Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Drake Tyrell Stanislaus
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Drake Tyrell Stanislaus


Mesaj Sayısı : 1178
Kayıt tarihi : 15/04/11

Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3 Empty
MesajKonu: Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3   Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3 Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 2:22 pm

23- Asphodel Tarlaları'nda rp yazacaksın.
Mekan: Asphodel Tarlaları
Katılacaklar: Sen ve istediğin herkes.

---

Tekrar insan formuna dönünce birkaç saniyeliğine bocaladı fakat kendisini çabucak toparlamayı başardı. Yeraltına geldiklerinden beri yaşadıkları maceralar yüzünden artık kendisini oldukça dinç hissediyordu. Birkaç saat içinde yorgun düşeceğini ve geçici enerji patlamasının onu tamamen terk edeceğini çok iyi biliyordu fakat şu anda düşünmesi gereken mesele bu değildi. Diona'nın yanında ve iyi olduğundan emin olduktan sonra "Pekala, Jüpiter'in isteği üzerine Kolay Ölüm'ü geçip yeraltına girmeyi başardık. Sence şimdi ne olacak?" diye sordu. Böyle belirsizliklerden nefret ediyordu ve bu belirsizlikler de tam olarak babaları Jüpiter'in görevleri anlamına geliyordu. Drake melez olduğunu öğrendiği günden bu yana, içinde Jüpiter'e karşı hep bir soğukluk hissetmişti. Nedeni belki de çocukluğunu bir babasının olmadığını sanarak geçirmiş olmasıydı. Her şeyi öğrendikten sonra bile, Tanrıların Tanrısı'nı haklı görebilmeyi başaramamıştı. Ne yazık ki onun hayatındaki bir kara leke olarak varlığını sürdürecekti bu kara leke; Önce babasız bir çocuk, sonra da babasını hiç sevmeyen bir adam olmuştu. Bundan sonra da durumun değişeceğini düşünmüyordu. Jüpiter'e yalnızca kardeşlerini borçluydu ve bu bile ona katıksız bir nefret duymasının önüne geçmeye tek başına yetiyordu. Yanında duran Diona'ya şefkatle baktı ve ona, Marcus'a ve diğer kardeşlerine sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu bir kez daha hatırladı. Böyle bir durumda Drake'in ona bu şekilde bakmasını garipseyen Diona, şaşkınlıkla "Ne oldu?" diye sordu. Drake sırıtarak "Bir şey yok." cevabını verdikten sonra içinde bulundukları durumu hatırladı. Sıkıntıyla bir nefes aldıktan sonra "Diona, sence ne kadar daha babamız Jüpiter'in keyfini bekleyeceğiz?" diye sordu. Diona önce omuz silkti, ardından da "Bence ona beş dakika daha verelim. Eğer bizimle o süre zarfında konuşmazsa, kampa geri dönelim." yanıtını verdi. Drake fikri beğendiğini belirtmek için olumlu anlamda başını salladıktan sonra etrafı incelemeye koyuldu. Daha önce de birkaç kez Asphodel Tarlaları'na gelmişti fakat hep acelesi olduğundan, etrafı incelemeye vakit bulamamıştı. Asphodel, Antik Yunan dilinde bir çiçeğin ismiydi. Bu tarlalarda ise yalnızca siyah otlar bitiyordu. Oldukça tuhaftı belki ama ismini duyunca insan buralarda karşısına güzel kokulu çiçeklerin çıkmasını bekliyordu. Elbette çiçek bahçeleri Ölüler Tanrısı'na pek yakışmazdı. Tarlalar alabildiğince uzanıyor, bir insan gözünün görebildiği en uzak alanları dahi kaplıyordu. Drake ve Diona'nın dört bir yanı adeta ölülerle sarılmıştı. Hiçbiri onların hala yaşadıklarının farkına varmıyormuş gibiydi. Belki de onların varlıklarından haberdarlardı fakat bunu önemsedikleri yoktu. Ne olursa olsun, Drake fark edilmeden buraya kadar gelmeyi başarabildikleri için, kendilerini şanslı sayıyordu. Ayağıyla ritim tutmakta olan Diona "Bence çoktan beş dakika oldu." dediğinde Drake sırıtarak "O halde geri dönüyoruz." cevabını verdi. Maceraları başlamadan biteceği için içi mutlulukla dolmuştu. Tam Kolay Ölüm'e doğru yürümeye başladıkları sırada, karşılarında bir sis bulutu belirdi. Bir günde ikinci kez sis bulutu gördüğü için sinirlenen Drake, gözlerini devirdi. "Hep böyle yapıyor zaten, son ana kadar bizimle oyun oynuyor." diye mırıldandıktan sonra, önlerinde görüntüsü kısmen netleşmiş olan Jüpiter'e baktı ve "Merhaba, Tanrı Jüpiter. Evet, İris mesajı sona ermeden önce bize söylemek istedikleriniz var sanırım." dedi. Ukala ve umursamaz bir tavır sergilediğinin farkındaydı fakat elinden başka bir şey gelmezdi. Zaten onun babasıyla ilişkisi hep böyle olumsuz olmuştu. Bazen kendisini sonu gelmeyen bir ergenlik dönemindeymiş gibi hissediyor ve bu hissin önüne geçemiyordu. Jüpiter kesinlikle onun hayatının her alanına büyük ölçüde zarar vermek dışında bir şey yapmıyordu!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Diona Arsinoe Stanislaus
Zeus'un Çocuğu/Parti Organizatörü
Zeus'un Çocuğu/Parti Organizatörü
Diona Arsinoe Stanislaus


Mesaj Sayısı : 269
Kayıt tarihi : 15/12/10

Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3 Empty
MesajKonu: Geri: Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3   Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3 Icon_minitimeC.tesi Ağus. 06, 2011 3:22 pm

Sonunda Asphodel'e geldiklerinde rahat bir nefes aldı. Aslında yer altında istese de rahat olamıyordu ama Kerberus belasından sonra hala hayatta oldukları için mutluydu. Etrafa göz atmaya başladığında aynı tanıdık yeri görmüştü. Simsiyah bir toprak, bitkiye benzer siyah otlar ve uçsuz bucaksız gibi gözüken bir arazi. Her yer simsiyah ve güneş ışığından eser yok. Evet, yer altında olabilirdik ama şu an gün ışığını görmek istiyordum. Sıkıntı ile iç çektim ve ağabeyime döndüğüm sırada onunda etrafa bakındığını ama yüzünde farklı bir ifade olduğunu fark ederek "Ne oldu?" diye sordu. Gülümsüyor gibiydi ve yer altında bu durumda iken gülümsemesi tuhaftı. "Bir şey yok. Diona, sence ne kadar daha babamız Jüpiter'in keyfini bekleyeceğiz?" diye soru yönelttiğinde bir an düşündüm. Babamızı hiç sevmiyordum, aksine nefretimi bile kazandığını söyleyebilirdim. BU zamana kadar hiçbir zaman bizim yanımızda olmamış, aksine hep gördüğümüzde de bizden bir şeyler istemişti. Ona olan sinirimi hiçbir zaman atlatamasam da, ağabeylerimin yanında olduğum için mutluydum. En azından o kadar çok ileri gidip beni onlardan ayırmaya kalkmamıştı. Kendime geldiğim sırada "Bence ona beş dakika daha verelim. Eğer bizimle o süre zarfında konuşmazsa, kampa geri dönelim." diyerek gülümsedi. Evet babasını sevmiyordu ve verdiği görevleri ya zorla yapıyordu, yada görev arkadaşları varsa onları tek bırakmamak için. Derin bir iç çekip ritim tutmaya başladım. Yer altını zaten sevmiyordum, hele de bekletilmek iyice canımı sıkıyordu. Birde her seferinde yaptığı gibi aynı davranışını devam ettiren kişi babam olunca içimden basıp gitmek ve takmamak geliyordu, tabi bunu yapmak ona karşı zordu. Korktuğumdan değil, sadece başımıza, en azından kardeşlerimin başına daha fazla iş açmasın diye. Sonunda beş dakikanın geçtiğini fark ederek "Bence çoktan beş dakika oldu." dedi gülümseyerek. Drake mutlulukla "O halde geri dönüyoruz." demesi ile beraber ilerlemeye başladılar. Kolay ölüme doğru ilerlerken ikisi de mutlu olsa da önlerinde oluçan önce toz bulutu, ardından gökkuşağı ve babamın görüntüsü belirince istemeden de olsa gözlerimi kısıp ona baktım. "Hep böyle yapıyor zaten, son ana kadar bizimle oyun oynuyor." dedi ve bir kaç saniyenin ardından babamıza dönerek sahte bir sırıtış ile "Merhaba, Tanrı Jüpiter. Evet, İris mesajı sona ermeden önce bize söylemek istedikleriniz var sanırım." dedi. Babamız ile böyle konuşması çoğu meleze tuhaf gelse de bana gayet normal geliyordu. Ne de olsa benimde ağabeyimden bir farkım yoktu. Babam sonunda gözlerini kısarak bize bakmayı bırakıp normale döndüğünde "Lucas isminde bir oğlum, yaşarken çok hata yaptığı ve cinayet işlediği için öldüğünde ceza tarlalarına gönderildi, sonradan aklı başına geldi ve bana hizmet etmeye başladı. Erebus'un yeraltı sarayından onun özel güç kılıcını çaldı ve kılıcı ceza tarlalarında aramak kimsenin aklına gelmiyor. Yine de daha fazla bekleyip riske girmek istemiyorum. Sizden isteğim, ceza tarlalarına gidip Lucas'ı bulmanız ve kılıcı ondan alıp Styks nehrine sokmanız, sonrasında doğruca bana getirin." dediğinde sinirlerim iyice tepeme çıkmıştı. Resmen bizi arada kullanıyor ve bir şey olmasını bile umursamıyordu. Aslında tuhaf olan bizim istediğimiz davranışları yapmasıydı. Ne de olsa babamın böyle biri olduğunu biliyordum. Hem onu geç görmüş tanımış, hem de çabuk nefret etmiştim. Ağabeyime döndüğüm de kızdığını anlasam da bu görevi yapacağını biliyordum. O da itiraz etmek istese de bu sefer ses çıkarmayacak gibiydi. "Peki." dedim gözlerimi babama dikerek. Hiç görevi yapmak istemediğimi de belli etsem de babam buna aldırış etmeyerek "Sizden kılıcı bekliyorum." dedi ve gözden kayboldu. Karşıdaki boşluğa bakarken bulduğumda kendimi sıkıntıyla iç çekerek saçlarımı geriye doğru attım ve ağabeyime dönerek "Hadi gidip şu görevi bir an önce bitirelim." diyerek ağabeyimle beraber ceza tarlalarına doğru ilerlemeye başladı.

RP Bitmiştir (Devamı Ceza tarlalarında.)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 3
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 1
» Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 2
» Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 4
» Kardeşlerin Yeraltı Macerası - 5
» Kardeşlerin dayanışması

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Yeraltı Dünyası :: Asphodel Tarlaları-
Buraya geçin: