Tanrım, başım çatlıyor... Bulanık görüşüm yavaş yavaş düzeliyordu. Kendime gelip ayağa kalktım. Az önce burda bir kiklop yok muydu? Şimdi ondan eser yoktu. Biraz ileride altın toz bulutları ve bir kız vardı. Yoksa... Vay canına, gerçektende bir kiklopu öldürmüş. Ama iyi görünmüyordu. Gözleri kapalıydı ve titriyordu. Çok korkmuş olamlıydı. Yanına gidip "Sen iyi misin?"dedim. Gözlerini açıp, titrek bir nefes aldı "E-Evet, iyiyim."diyip sakinleşmeye çalıştı. Kızın mavi gözleri ve sarı tonlarında saçları vardı. Bir yerden tanıdığıma eminim bu kızı. Yanına oturup elimi uzattım "Beni kurtardığın için sağol, ben Seth. Hermes'in oğluyum."dedim. Elimi sıktı "Bende Alex, Afrodit'in kızıyım."dedi. Vay canına, bir Afrodit kızı! Hem güzel, hemde bir kiklopu öldürdü. Ne diyorum ben? Şimdi hatırladım... Bart'ın arkadaşı, Hope'un kardeşiydi Alex. Çok yakından tanıyorum değil mi? Gülümseyip "Bir kiklopu öldürdüğüne inanamıyorum. Yani o az daha beni öldürecekti. Ama sonra sen onu öldürdün. Bayağı cesursun."dedim. Arkasına yaslanıp "Yada aptal. Ne oldu bilmiyorum. Bir anda kendimi kiklopun karşısında buldum."dedi. Ayağa kalkıp "Şey, sanırım gitsek iyi olur. Başka bir canavarın daha saldırısına uğramak istemiyorum."diyip kalkması için elimi uzattım. Elimi tutup ayağa kalktı. Biraz kızararak "Şey, yürümek ister misin? Zeus Yumruğuna gidiyordum. Belki bana eşlik etmek istersin."dedim. Bana 'sen deli misin?' gibi bir bakış attı. Kaşlarını çatıp "Ölmek istiyorsun git. Ama ben az önce seni kurtarmak için bir kiklopu öldürdüm. Ve sen Zeus Yumruğuna gitmekten bahsediyorsun!"son cümlesinde bağırmıştı. Elim ayağıma dolandı "Özür dilerim. Ben seni sinirlendirmek istemedim. Çok güzelsin."diyi verdim. Aptal aptal aptal! Şaşkınlıkla bana bakıp "Te-Teşekkür ederim."dedi. Gülümseyip "Eğer biraz daha kalırsak canavarlar gelir. Plaja gitmek ister misin?"dedim. Durumu kurtarmalıydım. Çok güzelsin pat diye söylenir mi?! Tam bir odunum! Birden kendimi yerde buldum. Alex'te çığlık atıyordu. Yanıma gelip kalkmama yardım etti. Neler olduğuna bakmak için arkamı döndüm ve bir adım geri gitmeseydim ölüyordum. Karşımdaki pençesi havada Nemea'ya bakarak "Yok artık!"dedim. Alex beni çekiştirerek koşmaya başladı. Arkamızdaki Nemea ne yazık ki bize yetişmek üzereydi. Hızlıca ağaçlardan birinin dalına tutunup onuda peşimden çektim. Ağacın en yukarısına tırmandığımızda nefes nefeseydik. Aşağıda aslanın kükreyişini duyabiliyordum. Avazım çıktığı kadar "İmdat! Yardım edin!"diye bağırmaya başladım. Alex'te bana katıldı. Neyseki o şey ağaca tırmanıcak kadar becerikli değildi. Umarım birileri sesimizi duyardı...