Hades ve iskelet tayfasıyla ceza tarlalarına girdik. Çeşitli işkence odaları gördüm. Yağ Kazanları, Kazıklar, Çarmıhlar, Germe aletleri ve daha görmek istemeyeceğiniz birçok işkence aleti. Açıkça bir alana geldiğimizde Hades bize döndü ve;
Biliyorsunuz. Benim iki küçük melezle hiçbir işim olmaz. Ne münasebet! Fakat şansa bakın ki benim 3 tane Furia'm var. Ve karınlarını doyurmak gerekiyor. derken gökten 3 şekil indi. Bunların dış görünüşleri bile midemi bulandırmaya yetti. İskeletler, furialar bize doğru yaklaşabilsinler diye yer açtılar. O an, birden karnıma ağrı girdi. Sanki hava kırılmış bükülmüştü. 3 tane empusa, furialara saldırmıştı. Bir dakika, empusaların burada ne işi vardı? Ama bunu düşünmenin sırası değildi. Fırsattan istifade edip iskeletler daha hareket bile edemeden yerde bir takla atıp silahlarımızı tutan iskeletin kafasını bir yumrukla darmadağın ettim. Kılıcını Leo'ya fırlattım ve benimkini de aldım. Hemen tabancamıda cebime koydum çünkü takacak vaktim yoktu. Empusalar furia'ları halletmiş olabilirdi ama hala 100 kadar iskelet ve bir tanrıyla baş başaydık.
Çok güzeel. Bakın birileri özel gücünü keşfediyor. Evet evlat, empusa yaratabiliyorsun. Çok iyi. Ama şunu bil ki, iskelet ordum sizi parampaça edecek.
Hiç sanmıyorum! dedi Leo ve kılıcını yere batırdı. Birden arkadan öne doğru bütün iskeletler yere yığılmaya başladı. Anlamıştım, Leo yerden karanlık okları fırlattırmıştı. Ama yorgunluktan bayılmıştı. Hemen yanına gittim ve Hades'e dik dik bakmaya başladım.