Yüzümü, rüzgara doğru yani arenaya doğru çevirdim.Rüzgarın yüzüme vurmasını garip bir şekilde seviyordum.Arenadan gelen kılıç seslerini de öyle.Bazen arena, sakinleşmem için tek yer olabilir.El işi alanı da öyle -ki bu konumuz değil- sessiz adımlarla arenaya ilerlemeye başladım.Doğrusunu söylemem gerekirse orada kampa yeni gelen kız kardeşimi arıyordum.İnsan kardeşiyle hiç tanışmaz mıydı ? Kardeşim kız olduğu yüzünden arena da ne işi olabilir diye bende kendime soruyordum.Ama Maya ile tanıştığım günde hissettiğim gibi içime çok güçlü bir Arenaya -o zaman ormanaydı- gitme isteği uyanmıştı yine içimde.Umutla arenaya giderken düşüncelerimi bölen bir ses duydum."Merhaba ben yeni gelen kardeşin Elena." dedi sevinçle.Arkamı döndüğümde Elena'yı gördüm.İlk kız kardeşime gülümsedim.Ve bende aynı ses tonuyla konuşmaya başladım."Ben de Eduard." dedim kardeşime.Aslında kardeşimle yeni tanışmak, çok şapşalca geliyordu ama Elena beni onaylar bir şekilde baktı ve cümlelerine devam etti."Yeni olduğum için kampı pek fazla bilmiyorum.Beni gezdirebilir misin kardeşim? dedi.Elena'nın meraklı bakışları altında gülümseyerek, tamam anlamında başımı salladım.Elena'nın önüne geçtim ve yürümeye başladım.Kardeş olmamıza rağmen oldukça sıradan şeyler konuşuyorduk."Bak şurası Pegasus Ahırları" bak şurası Arena"... bunlar oldukça sıradandı.Pek fark etmesem de Elena ile zaman hızlı geçiyordu.Saatime bakarak plaja doğru ilerledim.İstersen plajda biraz dinlenebiliriz." dedim.Elena bu isteğimden memnun olacak şekilde, önüme geçip plaja doğru yürümeye başladı.Plaja önce bir kaç kez gelmiştim ama plaj konusunda pek bilge sahibi değildim.Bu yüzden Elena'nın önden istediği yere gitmesine izin verdim.Güzel bir gezinti olacağına benziyordu...