Gözlerimi açtığımda kendimi revirde buldum. Yumuşak sedyede rahatsızlıkla uzanırken, hemşire bana nektar içirmeye çalışıyordu. Nektarı içmek üzerede yatakta doğrulurken, sırtıma bir acı saplandı. Dün geceki Harpy' nin hançer sapladığı yer olmalıydı sızlayan. Sırtımı yastığa dayayıp nektarı yudumlamaya başladım. O sırada içeri Tom girdi. Kolu bandajla sarılmıştı; ama genel olarak iyi gözüküyordu. Yan sedyeye oturdu ve '' Dün hayatımı kurtardığın ve suratıma yumruk attığın için teşekkür ederim.'' dedi. Ona ''Önemli değil, kurtarılmayı ve yumruğu hak etmiştin. '' dedim dalga geçercesine. Bu söylediklerime bozulmuş gibi görünüyordu. Harika, amacıma ulaşmıştım!
Kendisi de biraz nektar içtikten sonra hemşireden durumumu öğrenip kapıya yöneldi. Çıkmadan önce ''A, bu arada! Seni buraya kadar ben taşıdım. '' dedi. Şeytani bir sırıtışla. Öfkeyle homurdandım ve ona 'Öldün sen.' bakışı attım. Sağlıklı olsaydım alnının ortasına ok atmaktan hiç çekinmezdim.