İlk silah.

Ahırlara doğru yürürken cephaneliğin önünde mavi gözlü, çok güzel bir kız gördüm. Kızın yeni olduğunu anladım. Etrafına meraklı gözlerle bakıyordu. Yanına gidip ona " Merhaba" dedim gülümseyerek. Gülümsememe karşılık vererek "Merhaba." dedi. Kimin çocuğu olabileceğini düşündüm bir an. Sonra kendimi tanıtmadığımı hatırladım. "Ben Luna. Poseidon kızıyım." dedim. " Ben de Nicci. Bu sabah Amphritite kızı olduğumu öğrendim. dedi. Yani benim su kardeşimdi Nicci. "Demek ki benim babamın eşinin kızısın. Harika. Söylesene Nicci cephanelikte ne arıyorsun?" dedim merakla.

Tamam, kabul ediyorum. Cephaneliğe ilk kez girmiştim.Buranın bu kadar büyük olduğuna inanamıyordum. Etrafta binlerce silah vardı. Hepsi de olağan üstüydü. Silahım olmasaydı sanırım bir kaç tane araklayabilirdim. Ne kadar çok silah var." derdi Nicci. Gülümsedim. -"Sana bir tane seçmek çok kolay olmayacak anlaşılan" dedim. Ben olsaydım ben de seçemezdim asla buradan. -"Sen silahını nasıl seçtin Luna? Yani zor oldu mu?" dedi Nicci. Evet, ikinci büyük soru gelmişti. Derin bir nefes aldım. " Aslında silahımı ben seçmedim. Annem ve babam yapmış silahımı. Annem ölene kadar yanında saklamış bunu. Trafik kazası geçirdiği gün bana teyzem verdi bu silahı." dedim ve ilk kez bunu anlatırken gözyaşlarına boğulmadım. Bu benim için bir iilkti. Annemi hatıramak kötü hissettirmiyordu artık. Sanırım bu silahı ondan bir parça gbi görüyordum. " Hadi sana muhteşem bir silah seçelim kardeşim" dedim tekrar gülümseyerek.

Bileklik şekline giren silahlara doğru ilerledik. Nicci eline altından bir bileklik aldı. bilekliğin üzerinde turkuaz taşlar vardı. Gerçekten harikaydı. Bilekliği göz ucuyla inceledim. Muhtemelen kılıçtı. Genellikle bileklik şeklindekiler kılıç olurdu. Ama tabii bu biristisna olabilirdi.
-"Bu çok hoşuma gitti. Gerçi nasıl bir silah olduğunu bilmiyorum ama onda beni çeken birşeyler var sanki. Ne dersin? Denemeli miyim?" diye sordu. Kafamı salladım. "Elbette denemelisin. Hadii " dedim heycanlanmaya başlamıştım. Nicci, kılıçtaki en büyük turkuaz taşa dokundu. Bileklik anında harika bir kıluıç oldu.
" Nicci, bu mükemmel...." dedim.

Bileklik birden bir kılıca dönüştüğünde ilk başta korktuğumu itiraf etmeliyim. Göz ucuyla Luna'ya baktım. Etkilenmiş görünüyordu.
" Nicci, bu mükemmel...." dedi ve kılıca bakmaya devam etti. Kılıç; tek kelimeyle mükemmeldi. Sap kısmında birçok işleme vardı. Biraz daha yakından bakınca; işlemelerin arasında küçük deniz yıldızları olduğunu fark ettim. Bu gerçekten olağanüstüydü. Luna'ya yaklaşmasını söyleyip kılıcın üstündeki küçük deniz yıldızlarını, midye işlemelerini gösterdim. Çok beğenmişti. Kılıcın üstünde antik yunan harfleriyle birşeyler yazılıydı. Kılıç güneş ışığının yansımalarıyla parıldarken ikimizde sadece kılıca bakıyorduk.
-"İnanılmaz." diye mırıldandım. Üstelik kılıç elime tam oturmuştu. Ne bir gram dengesiz; ne bir gram ağırdı. Luna'ya dönerek;
-"Sanırım aradığımızı bulduk." diye mırıldandım.

Kılıç buzlar atmaya başladığında; şok olduk. Kelimenin tam anlamıyla! Buzlar cephaneliğin duvarlarına saplandı. Sonra hızlıca eridi ve geriye cephaneliğin duvarındaki delikler kaldı.
-"Vay canına!" diye bağırdım. Bu müthişti. Muhteşemdi. Akıl almazdı! Luna'ya baktım. Oda aynı şekilde şok olmuştu. Bu kılıç; tam olarak benim için yaratılmış gibiydi. Luna'ya bakıp gülümsedim.
-"Buradaki işimiz bitmiş gibi görünüyor ha? Ne dersin?" Luna bana bakıp kocaman olmuş gözleriyle başını salladı.
-"Önce bunu kapatmamız gerekiyor. Nasıl yapacağımız hakkında bir fikrin var mı" diye sordum; kılıcın üstünde biraz önce dokunduğum yere tekrar dokunmamaya çalışarak.

-"Buradaki işimiz bitmiş gibi görünüyor ha? Ne dersin?" Gözlerim az önceki olaydan kocaman olmuştu. Kafamı salladım. -"Önce bunu kapatmamız gerekiyor. Nasıl yapacağımız hakkında bir fikrin var mı" diye sordu; kılıcın üstünde biraz önce dokunduğu yere tekrar dokunmamaya çalışarak. " Genelde aynı yerlere dokunmak işe yarar. Ama mesela şu kılıcındaki DenizYıldızına dokun. Çok dikkat çekiyor." dedim. Tereddütsüz denizyıldızı ile oynamaya başladı. onu kendine doğru çekinçe minik bir çığlık attı. Kılıç yok olmuştu. Deniz Yıldızı da bileğine sarıldı ve bileklik haline geldi. İkimizde bir daha olayın şokuyla birbirimize baktık. Cephanelikten çıktık. "Hadi gel. Biraz gezelim "dedim cephaneliğin kapısını kapatırken.

- RP BİTMİŞTİR-