Plaja geldiğimizde güneş henüz doğuyordu. Havlularımızı açtık ve eşyalarımızı yerleştirmeye başladık. Natalie yanında yiyecek bir şeyler getirmişti. "Bunları aldığını fark etmeyecekler mi?" dedim. "Etsinler. Kamp marketi var." dedi. Endişeleniyordum çünkğ Natalie buzdolabını buraya taşımıştı. Çerezler,meyveler,krakerler...Aradığınız herşey vardı. Ve biz iki obur birlikte bunların hepsini yiyebilirdik. İlk önce krakerlerden başladık. Tam o sırada güneş doğmaya başladı. Sessizce bu güzel görüntünün keyfini çıkartmaya başladık. Sabah olmuştu. Saat tahminen altı buçuk yedi civarıydı. Biz çoktan kahvaltımızı yapmıştık. Natalie'ye hınzırca baktım ve "Sona kalan çürük yumurta!" dedim. Yeni uyanmıştı. Elbisemi tek hamlede kenara savuşturdum ve denize doğru koşmaya başladım. Oysa arkada üstünü çıkartmış eteğiyle uğraşırken tek ayak üzerinde zıp zıp zıplıyordu. Denize girdim ve soğuk su beni kucakladı. Natalie'de arkamdan denize girdi ama çok geç kalmıştı. "Çürük Yumurtaa!" dedim ve gülmeye başladım.