Ramona Antinus Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 128 Kayıt tarihi : 27/09/10
| Konu: Kardeşlerin Eşitlenişi Perş. Ekim 07, 2010 4:54 am | |
| Lelouch’un ettiği ihaneti öğrenmek ve onu Tartarus’a kadar çaktırmadan takip etmek hiçte zor olmamıştı. Onun arkasından kampa dönmem gerekirdi belki de. Ama yapmayacaktım. Ölmüşüm numarası hala sürüyordu. Gerçi çoktan anlamış olmalıydı. Aptal değildi. Ama yinede ne yaptığımdan haberi olmamalıydı. Bunun içinde bu role devam etmem lazımdı. Tartarus’un diğer tarafına doğru hızla ilerledim. Anneme gidiyordum. Sonuçta gündüz vakti annem Tartarus’ta oluyordu ve bu benim için şu anda büyük bir şanstı. Annemin olduğu yere geldiğimde ağzım açık kaldı. Dev bir şatoydu. İçeri daldım. Etrafta koşturuyor annemi arıyordum. Bir anda küçük bir parça sis belirdi. Etrafımda birkaç tur attı ve başka yöne gitmeye başladı sonrasında. Onu takip etmem gerektiği gibi bir his vardı içimde.
Yolun sonunda sis kayboldu. Büyük, siyah renkli bir kapının önündeydim. Kapıyı açtım. İçeri girdim ve tahtında oturan annemin önünde saygıyla yere diz çöküp başımı eğdim. Aman tanrılarım! Ona ne kadarda çok benziyordum. Gece siyahı saçlarım, açık renk gözlerim ve bembeyaz tenim ondan gelmeydi. Berrak sesiyle konuşmaya başladı. “Lelouch için buraya geldin öyle değil mi?” Başımı kaldırıp anneme baktım. “Sayılır. Kampı yok etmeye çalışıyor. Ölümsüz oldu ve onu durdurmak için bir yol bulmam lazım.” Annem tahtından kalktı. Benim etrafımda dolanmaya başladı. “Yazık. Onu ilk göz ağrım olan sen kadar sevmiştim. Ama Kronos’un başa geçmesi işime gelmez. Onu zeki sanırdım. Görünüşe bakılırsa Kronos’un tarafına geçecek kadar aptalmış. Ayağa kalk Thenoma.” Sesi son derece yumuşak ve kadifemsiydi. Ama arada kalmış hayal kırıklığı belirgindi. Annemin emri üzerine ayağa kalktım. Etrafımda dönmeye devam ederek konuşmaya başladı. “Seni onunla eşitlememiz lazım. Görünüşe bakılırsa sen bu gücü ondan daha fazla hak ediyorsun.” Annemin bana güç vereceği kesindi. Ama eşitleme lafına takılmıştım. Annem zihnimi okumuşçasına ekledi. “Ama hile yapmakta sakınca yok. Bana bu konuda hizmet etmen karşılığı sana fazladan yetenekler ve korumalar vereceğim. Onları istediğin gibi yönet. Lelouch’un yeteneklerine gelince. O yeteneklerin kontrolünü de sana bırakıyorum. Onları hak etmiyor. Olimpos’a ihanet etmesi demek bana da ihanet etmesi demektir. Zeus’un düşmanım olması Olimpos’unda düşmanım olduğu anlamına gelmez. Zeus’un başta olması benim bile işime yarıyor.” Gözlerinin siyaha bürünmesiyle istemeden benimkilerde siyaha büründü. “Güçlerini amaçların uğruna kullanacağına ve sadece benim verdiğim emirler doğrultusunda onları kullanacağına dair bir kez daha Styks Nehri üzerine yemin ediyor musun?” Sesi tıpkı sinirlendiğimde olduğu gibi sesime karışan kadın sesine benziyordu. O sesle konuştum. “Yemin ediyorum.” Annem arkama dolandı ve boynuma bir şey takmaya başladı. Ay taşı bir kolyeydi bu. “Kolyede hizmetkârların var. Düşündüğün anda kolyenin hapsedici özelliği devre dışı kalır. İstediğin zamanda onları içine geri çeker. Ruh emicileri iyi kullan.” Annem karşıma geçti. Sanırım denememi bekliyordu. Aklımda kolyenin açıldığını düşündüm. Kolyeden siyah renkli ruh gibi üç varlık çıkarken kendimi son derece mutlu hissediyordum. Karşımda şekil aldılar ve üstünde yırtık giysi parçaları bulunan hayaletimsi şeylere dönüştüler. İçime bir anda bir güç doldu. Sanırım bana Lelouch’un yetenek kontrollerini veriyordu. Kolyenin kapandığını düşündüm ve ruh emicileri kolyeye hapsettim. Oluşan sessizliği yarmak istercesine konuştu. “Unutma. Seni öldürürse bütün gücünü kaybeder ve sonsuza kadar yaşayan basit bir insandan başka bir şeye dönüşmez.” Başımı teşekkür edercesine eğdim. Sinsi gülümsemelerimiz ikimizin de yüzünü süslerken annem tahtına geçti. “Lelouch, ihanetinin ve saygısızlığının bedelini ödeyecek. Bu iş bittiğinde onu cezalandırmam gerekecek. Eğer yaptığın işler başarıya ulaşırsa sende ödüllendirileceksin. Şimdi kampa geri dön ve bir plan yap. Sonrasında hemen uygulamaya başla.” Saygıyla eğildim ve arkama dönüp yürüdüm. Lelouch’un işi bitmişti. Beni öldüremezdi. Yoksa Kronos’un işine yaramayacak kadar değersiz ve güçsüz hale gelirdi. Ama yaşarsam da ben onun işini bitirirdim. Zalim bir kahkahaya dudaklarımın arasından dışarı çıkarken sesim büyük şatonun koridorlarında yankılandı. | |
|
Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Kardeşlerin Eşitlenişi Perş. Ekim 07, 2010 11:35 pm | |
| puhahaha Thenoma ne yaptığını sanıyordu.Tüm olup biteni Kronos sayesinde izlemiştim.Demek güçlerimi alacakmış.Bunu gören Kronos: Ne kadar da basit değil mi?İstersen bunları engelleyebilirim. Bu nasıl olacak Lordum? Tek yapmam gereken güçlerini geri almak.Sonrada sana kendi güçümden vermek.Böylece Thenoma hiçbir şey elde edemeyecek. Tamam lordum.dedim ve Kronos güçlerimi emdi.Nasıl yaptığını anlamamıştım.Bir anlık yorgun düştüm.Sonra güç ile doldum.Artık Thenoma beni durdaramazdı.Aldığı kolyede bi halta yaramazdı.Boşu boşuna ümitlenecekti.O sadece bir piyon.VE onu öldürmek için yola çıkmalıyım. Lordum sizden izin istiyorum.Kardeşim Thenoma'yı öldürmek için. Tabiki genç melez.İstersen ordunuda alabilirsin.Ve sana bunu veriyorum.Thenoma'nın sise dönüşmesini engellemek için. Kronos'un verdiği bir taştı.Thenoma ölüme her adım dahada yaklaşıyordu.Hmmm ordumdan kimi almalıydım.Tabiki titan Kriyus.daha önce hiç önemsenmeyen bir titan.Savaş ve güçün temsilcisi. Kronos'un zindanından ayrılarak Nyks'ın şatosuna geldim.Tahmin ettiğim gibi kardeşim hala ordaydı.Beni görünce gülmeye başladı.Hala kolyenin işe yaracağına inanıyordu.Yanına gittim.Bana pis pis baktı.Normal bir durum. Eee Lelouch bu aralar ne yapıyorsun ?diye aaycı bir ses tonuyla sordu. Ne olcak ?Melez kampına olacak saldırıyı ayarlıyorum O saldırı olmayacak biliyorsun demi Lelocuh.İlk başta beni geçmelisin.Tamam o zaman.Hemen burada işini bitireceğim dedim ve kılıcımı çektim.Oda yay ve oklarını.Ve düello başladı.İkimizinde amacı belliydi.Rakipi öldürmek.Peş peşe oklar atıyordu.Bende onlardan kaçıyordum.Şu anlık beraberlik vardı.Kriyus'a işaret yaptım.Ona saldırmasını söyledim.Kardeşim saşırdı.Kriyus kılıcını savurdu.Nihaha bir titanla asla baş edemezdi.Gizlice ona yaklaştım.Ve sırtından onu bıçakladım.Sis olmayı denedi.Bende taşı yere attım.Sis olamadı.Küfürler savuruyordu.Onu öldürmem gerekiyordu.Kolyesinden 3 ruh çıktı.ahaha oyun başlıyordu.Kardeşim onlara işaret yaptı.Benim güçlerimi almak için.Ama işe yaramadı.Oona saşırdı.Ve kılcımı bir kere daha sapladım.Nihaahah ölmek üzereydi.Yanımda Kriyus olduğu sürece yenilmezdim.Sonu gelmişti.... | |
|
Ramona Antinus Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 128 Kayıt tarihi : 27/09/10
| Konu: Geri: Kardeşlerin Eşitlenişi Cuma Ekim 08, 2010 3:17 am | |
| Kardeşimin atladığı bir şey. Annemin bana verdiği tek şey o değildi. Aldığım kılıç darbelerinden hiç biri canımı yakmıyordu. Artık Akan kan ise normalin aksine kırmızı değil simsiyahtı. Kahkalarla gülmeye başladım. Annem ve ben her şeyi en küçük detayına kadar planlamıştık. Artık melez olamayacak kadar mükemmeldim. Yaşayan bir ölüden farksızdım. Kalbim atmıyordu artık ama yaşam gücüm vardı. Beni öldürebilecek şey ise kesinlikle ilahi bronz değildi. Ama bu sırrı ona söylemeyecektim elbette. Simsiyah olmuş gözlerimi Lelouch'a diktim ve kendimi tutamayarak insanın tüylerini diken diken eden o sesle konuştum. "Gerçekten sen ve Kronos bu kadar aptal mısınız? Kronosla konuştuklarınızı biliyorum. Sen hala Nyks'in oğlusun ve yaşaman bile ona bağlı. O gücü ölümlü bedenin nasıl kaldırıyor sanıyorsun. Sende o potansiyelin olduğunu mu sanıyorsun gerçektende? Hala bana bağlısın kardeşim. Doğrusu annem seni canlı istiyor olmasaydı annemden alıyor olduğun gücü keser ve kronosun gücünün seni parçalara ayırmasına izin verirdim." Lelouch tekrar saplamak üzere kılıcını kaldırdı. Ama son anda gözüne çarpan kan rengi neler olduğunu anlamasını sağlamış gibiydi. "Annemin hile yapmak konusunda usta olduğunu bilmiyor musun Lulu? Doğrusu bana kanını vermiş olması beni tanrı olmayan ama senin gibi ölümsüz olabileceğini sanan bir melezden daha üstün ve güçlü kılıyor. Ne deniyordu bana? Ah hatırladım." Yaralarım kapanırken muhafızım olan ruhlara baktım. Aptal titanı oyalamaya devam ediyorlardı. Birine işaret ettim ve güçlerimi engelleyen taşı yok ettikten sonra kardeşime döndüm. Artık göz bebeklerim belirgindi. Ama kan kırmızısı olmuşlardı. "Ah, evet. Şimdi bana ne dendiğini hatırladım. İblis." Aslında hala melezdim ama tam melez değil. İblis ve melez karışımıydım.
Çevik bir hareketle Lelouch'u yere devirdim ve oklarla onu yere sabitledim. Hançerimi çıkardım ve bu sefer hiç acımayarak hançeri kalbine sapladı. Acı ile bağırırken hançerime bulaşan kırmızı kanı gözlerine yaklaştırdım. "Görüyor musun Lulu? İşte bu senin yetersiz birinden başka hiçbir şey olmadığının göstergesi." Aptal titan arkamdan bana saldırmaya çalışırken zihnimi ona odakladım ve iblis güçlerimden faydalanmaktan çekinmedim. Acıyla yere çöktü. Zihninden işkence etmekten daha güzeli yoktu. En korkunç acıları ona hatırlatmaktan daha güzeli yoktu. Lelouch şaşkınlıkla bana bakerken ayağa kalktım ve etrafında dolanmaya başladım. Kalbine saplamış olmama rağmen ölmemesi beni şaşırtmamıştı. Şanssız günü olacakki sivri topuklu ayakkabılarım ayağımdaydı. Topuğumu yarasına bastırırken acıdan çığlık atmamak için kendini zorluyordu. "Seninle en büyük farkımız ne biliyor musun Lulu?" Ruh emicilere baktım. Acı çeken titanın gücünü emiyor ve onu işe yaramaz kullanışsız bir varlığa çeviriyorlardı. Kolyemden daha fazlasını çıkardım ve titanı onlara yem etmeye devam ettim. Zevkten dört keşe halde kardeşimin suratına baktım. "Ben her zaman senden daha güçlü olacağım. Beni asla geçemeyeceksin. Unutma ben annemin ilk göz ağrısıyım. Beni her zaman senden daha güçlü olacak şekilde tasarlayacak." İkisininde çektiği acıya kahkahalarla güldüm. Titan artık hareket edemeyecek hatta çığlık atamayacak kadar zayıflamıştı. Kolyeme geri dönerken ruhlardan sonra topumu Lulu'nun yarasından çektim. O derin bir nefes alırken son sözümü söyledim. "Unutma Lulu. Ben ölürsem sende ölürsün." Neyseki cephanelik gibi gelmiştim. Kılıcımı çıkardım ve zayıf titana sapladım. Bedeni altın renkli küllere dönüşmüş ve kronosun yanına dönmüştü. Bir tanrı ya da titan kadar olmasada güçlüydüm. Lulu beni öldüremeyecekti. En azından şimdilik. | |
|
Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Kardeşlerin Eşitlenişi Cuma Ekim 08, 2010 4:00 am | |
| manyak kardeşim daha da güçenmişti.Tamam Kriyus'u öldürebilir.Benim kalbime hançer sokabiir ama hala son kozumu koymadım. Thenoma seni tek hareketle öldürürüm dersem ne dersin? kardeşim güldü. Nasıl olacak o iş Lelouch? Dur da sana göstereyim. dedim ve elimle ses çıkardım.Thenoma manyak gibi güldü.Ama arkasında olup bitenden haberi yoktu. Kafasını koparmaya çalısın. Ve hareketimle beraber 5 titan ve bir canavar ordusu kardeşime saldırdı.Ben de bu arada ayağa kalktım.Şaşırmışa benziyordu.Normal Titanlar arasında Hyperion,Iapetos,Tethys,Prometheus,Okeanos vardı.Hepsi bir anda saldırdı.Basit bir iş zaten.Tabi 5 titan yanında olunca.Hyperion onu eritmeye başladı.İk başta giysileri.Sonra hançeri ve derisi.Yanıyordu.artık sonu gelmişti... | |
|
Ramona Antinus Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 128 Kayıt tarihi : 27/09/10
| Konu: Geri: Kardeşlerin Eşitlenişi Cuma Ekim 08, 2010 4:39 am | |
| Bir iblisin yanmasını mı bekliyordu? Ne salaklık! Gözlerim o ürkütücü koyuluğuna ve kan kırmızısı göz bebeklerine geri döndü. Onun beklediğinin aksine kahkahalar atıyordum. “Aptal kardeşim, gerçektende bir iblisin yanıp kül olmasını mı bekliyorsun? Sandığımdan da aptalmışsın.” Ateşin içinden çıktım. Onun sandığının aksine tek çizik almamıştım. “Elinden gelenin en iyisi bu mu?” Kolyeden milyonlarca ruh emici hayalet çıkarken artık gerçektende eğleniyordum. Canlı başına kaç ruh emici düşüyordu? Yirmi mi? Bir titan sekiz iblisle yok olurken yirmi taneye nasıl direneceklerdi bilemiyordum. Sanırım kız kardeşim Tanrıça Achlys’e çekmiştim. Acı beni daha da çok güçlendiriyordu. Etraftaki herkesten acı çığlıkları yükseliyordu. Hançerim erimişti. Ama kılıcım hala sağlamdı. Yirmi ruh emici kardeşimi tüketiyorlardı. “Siz!” dememle durdular. “O benim. Siz diğerlerini halledin! Annem onu canlı istiyor.” Lulu, ayağa zorda olsa kalktı. Omzuna vurup onu yeniden devirirken saçlarından tuttum ve onu yere yapıştırdım. Kulağına fısıldadım. “Herhalde gerçektende annemin yenilmeme izin vereceğini sanmadın değil mi? Sen Koronos’un komutanıysan, bende annemin amirali konumunda oluyorum.” Yakasından tutup duvara yapıştırdım. “Ne sen ne de ordun beni durduramaz! Ben sayıca üstünüm Lulu. Güç olaraktan da fazlasıyla üstünüm.” Arkamızda kalan orduya baktım. “İşte böyle aptalların gücü yüzünden sen daha üstün olabilirsin ancak. Ordunun bu kadar olmakla kalmadığını gayet iyi biliyorum. Bu yüzden o kamptaki melezlere ihtiyaç duyuyorum.” Kılıcı alıp karnına sapladım. Acıyla inlerken hala bir ölümlü kadar zayıf olduğunu gösteren kırmızı kanı akıyordu. Etraftaki canavarlar ve titanlar iyice zayıflamıştı. Şimdilik işim bitmişti. Ruhlar teker teker bana geri dönerken ölmeyeceğini bildiğimden zevk olsun diye kılıcı boğazına sapladım. “Sen kardeşim, sadece Kronos’un basit bir kölesisin. Bu iş bittiğinde seni anneme götüreceğim. Sonra ne olacak biliyor musun? Bu işi başardığım için annem beni tanrıça yaparak ödüllendirecek ve sen Tartarus’un dibinde cezanı çekeceksin.” Sonunda ruhların hepsi kolyeme girmişti. Kılıcı boğazından çıkardım ve yere bir zavallıymışçasına düşmesine izin verdim. Bana pis pis bakarken sırıttım ve veda ettim. “Kampa saldırırken iyi şanslar Lulu. İhtiyacın olacak.” Birkaç canavar üstüme atlarken sise dönüştüm ve kampa doğru yol almaya başladım. Athena’ya her şeyi anlatacak ve önceden önlem aldırtacaktım. Beni kimse durduramayacaktı.
En son Thenoma Leucimpus tarafından Cuma Ekim 08, 2010 5:02 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
|
Aster Phoenix Küçük Tanrı
Mesaj Sayısı : 244 Kayıt tarihi : 28/09/10
| Konu: Geri: Kardeşlerin Eşitlenişi Cuma Ekim 08, 2010 4:49 am | |
| Eee yeter ama.6 titanı ruhlar tarafından emmiş olabilirsin ama daha bitmedi.Kronos o kadar basit yenilmez.Kronos'tan bir isteğim vardı.Zamanı yavaşlatması.Ve titan Theia'dan yardım istedim.Beni Kronos'un yanına götürmesi için.Ve kendimi kaybetmeye başladım.Hafif hafif silikleşiyordum.Ve en sonda orda bir ilüsyon kaldı.Ben ise kendimi titan Kronos'un yanında buldum kendimi.Ondan özür diledim.Ne olduğunun farkındaydı.O yüzden biraz beklememi söyledi.Othyrs Dağı'ndaki Atlas'ın gök kübbeyi taşımasını engelle dedi.Bu zor bir görevdi.Kendim taşısam olmaz.Bunun için çare bulmalıydım.Onu bir meleze yada tanrıya taşıttırabilirdim.Bu fikirler aklımın içinde dolanıyordu.O sırada bayıldım.Galiba kendimi fazla yormuştum. | |
|