Gözlerimi kısıyordum. Güneş, etraftaki herşeyi birbirinden ayırt etmemizi zorluyor, tüm olanağınla parlıyordu. Etraftaki çoğu melez, oklarını sağa sola savuruyor, gözlerini ışıktan açamıyorlardı. Tabi, bende dahil. Herkes elinden geldiğince dikkatli olmasına rağmen, mutlaka sağa sola kaçan oklar ağaçlara da olsa sapıyordu. Gözlerimi dikkatlice kısmış, elimdeki oku karşımda duran sabit tahtaya atmaya çalıştım. Tanrım! O da ne. Ok başka bir yöne doğru ilerliyor. Hemde bir kıza doğru. Eğilse de denk gelmese bari. Eğer, eğilmezse başıma gelecek cezayı düşünmek bile istemiyorum. Hızlıca başına eğen kızın Ares kızı Carmen olduğunu gördükten sonra duraksadım. Karşıdan bağıra bağıra ve aptalca sözler sarfederek bana doğru yaklaşan Carmen adeta, sinirli bir aslan gibi kükrüyordu. Bana sarfettiği sözler hiç ama hiç hoşuma gitmiyordu açıkçası. Ona olan nötr duygularım kendisini olumsuzluğa doğru sürüklüyordu. Benim iyi bir okçu olmadığımı düşünüyor ve ona oku yanlışlıkla atmadığımı aklından geçiriyordu. Çok yazık ki gerçeği bilmesi için bile bana konuşabilmem için olanak vermiyordu. Çünkü durmak bilmiyordu. Hızlıca bana doğru ilerledikten sonra sinirlerime hakim olamadım. “…Ok atmayı beceremiyorsan git birinden ders al.” Demişti. Sonuç olarak sinirlerime hiç ama hiç sakin olamamıştım. Hızlıca terslemiştim. “Sanane” demiştim. Neler olabileceğini hiç ama hiç düşünmüyordum. Aniden yüzümde bir sıcaklık, gözlerimde bir karartı ve denge sorunu hissetmiştim. Carmen, olabildiğince kuvvetiyle yüzüme yumruk atmış ve yere düşmeme sebep olmuştu. İçimden geçen küfürleri saymaksızın bizi izleyen gözleri umursamadan “Sen aptal.” dedim. Gözlerimi zar zor açıyordum. Açamıyordum bile. Etraf karanlık görünüyordu. Birde kulaklarımda uğultu sesleri ve erkek çocukların mutluluk sesleri. İçimden şu an hepsine lanet okuyor, Carmen’in neler yapabileceğini düşünüyordum. Gözlerimi sıkarak kendime gelmeye çalıştım ve zorlukla ayağa kalktım. "Seni iğrenç sürtük. Kendini ne sanıyorsun Carmen?" dedim. Bu defa fazlasıyla sinirlenmiş ve ağzımda çıkan kelimelere dikkat bile etmiyordum. Ne olacaksa olsaydı. Hiç kimse ama hiç kimse bana durduk yere yumruk atamazdı.