O gün erkenden Zell'in kulübesine gittim.Onu yeni kalkmış gördüğümde yüzünün halini görmeliydiniz ! Aslında o haliyle bile çok güzeldi.Bende bir Afrodit çocuğu olmasamda bütün kıyafet zekamı harcamıştım resmen.Zell bana sorular yöneltmeye başladı."Nereye gideceğiz ? " diye on defa sorduktan sonra tehtitlere başlamıştı."Bak , söylemezsen gelmem ama !" dedi.Fakat aldırmıyordum.Eleleydik ve yavaşça yürüyorduk.Bir süre sonra o da konuşmayı bıraktık.İşte ! Anın büyüsüydü bu ! Çimlere uzandık ve yanyanaydık.O kadar güzel bir gündü ki.Birbirimize bakıyorduk.İkimizinde yüzünde kocaman birer gülümseme vardı.En sonunda birbirimize yaklaşmaya başladık.Kafalarımız birden yaklaşıyordu ki bir anda kılıcımı çekip Zell'in kafasının üstünden savurdum.İşte o anda bir tane cehennem tazısı toza dönmüştü.Zell çığlık atıyordu.Çok korkmuştu.Ama karşımızda 3 tane daha cehennem tazısı duruyordu.Zell ağlıyordu fakat yine de kılıcını çekmişti.Çılgın bir savaş narası atıp canavarlara saldırdım.