Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Adak Sıkıntısı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Allen Jacques Harth
Nyks'in Çocuğu/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Nyks'in Çocuğu/Doğa Bilimleri Eğitmeni
Allen Jacques Harth


Mesaj Sayısı : 432
Kayıt tarihi : 21/02/11

Adak Sıkıntısı Empty
MesajKonu: Adak Sıkıntısı   Adak Sıkıntısı Icon_minitimePtsi Mart 21, 2011 8:51 am

Akşam olup da günün en sevdiği saati geldiğinde uzaklarda çalan bir deniz borusu, bütün melezleri harekete geçirmişti. Taze pişirilmiş yemek, özellikle de et kokusunu alınca ağzı sulanan Allen, kardeşleriyle birlikte sıraya girdi. 'İşte bugünün gerçekten de en sevdiğim zamanı.' Bütün gün temizlikle, kılıç öğrenmekle ve diğer melezlerle uğraşmak yoruyor ve acıktırıyordu insanı. Böyle katı bir düzene neden gerek vardı bilmiyordu, ama sonunda karnını doyuracaksa önemli değildi. Tek sıra halinde daha önceden gördüğü, taş masalarla dolu bir gazino gibi görünen, açık havada duran bir mekana doğru ilerlemeye başladılar. Allen sıradan ayrılıp büyükçe bir masaya yönelmeye çalıştı, ama Scarlett kolunu tuttu. 'Gel. Herkes kendi kulübesine ait masalarda oturur.' Kaşlarını kaldırarak Nyks kulübesinin masasına baktı. Küçük, dört kişilik bir masaydı. Altı kişi oturabilmek için biraz sıkışmaları gerekecekti. Harika. Gün içinde çok gerekmedikçe muhatap olmadığı insanlarla kucak kucağa oturacaklardı resmen. Yine de sesini çıkarmadı ve masanın en ucuna, Zack'in yanına oturdu. Aria'yla göz göze geldiğinde ona ters ters baktı. En küçük kardeşi, gereksiz fevrilikleri ve kibriyle canını sıkıyordu. İtiraf edemediği tek şey kendisine çok benzediğiydi genç kızın. Belki de kendisinin yaptığı aynı hataları yapmasından endişeleniyordu. Alayla güldü ve bu konuyu fazla düşünmek istemediği için önündeki tabağa döndü. Kocaman bir parça et ve mis gibi Ege üzümü.

Bunların daha tadına bile varamadan, etrafında bir hareketlenme fark edince başını kaldırdı ve kardeşlerinin tabaklarını alıp ayağa kalktığını gördü. Bir şey anlamadan boş boş onlara baktığını görünce, Zack açıklama ihtiyacı duydu. 'Hepimizin nefret ettiği bir zorunluluk. Tanrılara adak sunmamız gerekiyor.' Dalga dalga bir soğukluk bütün vücuduna yayılıp onu uyuştururken, gözlerinin kısıldığını hissetti. 'Dalga geçiyor olmalısın.' Zack'in bakışlarında bariz bir çaresizlik vardı. 'Korkarım hayır. İki dakikanı almayacak. Sadece yap gitsin.' Elleri titremeye başlamıştı Allen'ın. 'Ne yani, bize ayakkabılarının altındaki pislik muamelesi gösterenlere bir de şükran mı sunacağız?' Alçak sesle söylemeye çalıştıysa da fısıltısı, alandaki neredeyse herkesin kulağına gitmişti. Başlar ona doğru çevrilmeye başlamıştı, bazı yüzlerde şaşkınlık, bazılarında kızgınlık, bazılarında ise anlayış vardı. Görebildiği her yüze tek tek tersçe baktı Allen. Düşündüklerini açıkça, korkmadan dile getirebiliyor diye kimseden özür dileyecek değildi. Hele de kendini tanrı sanan ukalalardan. Elizabeth korkmuş gibi görünerek, 'Abi, yapma. Tamam, biz de sevmiyoruz, ama Tanrıları durduk yerde öfkelendirmeye gerek yok.' Ona kalsa daha tartışırdı. Tam ağzını açıp bir şey söyleyecekken, Aria onun tabağını aldı ve arkasını dönerek ilerlemeye başladı. 'Hadi, şimdi kalkma bakalım.'

Bu salak ne yapıyordu? İçinden kalkıp onun suratına bir tane geçirmek, sonra da tabağını ve kızın tabağını onun kafasından aşağı boşaltmak geçti. Belki sonra hançerini onun karnına saplar, ateşin kenarına kadar sürükledikten sonra, 'Buyrun. Adağınız.' diye Tanrılara sunardı. Ah, eski geleneklerdeki adak törenleri yoktu şimdi. Eli bir an için gerçekten de hançerinin kabzasına gitti. Kampın ortasında olay çıkarmaya çekinmezdi, daha önce yapmadığı bir şey değildi. Belki kardeşlerinden birini öldürmeyi başarsaydı, sözde annesi olacak Tanrıçanın da dikkatini çekmeyi başaracaktı. Belki Aria ona göre daha küçük olmasa, bunu yapardı da. Ya da kızda, ona benzer özellikler olduğu dikkatini çekmiş olmasa. Gözlerini devirdi ve hırlayarak ayağa kalktı. İki adımda küçük kız kardeşinin yanına varmıştı bile. 'Ver şunu bana, gerizekalı.' Elinden tabağı çektiği anda, sapından kopmuş olan üzümlerden birkaçı yere devrildi. Üzerlerine basmaya özen göstererek ateşin yanına gitti ve sinirle nefesini tuttu. 'Pekala. Adağınız falan işte. Her neyse.' Tabağı olduğu gibi ateşe sıyırdı. Hiçbir şey yemek için iştahı kalmamıştı şu anda. Boş tabağı masalarının üzerine çarparcasına koydu ve insanların tuhaf bakışlarını kafasına takmayarak kulübelerine doğru yol almaya başladı. Rock müziğin sesini sonuna kadar açarak biraz kafasını boşaltmak istiyordu. İlk gününün sonu gerçekten de hiç iyi bitmemişti.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Adak Sıkıntısı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Can sıkıntısı
» Can sıkıntısı..
» Can Sıkıntısı (3/1)
» Can Sıkıntısı (2/3)
» Can Sıkıntısı (3/3)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Yemek Gazinosu-
Buraya geçin: