Bileziğin önemini öğrendiğimden beri içim rahat değildi. Yeni gelen çocukların kafalarını klozette sokmuyordum, kimse ile kavga etmiyordum. İçime kapanık Ares çocuğu olmuştum. Crist belki beni rahatlatır diye önce arena’ya götür fakat zevksiz bir düello olunca beni atölyeye getirdi. Bir çamur masasına oturtup
‘’Hadi başla içinden ne gelirse onu yap’’ Dedi b ve gitti. Sürekli kehanetti ve bileziği düşünmekten kafamı yiyecektim. Elimi çamura götürüp aşağıdaki çarkı çevirmeye başladım. Garip bir şekil oluşmaya başladı oldukça garip önce bir kül tablası benzedi. Ama sonra elimin bir yanlış darbesi ile saçma bir hal aldı. Şimdiden sıkılmıştım. Elime biraz daha çamur alıp elimde oynamaya başladım. Küçükken ki gibi köfteler yaptım. Sonra düşünce kümesi ile arkama yaslandım bilekliğin önemi yüzünden günlerdir uyuyamıyordum. Rüyalar ile kalkıyordum. Sürekli çığlık atarak uyandığımdan kulübedekileri de uyutmuyordum. Ellerime baktım çamur içindeydi. Elime aldığım çamuru bırakıp ellimi silmek için bir peçete aldım ama etkili olmamıştı. Başım ağrıyordu. Elimi yanağıma götürdüm. Yüzümde artık çamurdu. Yaptığım köftelerden birini alıp bir meleze attım. Neden mi can sıkıntısı nerden geldiğini anlayamadı sonrada başkasına atı o başkasına bir diğeri de bana atıyordu ki eğildim. Sonra Cristte kendime geldim dercesine bir melezi kapıp tuvalette sürükledim.