Uzun Bir Gezi

Seth ile birlikte Thaila Ağacı'nın gölgesinde oturuyorduk. Kampın koruyucu Ejderhası da diğer köşede günün tadını çıkarıyordu. Gölgede olmanın verdiği serinlikle mayışmıştım. Yanımdaki şahsiyet beni dürtüp, "Hey, güzel bir gün değil mi? Kamptan dışarı çıkalım mı?"diye sordu. Gözlerimi zoraki açıp Seth'e döndüm. Başparmağım ve işaret parmağımla Seth'in burnuna can yakan bir hareket yaptım. Set ah diyip, "Tanrılarım! Drew, küçük şeytan, bunu neden yaptın şimdi?!"dedi. Tehditkar bir ses tonuyla, "Hiç acımam bir daha yaparım. Seth bir gün olsun normalmişiz gibi kuzen kuzene bakit geçiremeyiz mi? Neden dışarı çıkıp başımızı belaya sokalım?"diye nazikçe sordum. Seth omuz silkip, "Eğlenceli olur. Kamp son zamanlarda çok sessiz."dedi. Haklıydı ama yapacak bir şey yoktu. Hem sessizlik kötü bir şey değildi. Bazen insanın çok ihtiyacı oluyordu. Onu başımdan savmak istercesine, "Senin kız arkadaşın yok muydu?"dedim. Seth anlamamış bir ifadeyle, "Konumuzla Alex'in ne ilgisi var? Ayrıca haftada bir kez birlikte vakit geçirmemiz gerektiğini biliyorsun. Aile bağlarımızı sıkı tutmalıyız."diyip güldü. Yaa ne demezsin ama... Derin bir iç çekip, "Ya sessizce otururuz ya da gidip Tyler ailesiyle vakit geçirirsin. Olmadı Oliv, Alyss ya da kardeşlerinle."dedim. Seth sonunda beni anlamış olmalıydı. Dudağını büzüp arkasına yaslandı. Arkama yaslanıp tekrar uyku moduna girdim. Ama Seth'in sessizliği bu kez beni rahatsız etti. Normalde söylenir, homurdanır ya da laf atardı. Ama kuzenim gayet sessiz bir şekilde yanımda uzanıyordu. Onun yüzünden kendi kendime kısa bir iç savaş verdim...