Emma aniden şimşeklerin çakmaya başladığı o fırtınalı gecede penceresini açıp dışarı baktı. Elini dışarı uzattı ve eline yağmurun yağmasına izin verdi. Ardından yatağına uzanıp günlüğüne şu satırları yazdı “Yağmur, evet yine yağmur yağıyor. O lanetli gece olduğu gibi, annemi de aynı böyle bir gecede kaybetmiştim. Bardaktan boşalırcasına yağmur yağarken ve şimşekler çakarken annem aniden direksiyonun kontrolünü kaybetmişti ve o tırın altında kalmıştık. Nasıl olduğunu kimsenin bilmediği bir şekilde neredeyse hiç yaralanmadan kurtulmuştum. Ama annem on gün yoğun bakımda kaldıktan sonra ölmüştü. Bense üvey babam Sean’la yaşamak zorundaydım artık. Kazanın ardından beş sene geçmesine rağmen neden hala acı veriyordu ki?” Bu satırları yazdıktan sonra günlüğünü masasının üzerine koydu ve yatağına uzandı. Ardından uykuya daldı, bir kez olsun rahat bir uyku çekmeyi diledi.
“Emma!” diye sesleniyordu bir adam ona rüyasında. O arkasında onu kovalayan garip yaratıktan kaçarken adamın sesini yeniden duydu. “Emma! Artık zamanı geldi. Ailene, ait olduğun yere gitmelisin. Annenin öldüğü gün seni götürmeye çalıştığı yere.” diyordu adam. Rüyasında aniden elinde bir kılıç belirdi ve adam son kez konuştu “Bu kılıçla o minotoru öldür kızım ve ait olduğun yere gel.” Emma çığlık atarak uyandığında terler içinde kaldığını fark etmişti. Masasının üzerine baktığındaysa gözlerine inanamadı. Rüyasında gördüğü kılıç orada, masasının üzerinde duruyordu. Emma kalkıp kılıcı aldı, bunun bir işaret olabileceğini düşündü ve kaza gününü iyice hatırlamaya çalıştı. Kazadan önce annesi onu telaşla okuldan almıştı ve bir saat boyunca konuşmamıştı. Bir saatin sonunda annesi “Seni en başından beri Melez Kampı’na getirmeliydim. Babanı dinlemeliydim Emma.” demişti. Melez Kampı, yoksa rüyasındaki adamın gitmesini söylediği yer orası mıydı? Fakat Emma oranın nerede olduğunu bilmiyordu. Emma’nın şuan yaptığı şey bir delilikti ama rüya gerçekten kafasını karıştırmıştı. Daha sonra biraz daha dinlenmeye ve akşam çıkıp şu Melez Kampı denilen yerle ilgili bilgi toplamaya çalışmaya karar verdi.
Akşam dışarı çıktığında ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu. İyice saçmaladığını düşündü ve eve dönmek için arkasını döndüğünde karşısında rüyasında gördüğü canavarı gördü. Çığlık atıp hemen koşmaya başladı, ardından aklına kılıç geldi. Kılıç yanındaydı, onu çıkarıp canavara saldırmaya karar verdi çünkü yorulmuştu ve başka çaresi yoktu. Kılıcı alıp canavara saldırdı, Emma büyük darbeler almıştı ama en sonunda canavardan kurtulmayı başarmıştı. Emma yorgunluktan yere yığıldıktan birkaç dakika sonra başında biri belirdi. Adam “Kalk Zeus kızı. Melez Kampı’na gidiyoruz.” dedi.