Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| "Sadece Bir Saat" | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Misafir Misafir
| Konu: "Sadece Bir Saat" Paz Kas. 07, 2010 5:58 am | |
| İkinci haftasonu iznimi kullanırken ilk başta New York'a dönmeyi düşünüyordum. Ama sonra aklıma geçen sefer yaşadığım olaylar geldi, bir daha oraya dönmeyeceğime dair söz vermiştim kendime. Bunun yerine ne yapabileceğimi düşünürken yardımıma arkadaşım Aquamarin yetişti. Haftasonunu Las Vegas'ta geçireceğini, benim de ona eşlik etmek isteyip istemediğimi sordu. Daha önce hiç gitmemiştim Las Vegas'a, böyle bir fırsatın bir daha karşıma çıkacağını hiç sanmıyordum açıkçası. Ama gezimiz düşündüğümüz kadar güzel başlamadı. Neden mi? Çünkü Aqua benim iflah olmaz bir kumarbaz olduğumu bilmiyordu. "Eee, kaybedecek başka paran kaldı mı?" diye sordu Aqua Las Vegas'ın ışıltılı caddelerinde yürürken. "Evet, ama bu sefer kaybetmeyeceğim. Adamları görmedin mi gerçekten? Hepsi birlik olmuştu, sadece benim paramı almak için oynuyorlardı. Yoksa pokerde bana karşı hiç şansları olmaz." "Ya, ne demezsin..." dedi Aqua bıkkın bir ifadeyle. "Hey, şu kumarhaneye bak!" dedim bir anda ona. Karşımızda 'Lotus' adında harika bir kumarhane duruyordu, oraya gitmeden burayı asla terk edemezdim. "Hayır Adrian! Başka kumarhane yok, biraz eğlenelim artık." Onu ikna etmek zor olacaktı bu sefer. "Lütfen Aqua, burayı görmek istiyorum. Sadece bir saat, lütfen..." "Of, peki. Ama sadece bir saat." Rahat bir nefes alıp birlikte kumarhaneye girdik. Bizi karşılayan görevliler "Lotus Kumarhanesi'ne hoşgeldiniz." diyerek bize Lotus çiçeği denen bir şey ikram etti. Tadı harikaydı doğrusu. Ardından danışmaya gittik, bir kumarhane kartı verdiler ikimize de. Ama garip olan bu kartın üstünde miktar olmamasıydı, limiti sınırsızdı. Bir yanlışlık olduğunu düşündüm başta, ama bir sorun olmadığını söylediler. Adam "Odanız hazır, görevli şimdi size odanıza kadar eşlik edecek." deyince kulaklarıma inanamadım. Nasıl bir yerdi burası böyle? Buradan daha güzel bir kumarhane hayal bile edemezdim. Zaten odayı görünce şaşkınlıktan dilimi yutacaktım neredeyse, lüks bir otel suitinden pek farkı yoktu. Başta girmek istememesine rağmen, Aqua da buraya bayılmıştı. Oyun salonuna gittiğimizde ise daha büyük bir sürpriz ile karşılaştık, burada bir insanın hayal edeileceği her oyun vardı. Aqua'ya dönüp "Senin bile burada sıkılacağını sanmıyorum Aquamarin, burası harika bir yer. Ben hemen poker masalarına gidiyorum, belki boş yer vardır." dedim ve poker oynanan bir düzine masanın olduğu yere doğru yürümeye başladım.
En son Adrian Black tarafından Ptsi Kas. 22, 2010 2:31 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi |
| | | Aquamarin Britannia
Mesaj Sayısı : 72 Kayıt tarihi : 31/10/10
| Konu: Geri: "Sadece Bir Saat" Paz Kas. 07, 2010 6:10 am | |
| Pekala doğrusunu söylemek gerekirse buraya girmeden önce kesinlikle 'hayır Adrian biraz daha para kaybetmene izin vermeyeceğim' modundaydım. Oysa şimdi gözlerimi kırpıştırıp ortamın büyüsüne kendimi kaptırmıştım galiba. Pekala, aslında bu hiç mantıklı değildi. Mükemmel bir hizmet vardı, üstelik bize bunları ödeyebileceğimizi falan da sormamışlardı. Athena'nın kızı olmamdan kaynaklanan bir sebeple beynim, bütün bunların saçmalık olduğunu savunsa da gözlerim ve yüzümdeki hayran gülümseme tam tersini savunuyordu galiba.
Dudaklarımı ısırıp içeriye girip girmeme konusunda tereddüt etmiş olsam da biraz sonra satranç oynanılan bir yer görmemle gözüm kesinlikle dönmüş durumdaydı. Hızlı adımlarla kendime bir sandalye çekmiştim şimdi. Bir el, iki el, üç el, dört el. Hahaha burası çok eğlenceliydi, hiç kimse bana karşı kazanamıyor, kazanınca da fazlasıyla sinirleniyorlardı. Neden sonra oynamaktan sıkılmamış olsam da gözüm Adrian'a kaymıştı. Hafif bir gülümsemenin yüzüme yayılmasına engel olamazken sıkılmışçasına hafifçe saçlarımı savurup masadan kalkmıştım şimdi. Ona doğru ilerlerken önüme çıkan her çeşit strateji oyununu da denemeyi unutmuyordum elbette ama kısa kısa başlarında duruyor olmama rağmen tamamen doymuş bir şekilde başlarından ayrılıyordum.
En nihayetinde birkaç dakika sonra Adrian'ın yanına varmıştım. Hafifçe oturduğu sandalyenin korkuluğuna yaslanırken gözlerim elindeki kağıtlara çevrilmiş durumdaydı;
'Pokerden anlamam, ama galiba bana anlatmanı istemem için doğru bir zaman değil. Şansın bugün nasıl bakalım ?' | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: "Sadece Bir Saat" Paz Kas. 07, 2010 8:48 am | |
| "Eh, şimdiye kadar hiç fena gitmedi." dedim Aqua'ya. Ona dönüp bakmamıştım bile, çünkü tüm dikkatimi oyuna vermem gerekiyordu. Konuşma sırası bendeydi, elimde hiçbir şey olmadığı için pas demek zorunda kaldım. Masada 4 kişiydik, hepsi de benimle aynı yaşlardaydı, bu da biraz garipti doğrusu. "Ee beyler, aranızda birbirini tanıyan yok mu?" diye sordum yine bir hile yapılmamasından emin olmak için. Gerçi şu ana kadar ciddi miktarda bir para kazanmıştım, hile olduğunu sanmıyordum. "Birbirimizi tanıyoruz tabi ki." dedi karşımdaki çocuk. "Şu ana kadar en az on bin dolar kazandığım bu enayileri nasıl tanımam?" Diğer ikisi kendilerine edilen hakaretlere aldırmıyor gibilerdi. "İyi de, bu oyunda ortaya henüz o kadar para konmadı ki." dedim tereddütle. "Biz daha önce çok oyun oynadık." dedi ifadesini değiştirmeden. "Hey garson! Ben bir kadeh daha şarap alayım." Burada istediğinizi yiyip istediğinizi içebiliyordunuz, tam da istediğim gibi. "Ben de viski alabilir miyim?" diye sordum garsona. Bir de sigara olsa tam olacaktı, ama onu da getirmezlerdi heralde. Viskimden ilk yudumu aldıktan sonra yeni el başladı. Elimde karo kız ve sinek as vardı, gayet iyiydi yani. Yerde açılan ilk 3 kart da maça as, kupa kız ve sinek 10 olunca, keyfime diyecek yoktu artık. Tek ihtiyacım olan, daha fazla viskiydi... |
| | | Aquamarin Britannia
Mesaj Sayısı : 72 Kayıt tarihi : 31/10/10
| Konu: Geri: "Sadece Bir Saat" Çarş. Kas. 10, 2010 5:02 am | |
| Gözlerimi devirerek fazlasıyla eğlenen Adrian'ı orada yanlız bırakmaya karar vermiştim. İskambil kağıtlarıyla arasının fazlaca iyi olduğunu anlamak zor değildi bu nedenle bende servis edilen votkamsı vişne suyunu alıp oyunlardan başka birine doğru yönelmiştim bile. Ancak bardağı dudaklarıma götürürken gözüme tuhaf bir şey takılmıştı. Buraya gelirken uzun bir kesik olacak şekilde yaraladığım kolum - elbetteki bilerek yapmamıştım herşey o lanet yaratık yüzündendi - tamamen iyileşmişti. Pekala, yarı tanrı olarak çabuk iyileştiğimiz bir gerçek olsa gerek ama bu kadar çabuk??
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırmış olsam da bir anda burnuma gelmeye başlayan tatlı bir kokuyla birlikte kendimi başka bir oyunun başına gitmiş halde bulmuştum bile. Strateji? Belki de bu sefer savaş oyunlarında birkaç insanın bir taraflarını tekmelemeliydim ? Hım eğlenceli gibi geliyor kulağa ! | |
| | | Misafir Misafir
| Konu: Geri: "Sadece Bir Saat" Perş. Kas. 11, 2010 6:27 am | |
| Viski etkisini göstermeye başlıyordu. Hafif bir baş dönmesine mide bulantısı da eklenmişti şimdi. Kaç kadeh olmuştu hatırlayamıyordum bile. 8, belki de 9? Ne farkederdi ki? Önemli olan oyuna devam etmemdi. Ama pek de devam edecek bir durumda değildim açıkçası, elimdeki 2 kartın sinek mi yoksa maça mı olduğunu anlamaya çalışıyordum ne zamandır. Konuşma sırasının bende olduğunu masadaki herkes gözlerini bana dikince anlayabilmiştim. Konuşmak istiyordum, ama ağzımı açar açmaz berbat bir mide bulantısı hissediyordum, en iyisi hiç konuşmayıp geçmesini beklemekti. Ama masadakileri de bekletemezdim, "Lavabo." diyerek kartları masaya bıraktım ve kalktım. Lavaboya gidene kadar neler çektim anlatabilir miyim tam olarak bilmiyorum, yolda kaç kez duvarlara çarptım, kaç çiçeği devirdim inanın hatırlayamıyordum. Hafızamın başlangıcı içtiğim tüm viskiyi kusmamla aynı zamandaydı. Sonra yüzümü de yıkayınca biraz kendime gelir gibi olmuştum, ama hala aklımda bazı cevapsız sorular vardı. Örneğin, ben ne yapıyordum burada? Aquamarin nerelerdeydi? "Sen ne yapıyorsun burada?" diye sordum Aqua'ya. Onu bir strateji oyununa kitlenmiş bir halde bulmuştum. Neden gösterişli bir kumarhanede olduğumuz, ve benim neden bu kadar çok içtiğim konusunda hala bir fikrim bulunmuyordu. "Oyun oynuyorum, sen neden poker masasından kalktın?" "Poker mi? Biz neredeyiz Aqua?" diye sordum. Bu sorunun cevabını gerçekten bilmiyordum. "Lotus Kumarhanesi tabi ki, yaklaşık bir iki saattir buradayız. Ama ayrılmayı hiç istemiyorum, burası harika bir yer." dedi mutlulukla. "Lanet olsun!" Şimdi hatırlamıştım, Lotus Kumarhanesi... İnsanın hiç çıkmak istemeyeceği şekilde planlanmış, zamanın hiç geçmediği büyülü yer. Buraya gelen herkese ikram edilen Lotus Çiçekleri insanın bilincini kaybetmesine sebep oluyordu. Kusunca çiçeklerin de etkisi geçmiş olmalıydı. Bu nasıl aklıma gelmemişti benim? "Buradan hemen çıkmalıyız." dedim korku içinde. Ne kadar zamandır buradaydık bilmiyordum, tek bildiğim burada daha fazla vakit kaybetmeden kumarhaneden çıkmamız gerektiğiydi. "Saçmalama, buradan çıkmak mı? Kafayı mı yedin sen?" Onu buradan çıkarmak için ne yapabilirdim hiçbir fikrim yoktu, ben de aklıma gelen tek şeyi yaptım. Kolundan tutup onu çıkışa doğru sürüklemeye başladım. Bana bağıran görevlilere ve çırpınarak benden kurtulmaya çalışan arkadaşıma aldırmadan kumarhanenin çıkış kapısına kadar geldik. Lotus Kumarhanesi'nden çıktığımızda Aqua da kendine geldi. Ona olanları açıkladım, o da biliyordu Lotus Kumarhanesi'ni. Ama ikimizin de aklımızın ucundan bile geçmemişti buraya girerken. Asıl şoku ise yoldan geçen birine tarihi sorduğumuzda yaşadık, Lotus Kumarhanesi'nde tam tamına 2 hafta geçirmiştik!
(Rp bitmiştir.)
|
| | | | "Sadece Bir Saat" | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|