladık en sonunda geldiler sevmeye başladım ve üstüne tutundum gerçekten çok ıslaktı ve elim kayıyordu.Elimi üstüme sildim ve tekrar tutunmaya çalıştım olmuyordu.Zaten üstümde ıslaktı.

''Zaten üstümde ıslak.''

Diye söylendim ve binmeye başladım.Herkez binmişti.Ve Melez Kampının yolunu tuttuk yarım saat veya beş dakika sonra varmıştık.Etrafa akındım ve gözlerimi avuşturdum.Bu yolculuk beni epey yormuştu.

''Ben kulübeme gidiyorum!''

Dedim.Ve kulübemin yolunu tuttum...

RP BİTMİŞTİR!