43- Ceza tarlalarında bir macera yaşayacaksın.
Mekan: Yeraltı-Ceza Tarlaları
Katılacaklar: Diona & Drake.
---
Jüpiter'in onlara verdiği görev üzerine içinde bulundukları riski tam olarak anlamış olan Drake, sinir krizi geçirmemek için kendini zor tutuyordu. İşe yaramaz bir ucube olarak yaşamış ve öldüğünde ceza çekmeye mahkum olmuş bir kardeşleri, Tanrı Erebus'un güç kılıcını çalmıştı ve şimdi Jüpiter onlardan, kılıcı alıp kendisine getirmelerini istiyordu. Bir de gereksiz bir ayrıntıymışçasına, kılıcı önce Styks Irmağı'na batırmaları talimatını veriyordu. Styks'in sularıyla güçlendirilmiş bir kılıç, hele de bir tanrıya aitse, çok ölümcül bir silah halini alabilirdi. Kurallara göre böyle bir şey yapmak yasaktı ve işin çelişkisi, Drake ile Diona'dan bunu isteyen kişinin kuralları koyan kişiyle aynı olmasıydı. Bazen tanrıları anlamak gerçekten de çok zor bir hal alabiliyordu. Asphodel Tarlaları'ndan yürüyerek Ceza Tarlaları'na varmaları epeyce uzun sürmüştü. Neyse ki bu esnada kimse tarafından fark edilmemişlerdi yoksa ortada kayıp bir kılıç verken yaşayan iki Jüpiter çocuğunun yeraltı tarlalarında dolaşması, epeyce şüpheli kabul edilebilirdi. Gökyüzü Tanrısı'nın herhangi bir çocuğunun yeraltında gezinmesi normal şartlarda da garipti zaten. Gökyüzü yokken güçsüz ve adeta düşman bölgesinde gibi olurlardı. Şu anda Drake, tam olarak böyle hissediyordu. En azından artık ortada bir belirsizlik yoktu; Görevlerinin ne olduğunu biliyorlardı. Yapmaları gereken tek şey, Lucas isimli sersem ölü kardeşlerini bulmak ve ondan çalıntı kılıcı almaktı. Drake'in beynini kemiren bir düşünce, kılıcı alınca babası yerine Erebus'a götürüp teslim etmekti. Böyle bir şey yapmasının ucunun Diona'ya dokunacağını bilmese, büyük ihtimalle de planını gerçekleştirirdi. Ne yazık ki kız kardeşini de düşünmek zorunda olduğundan, eli kolu bağlıydı. En sonunda Ceza Tarlaları'na varmayı başardıklarında, Drake neredeyse kendini tutamayıp sevinç çığlığı atacaktı. Burası geride bıraktıkları Asphodel Tarlaları'ndan kat kat daha kasvetli bir yerdi ama mutlu olmuştu; Görevi bitirmeye bir adım daha yaklaşmışlardı. Elbette Ceza Tarlaları da Asphodel kadar geniş bir alana yayılmış olduğundan, kısa zamanda tekrar umutsuzluğa kapıldı. Bu koca kasvetli yerde Lucas'ı nasıl bulacakları hakkında hiçbir fikri yoktu. Bir adam, sürekli bir kayayı yukarı doğru itiyordu, en tepeye vardığındaysa kaya ellerinden kayıp tekrar aşağı yuvarlanıyordu. Ama adam bu anlamsız işi tekrar tekrar yapmayı sürdürüyordu. Tanrı Hades, ceza verme konusunda fazlasıyla zeki ve de acımasıza benziyordu. Lucas isimli kardeşlerinin sonsuz ıstırabının ne olduğunu fazlasıyla merak etmişti. Bir Jüpiter oğluna nasıl bir ceza verilebilirdi ki? Hem de babasının dahi sözünü dinlemeyen, anca öldükten sonra akıllanan bir Jüpiter oğluna?
Bir anda zihnine akın eden düşünceler gülümsemesini sağlamıştı. Eğer bu Lucas, babasından nefret ediyorsa, Hades'in sevdiği biri olmalıydı. Yeraltı Tanrısı kimseyi kayıramayacağı için onu Ceza Tarlaları'na göndermek durumunda kalmıştı fakat, burada ona uygun gördüğü cezaya kimse karışamazdı. Jüpiter'in sözleri Drake'in kafasında çınladı. Lucas küçükken bencilce davranmış, birçok masumu öldürmüştü. Yani yeraltında onu bırakmayacak birçok zavallı hayalet olmalıydı. Drake Hades'in yerinde olsa ona... Aniden cevabı bularak sevindi ve Diona'ya dönerek "Ben Hades olsam, babasını sevmediği için sevdiğim bir katile, onun ve babasının mahvettiği hayatları izletirdim. Fiziksel bir iş yaptırmaz, yalnızca beyninin meşgul olmasını sağlardım." dedi. Kız kardeşinin ona şaşkın bir şekilde baktığını görünce de ilerideki bir noktayı işaret ederek "Bak, tam karşıda sandalyelere dizilmiş, önlerindeki ekranlardan görüntüler izleyen ölüler var. İddiaya girerim, Lucas onların arasında." açıklamasını yaptı. Gerçekten de bir an için sanki Ölüler Tanrısı olmuş, onun gibi düşünmüş ve en nihayetinde cevaba ulaşmıştı. Drake bunu daha sık yapmalıydı! Diona'nın "Bugün formundasın. O zaman gel, oraya doğru gidelim." demesi üzerine hızlı adımlarla televizyon izleyen çocuklara doğru ilerlemeye başladılar. Yanlarına ulaştıklarında Drake tek tek hepsini inceleyip bir sonuca varmanın çok uzun süreceğini idrak ederek riske girdi ve "Lucas hanginiz?" diye bağırdı. Saydam insan figürlerinden biri oturduğu sandalyeden kalkıp, onlara doğru adeta uçuyormuşçasına geldi ve kendini beğenmiş bir ses tonuyla "Benim. dedi. Drake gözlerini kısarak bir süre ölü kardeşini inceledikten sonra "Üzgünüm ama merak ettim. Neden yaşarken tam bir sersemken, öldükten sonra bir anda babamızın tarafına geçtin?" diye sordu. Lucas tüyler ürperten bir kahkahanın ardından, "İzlediğim görüntüler bana onun da sersemin teki olduğunu anlattı da onun için." cevabını verdi.