Clara Thompson Artemis Avcısı/Melez Danışmanı/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 4592 Kayıt tarihi : 12/10/10
| Konu: Yine revir, yine yara... Ama bu sefer yanımda bir arkadaş Çarş. Ara. 22, 2010 8:21 am | |
| ''Ahh!'' diye inledim bir kere daha ve yana döndüm. Berbat hissediyordum. Neden bu kadar sakardım? Bunu Apollon bile bilmezdi eminim. Onun kehanetleri benim sakarlığıma asla erişemezdi. Tekrar döndüğümde sakallı ve boynuzlu bir yüzle karşılaştım. Sarımsı gözleri ve kıvır kıvır tatlı saçları vardı. Bana Narnia Günlükleri'ndeki Bay Tummus'u hatırlatmıştı. ''Lync!'' dedim mutlulukla. Ayağımın acısını unutmuştum bile. ''Sen nereden çıktın küçük dostum?'' Lync biraz yüzünü buruşturdu. Kız işi sevgi sözlerini sevmezdi. O neredeyse bir yetişkin sayılırdı artık. ''Haydı ama Maya, artık büyüdüm ben. Bana böyle seslenme.'' Biraz durakladı. ''O kadar çok göreve gidiyorsun ki seni arasam bile bulamıyorum. Ayrıca sürekli melezler getiriyorum, ben de çok yoğunum.'' Başımı sallayarak onayladım. ''Evet, ne yoğun bir dönem değil mi?'' Lync derin bir nefes aldı. ''Bir de bana sor..'' gibi bir şeyler mırıldandı. Sonra sonunda bana odaklandı. ''Ee, bitki kafa, senin revirde ne işin var bakalım?'' dedi babacan bir ifadeyle. Ona gülümsedim. ''Ah..'' dedim. Devam edecektim ama yaptığım işin utancından ölmek üzereydim zaten. ''Haydi ama May, anlat lütfen.'' Ah, May, ne zamandır biri bana böyle seslenmiyordu. Bunu özlemiştim. ''Off, tamam, şimdi Ed'le yürüyordum ve-'' Lync'in kafası karışmış gibiydi. ''Ed, Eduard, Hephaistos çocuğu, tanımıyor musun?'' Bana dikkatle baktıktan sonra hatırlamış gibi başını salladı. ''Ah tamam, hatırladım, bizimkilerin ondan bahsettiklerini duymuştum.'' ''Eh, işte yürüyorduk -aa, sana onunla çıktığımı söylememiştim değil mi?'' dedim son anda hatırlayarak. Lync gözlerini kocaman kocaman açtı. ''Ne, benim küçük bitki kafam hah? İşte buna inanmam.'' Biraz şoke olmuş gibiydi. Gülümsedim. ''Ah merak etme Lync, sen her zaman en çok sevdiğim mitolojik yaratık olacaksın.'' Lync yaratık sözcüğüne içerlemedi, buna biraz şaşırsam da devam ettim. ''Onunla beraber yürüyordum. Sonra konuşurken ona tam da iyi bir şey söyleyecektim ki ayağım dev gibi bir kütüğe takıldı. Ve ben aptal Maya, anında yere kapaklandım. Ah, ne kadar utanç verici bir şey!'' Yüzümü buruşturdum ve ona baktım. Sakalını hafifçe okşadı ve düşündü. Ne kadar utanç verici olabileceğini düşünüyor olmalıydı. Bir gün ona deyim anlamlı cümleleri öğretmem gerektir diye düşündüm. Bütün satirler kadar saf ve iyi niyetliydi o da. İşte bu yüzden çok iyi dosttuk. Lync bana baktı. ''Sen buraya daha önce geldin mi?'' diye sordu. Ben bu sorunun ardından kampta daha çok yeni olduğum zamana dönmüştüm. Titan ordusunun saldırısına... ''Evet, geldim.'' dedim kısaca, o anı tekrar hatırlamak istemiyordum. ''Eh, o zaman buranın hizmetinin yavaşlığını biliyorsundur. Umalım ki bir Apollon çocuğu geçsin buralardan.'' Bana sonsuz gelen bir zaman boyunca bir görevli bekledik. Ama bir türlü gelmemişti. Ayağım çok acıyordu zaten, buraya kadar zor yürümüştüm ve şimdi de zonklamaya devam ediyordu. Pencereye yapıştım ve etrafa bakındım. Sanki benim çağrımı duymuşlar gibi Apollon oğlu Thedor'u geçerken gördüm. ''Thedor! Heyy!'' dedim. Beni duymamıştı. ''Heyo!'' Elimle cama vurdum ve çocuk sonunda beni gördü. Onunla bir duello yapmıştık ve o zaman da benim sinirli halime denk gelmişti. Ona acıyordum. Elimle içeri gel işareti yaptım. Bunu bir kaç kere tekrarlamak zorunda kalsam da sonunda anladı ve yok oldu. Büyük Ev'in merdivenlerinden girerkenki gıcırtılarını duymuştum. Revir bölümüne gelmesine az kalmış olmalıydı. Thedor şaşkınlıkla reviri taradı. Ona gerginlikle el salladım. Bizim yanımıza geldi. Lync ona başıyla selam verdi. Thedor da öyle. Sonra bana baktı. Biraz sakinleştim, ona kıgınlığımı püskürtmek istemiyordum, o iyi bir çocuktu. ''Thedor, bana yardım edebilir misin diye çağırmıştım seni.'' dedim sakince. Neremin yaralı oldğunu anlamak için beni süzdü. Sonra ''Senin iyileştirme gücün yok muydu?'' dedi bir doktor sesiyle. Derin bir nefes aldım. Sakin ol Maya dedim kendi kendime. ''Ben bir köprü görevi görürüm. Kendimi hiç bir zaman iyileştiremem ne yazık ki.'' dedim. Thedor başını salladı. Bacağımı uzattım ve onun neremde sorun olduğunu zor da olsa anlamasını sağladım. ''Burkulmuş.'' dedi aynı ses tonuyla. Elini bileğimin üzerine koydu. Biraz bekledi, belki bir belki iki dakika. Onun iyileştirme gücü benimkinden yavaştı. Belki de pratik yapmadığı içindi. Benim sık sık gücüme ihtiyacım olmuştu şu ana kadar. Sonunda acıyı hissetmeyinceye kadar bekledim. Sonra tamam dercesine başımı salladım. Bacağımı indirdim ve ayağa kalktım. İyiydim, bir melez her zaman savaşa hazır olmalıydı, revirde oturmak benim için büyük bir zaman kaybıydı. ''Teşekkürler.'' dedim sessizce. O ise hefifçe gülümsedi. Lync de ayaklandı. Thedor'un elini sıktı ve ne olur ne olmaz diye koluma girdi. Üçümüz beraber dışarı çıktık. Artık Apollon çocuklarına kötü davranmayacaktım. Onlara borçluydum... | |
|