Dışarıdan yanıma gizlice kola getirmiştim. Kumsala gidip oturdum ve bir tanesini açtım. Güneş batarken Long Island kıyısında manzara nefes kesiyordu. Kolam bitince kuma uzandım ve güneş ışığı gözümü alıyor diye gözlerimi yumdum. Bir anda artık yüzümün gölgede kaldığını farkettim. Gözümü açtığımda karşımda bir adam duruyordu. Hemen yerimden fırlayıp silahımı adama doğrulttum.
Kimsin ve ne istiyorsun?! dedim. Güneş arkasında kaldığından yüzünü göremiyordum. Yüzünü güneşe döndüğünüde ağzım açık kalmıştı.
Ta..Ta..Tanrı Poseidon.. Şeref verdiniz.. diyip hemen silahımı kabına soktum ve selam verdim.
Ayağa kalk evlat. dedi bana.
Ziyaretinizin sebebi nedir Tanrı Poseidon?
Seninle birşey konuşmalıyım. Hikayeni biliyorum Leeroy. Hayatın gerçekten zor geçmiş. Baban, sisin arkasındakileri görebildiğinden herşeyin farkındaydı. Senin kendin büyümen gerekiyordu. Baban bunu bildiğinden, ölmüş olduğunu sanmanın daha iyi olduğunu düşündü. Baba olmak kolay değil evlat. Hele hele oğlun melezse, ve onun kaderinin dizginlerini almasına izin vermek zorundaysan.. Çok daha zor. Sen bilmiyordun ama baban o sokaklarda geçirdiğin 1 yıl içinde her gün seni uzaktan gözledi. Benden yardım isteyip seni koruyacak birini göndermemi istedi. Önce bu fikre karşı çıktım, ama elinde silah olmadan sokakta yaşayan bir melezin korumaya ihtiyacı olduğu aşikardı. Kader'i hatırlıyor musun? Bulduğun sokak köpeği?
Evet, hatırlıyorum.
İşte onu ben göndermiştim. Seni koruması için özel olarak yaratmıştım onu.
Kulaklarıma inanamıyordum. Bembeyaz tüyleri olan, masmavi gözleri olan o sokak köpeğini Tanrı Poseidon'mu göndermişti?
Baban seninle ilgilendi evlat.. Ama..
Efendim. Beni Amerika'ya götüren avukat yoksa...
Evet, babandı. Dedi. Öyle şok olmuştum ki, gözlerim karardı. Birden bayıldım. Ayıldığımda gece olmuştu. Kalkıp toparlandım. Ağır aksak bir şekilde kulübeme dönmeye koyuldum. Bunları duymak iyi mi oldu kötü mü oldu, bunu zaman gösterecekti anlaşılan..