Olimpos Rpg Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi. |
|
| Upuzun bir eğlence macera ve korku :) | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
Leo von Dorff Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 753 Kayıt tarihi : 31/05/11
| Konu: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Paz Tem. 17, 2011 11:04 am | |
| Saat 7 yada 8 olcaktı.Geceye yaklaştığımız için gücüm artıyordu.Bugün arkadaşlarımızla sohbet günümüzdü.Her zamanki buluştuğumuz yere geldik.Hepsi gelmiş beni bekliyorlardı.Konuşmaya başladık.Öyle havadan sudan kamptaki son dedikodulardan bahsediyorduk.En sonunda canım fena halde sıkılmıştı.Arkadaşlarıma harika bir soru sordum ""Arkadaşlar beni dinleyin.Aslında size bir teklifim var.Hep birlikte Manhattan'a gitsek ne dersiniz?" dedim.Birbirlerine başladılar.Sanırım hepsi bu fikri sevmişti.Sonda David konuşmaya başladı."Leo güzel bir fikir.Ben seninle geleceğim.Aslında herkes gelecek.Umarım güzel bir gün geçiririz.Peki ne zaman gideceğiz?" dedi.Ne zaman gideceğiz diyince haklıma yine çılgınca bir şey geldi."Hemen gitmeye ne dersiniz?" dedim.Aslında kabul etmeyeceklerini sandım ama hepsi kabul etti. Pegasus ahırında doğru yola koyulduk.Esmeralda'nın pegasusu olmadığı için o Hermes kızı Meg ile arabayla gitçeklerdi.Onlarla girişte görüşürüz diye bir bakış attım ve ahıra girdim.Fearless'i aramaya koyuldum.En kenarda durmuştu.Beni görünce şaha kalktı ve kişnedi.Ona hemen bir küp şeker verdim.Diğer arkadaşlarımda pegasuslarını almışlardı.David ile bağırdık."Manhattan'a akalım wuhuuu" gerçekten çok komik ama güzel bir anlaşma olmuştu.Ben tekrar bağırdım."O zaman gideceğimiz yer Manhattan." dedim.Pegasuslarımızı dışarı çıkardık ve kampın çıkışına doğru geldik. | |
| | | David Tyler Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1997 Kayıt tarihi : 17/02/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Paz Tem. 17, 2011 11:39 am | |
| Saat akşam oluyordu. 8 falan olmalıydı. Tek saatim olan Needle şu an çantamda yer alıyordu. Hala kampta olduğuma göre kalkanımı boşuna kolumda takmama gerek yoktu. Bir kaç arkadaş ve ikizim vardı etrafımda bazı günler toplanıp konuşuyorduk. Harika bir sohbetti bu. Birden Leo sohbetimizin dışında bir şey sordu. "Arkadaşlar beni dinleyin.Aslında size bir teklifim var.Hep birlikte Manhattan'a gitsek ne dersiniz?" dedi. Bu çok güzel bir fikirdi. Uzun zamandır kamptaydım yakında. Beni hastaneden kovacaklarına emindindim. "Leo güzel bir fikir.Ben seninle geleceğim.Aslında herkes gelecek.Umarım güzel bir gün geçiririz.Peki ne zaman gideceğiz?" dedim. Umarım yanılmıyorumdur herkes gelirdi umarım. "Hemen gitmeye ne dersiniz?" dedi. Hepimiz kabul ettik ve pegasus ahırlarına doğru gittik. Avcının biri de yanımızdadı. Pegasusu olmadığı için bizimle değil. Hermes kızı Meg ile arabayla gelmeye karar vermişti. Her hangi birimizin pegasusuna binmeyi de reddetti. Çok dert etmiştim zaten. Carrionite beni görünce fazla bir şey yapmamıştı yorgun gibi görünüyordu. Bu düzelirdi yolculukta. "Manhattan'a akalım wuhuuu" diye diye bağırdık Leo ile. "O zaman gideceğimiz yer Manhattan." dedi ve pegasuslara bindik.
*** Neredeyse Manhattan'a gelmiştik ve Carrionite hala yorgun bir şekilde uçuyordu. Neden böyle anlamamıştım bazen fazla hızlanıyor bazende hareket bile etmiyordu. Fazla uyumamış olmalıydı. Çok az kalmıştı sadece çok az idare etmesi için yalvarmıştım. Ama olmadı. Birden ters döndü. Harika ters bir şekilde gidiyordum. Sıkıca tutunmasam düşecektim. Çok telaşlı bir durumdaydım. Birileri sanırım kardeşimdi o sıra kim olduğunu anlayamadım. "David dikkat et." diyordu. O söylemese bende etmeyecektim zaten. Birden kendini toparlamıştı Carrionite ve normal bir şekilde uçmaya başladık yine ama çok uzun sürmedi. 5 dakika sonra aşağı düşüyorduk. Ona bakınca uyuduğunu görmüştüm aman tanrılarım Carrionite uyumuştu. "Uyan oğlum hadi sana ihtiyacım var." diye bağırmaya başlamıştı. Kesinlikle çarpacaktık eminim. Çarpmaya çok az kala gözlerini açtı ve uçmaya başladı ama sadece denge için aşşağı indi birden. Deminki olaydan bende sırtından düşmüştüm. Carrionite gene uyuyordu. Diğerleri telaşla indi yanıma ama ben gülüyordum. Bana ne olduğunu anlamadan baktılar. Gülerek "Manhattan'a hoş geldiniz." dedim. | |
| | | C. Scarlett Stanislaus Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 717 Kayıt tarihi : 03/03/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Ptsi Tem. 18, 2011 12:53 am | |
| Her zaman olduğu gibi arkadaşlarla toplanmıştık.Dave de vardı elbet,en yakın arkadaşım ikizim olur sonuçta.Havadan sudan,en yeni dedikodular hakkında konuşuyorduk.Ama itiraf etmek istemesem de çok sıkılmıştım.Sürekli sohbet halinde bulunmak beni boğuyordu.O anda Leo'dan parlak bir fikir geldi."Arkadaşlar beni dinleyin.Aslında size bir teklifim var.Hep birlikte Manhattan'a gitsek ne dersiniz?" Yüzüme kocaman bir gülümseme yayıldı.Dave'e baktım hemen."Leo güzel bir fikir.Ben seninle geleceğim.Aslında herkes gelecek.Umarım güzel bir gün geçiririz.Peki ne zaman gideceğiz?" dedi Dave.Gözümü kısarak ona baktım.Bir şeyi atlamıştı,ben değil biz olması gerekiyordu cümlesinde.Kardeşimi ben olmadan bir yere yollamayı sevmiyordum.Evet,yirmi altı yaşında olmam bunu değiştirmiyor.Leo gülümsedi, "Hemen gitmeye ne dersiniz?" dedi.Ağzım kulaklarıma vardı,işte heyecan buydu.Hemen kabul ettim.Diğerleri de etti tabii ki.Bizler arkadaş olmanın yanında suç ortağıydık zaten.
Pegasus ahırlarına gittik.Yürüyerek gitmeyecektik Manhattan'a ne de olsa.Zetaly beni görünce kişnedi ve yanıma geldi."Uslu kızım benim." dedim çenesini kaşırken.Esme'nin pegasusu yoktu ve teklif etmeme,pardon etmemize rağmen bizim pegasuslarımıza binmeyi reddetti.Onun yerine Hermes kızı Meg ile arabaya binme kararı aldı.Eh,napalım?Sonuçta biz sorduk. "Manhattan'a akalım wuhuuu" diye bağırdılar Leo ile Dave herkes pegasuslarına binince.Ben de kıkırdadım.Hepimizin yüzünden gülücükler akıyordu."O zaman gideceğimiz yer Manhattan." dedi Leo ardından ve Manhattan'a doğru süzülmeye başladık pegasuslarımızla.
Manhattan'a varmamıza çok az kalmıştı.Bu sırada gözlerimi Dave'den ayırmıyordum,şey yani o bana bakınca sanki ona hiç bakmıyormuş gibi davranıyordum fakat o ayrı.Teknik olarak Dave'e değil pegasusuna bakıyordum zaten.Yolculuğun başından beri çok yorgundu.Diğer pegasuslara nazaran da yavaştı zaten.Ama bazen aşırı hızlanıyor,sonra tekrardan yavaşlıyordu.Tuhaftı yani.Birden pegasusu ters dönüş yaptı.Üstümüze doğru geldi.Yanlara kaçtık.Dave düşecek gibi duruyordu."David dikkat et." diye bağırdım.Panik yaptım.O sırada pegasusu düzeldi ve normal bir şekilde 'düz' olarak ilerlemeye başladı.Ama erken düşünmüştüm.Birden Dave ile ikisi düşmeye başladılar.Pegasusumu onlara doğru sürdüm."Uyan oğlum hadi sana ihtiyacım var." diye bağırdı Dave.Zeus aşkına!Pegasusu uyumuştu!O sırada pegasusu inişi yavaşlattı,gözlerini araladı ve kanatlarını hafif bir biçimde çırpmaya başladı.Yere indikleri anda David sarsıntıdan dolayı yere düştü.Normalde kıs kıs gülerdim bu olaya ama gülmedim.Hemen Dave'in yanında gittim.David gülüyordu.Eh,napalım benim kardeşim zırdeli.Gülmeye devam ederken "Manhattan'a hoş geldiniz." dedi.Oflayarak elimi ona uzattım.Elimi tuttu,onu çektim.Üstünü silkeledi.Hala gülüyordu.Kafasına patlattım."Ah!" diye inledi."Kendine gel." dedim ve güldüm. | |
| | | Maggie Gladhell Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 168 Kayıt tarihi : 04/05/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Ptsi Tem. 18, 2011 1:33 am | |
| Sıradan bir gün olduğu aşikardı Meg için. Artık alıcıları ender türlerde ki yaratıklarla ilgileniyor, mitolojik canavarlar pek ilgilerini çekmiyordu. Bu onun için kötüye işaretti, değişil türden yaratık avlayıp yeniden eski ününü kazanması gerekiyordu. Leo’nun heyecanla kalabalığın arasına yaklaşıp aklında ki fikri beyan etmesiyle Meg’in yüzünde çarpık bir gülümseme olmuştu. Çocuğun bahsettiği yer Manhattan’dı. Aslında çoğu zaman gitmek istemişti, lakin işlerinden ötürü fırsat bulduğu söylenemezdi. Bu sebeple önüne gelen teklifi geri çevirmeyerek kabul etti. Pek çok kişi pegasus ahırlarına doğru ilerlemeye başlamıştı. Kestane rengi gözleriyle kampın çevresini bir süre süzdükten sonra Demeter kulübesinin yakınına park edilmiş araba gözüne çarpmıştı genç kızın. Evet, bu Mirabella’nın arabasıydı! Bir nevi kendi arabası gibi olmuştu artık Meg’e göre. En son soygun için kaçırmıştı arabayı, küçük çapta bir kovalamaca ile son bulmuştu yolculuğu. Her ne kadar Bella’nın kızdığını bilse bile onu sinir etmek her daim Meg’in hoşuna giderdi. Zaten Mirabella’nın araba kullanmak için oldukça yaşlı buluyordu, her ne kadar aralarında ki yaş farkı iki dahi olsa Meg’e göre oldukça büyüktü. “Hadi Esmeralda, taşıtımızı buldum!” Pegasusla gitmek ona göre değildi, zaten Naunet ganimetleri getirmek için pek ideal edildi. Eli boş dönecek değildi ya yolculuğundan? Elbette oradan anı olarak birkaç parça şey alacaktı.
Esmeralda’nın da gelmesiyle aracın kapısını zorlanmadan açıp içeri girdi. Kız Meg’e şaşkın gözlerle bakıyordu. Bu onun için pek yeni bir şey değildi aslında, ne zaman bir arabayı aldığını görse bu bakışı kendi üzerinde hissediyordu Meg. Kıza doğru dönerek; “merak etme, o buna alışık.” Düz kontak yaparak aracı bir kez daha çalıştırdı. Bu arabayı kesinlikle seviyordu! Üstelik Naunet’ten daha konforu ve keyifli bir yolculuk yapıyordu. Gaza biraz daha basarak biraz daha basarak Manhattan’a doğru gitmek üzere yola koyuldu. Ara sıra camdan yukarı doğru bakarak gök yüzünde ki tayfayı süzüyordu. Yolculuğu kendisine adeta pegasuslarla bir yarış haline getirerek aracın hızını gaza basarak biraz daha arttırdı. Evet, kesinlikle daha hızlıydı, eğlenceli olduğu ise değişmeyecek bir gerçekti. Ama işin eğlenceli tarafı ise Meg’e göre David’in pegasusunun anormal davranışlarıydı. Hayvanın ters dönmesiyle aracın içinde kendine engel olmayarak kahkaha atıp, Esmeralda’ya coşkulu bir ses tonuyla “işte ben bundan dolayı pegasus yolculuğunu onaylamıyorum.” Bir sirk gösterisine gelmiş gibi ara sıra yukarıda ki eğlenceyi bakıp yoluna devam ediyordu. Yolculuklarının uzun olduğu da söylenemezdi aslında, pegasusların alçalmasıyla geldikleri kanısına varıp aracı yavaşlattı. Çevre oldukça müsait olduğundan boş bir alana park edip araçtan Esmeralda ile indi.
| |
| | | Esméralda Gwen Artemis Avcısı
Mesaj Sayısı : 171 Kayıt tarihi : 19/06/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Ptsi Tem. 18, 2011 2:20 am | |
| Ay artık iyice yükselmeye başlamıştı. En büyük ışık kaynağı Güneş bile, Ay'ın aydınlattığı kadar içimi aydınlatamıyordu. Soğumaya başlayan gece havasını içime çektim. Boş boş dolaşıyordum ama içimdeki o ses bugün yapmam gereken şeylerin bitmediğinden bahsediyordu. Kendimi hatırlamaya zorladım ama bir türlü ne olduğunu çıkaramıyordum. Hadi onu bırakın, bugün günlerden ne olduğunu bile bilmiyordum! Bugün günlerden... Hatırlamıştım! Günü değil tabi, bugün sohbet günümüzdü! Birkaç arkadaş bir araya gelip biraz ondan, biraz şundan konuşacaktık. Böyle şeyler çoğunlukla bana ilgi çekici gelmezdi ama bir şekilde kampta sosyal olmam ve son haberleri duymam gerekiyordu. Yine her zamanki yerimizde buluştuk. Başta gerçekten konuyla ilgilenmiştim ama bir noktadan sonra aklım iyice başka yerlere gitmişti. Bir Cehennem Tazısının kafasını koparıyordum. Bir telekineyi oklarımla deşiyordum. Bir Empusa'yı.... Leo'nun aniden yükselen sesi beni hayallerimden söküp gerçeklikle buluşturdu. "Arkadaşlar, beni dinleyin!" diye mırıldanırken gerçekten dinlemeye başlamıştım. Umarım dinlenmeye değer birşey söylerdi. "Aslında size bir teklifim var." Evet! Seni dinliyorum Leo. Umarım iyi bir tekliftir. "Hep birlikte Manhattan'a gitsek, ne dersiniz?"
İşte budur! Şimdi buraya gelmeme değmişti. Manhattan, canavarların birincil yuvası! Bu kadar melez Manhattan sokaklarında boş boş dolaşırsak kesinlikle canavarların dikkatini çekebilirdik. Bu da hayallerimi gerçekleştirmek için güzel bir fırsattı. David'in "Leo güzel bir fikir. Ben seninle geleceğim..." gibi bir şeyler mırıldandığını hayal meyal duyabiliyordum çünkü yine bin bir türlü hayalin içinde yüzüyordum. Herkesin Pegasus ahırlarına gittiğini fark etmemiş olsam, şuan gitmek üzere olduğumuzu asla bilemezdim. Şuursuzca yerimden kalktım. Ne yapacağımı bilmiyordum çünkü benim bir Pegasus'um yoktu. Zaten olsun da istemiyordum. Pegasuslarla bir kere yolculuk etmiştim zaten. O bile bana yeterdi. Bana gelen Pegasus ile yolculuk tekliflerini geri çevirdim ama Hermes kızı Maggie'nin araba ile yolculuk teklifini geri çeviremedim. Uzaktan birşeyler mırıldandı ve gelmemi işaret etti. Tereddüt etmeden yanına gittim ve kapıyı aralayıp arabaya bindim. Yolculuk boyunca sersemlemiş gibi boş boş etrafa bakınmıştım. Tek hatırladığım David'in Pegasus'unun ters dönmüş bir şekilde uçmasıydı. Bunu eğlence amaçlı mı yapıyordu, yoksa Pegasus'u ondan kurtulmaya mı çalışıyordu bilmiyordum ama, "İyi ki de Pegasus tekliflerini geri çevirmişim." diye düşünüyordum. Maggie'nin gülerek "İşte ben bundan dolayı pegasus yolculuğunu onaylamıyorum.” dediğini duydum. Düşüncelerimiz karşılıklıydı. Sonunda yavaşlamaya başlamıştık. Muhtemelen varmış olmalıydık ama henüz bir av kokusu gelmiyordu burnuma. Hayal kırıklığı yaşamak için henüz erkendi. Maggie arabayı durdururken moralimi hala yüksek tutmaya çalışıyordum.
Arabadan indim. Sonunda maceramız başlıyordu.
En son Esmeralda Gwen tarafından Salı Tem. 19, 2011 2:02 am tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi | |
| | | Leo von Dorff Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 753 Kayıt tarihi : 31/05/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Ptsi Tem. 18, 2011 6:04 pm | |
| Havadaki trafik sıkışıklığı ve uykusuzluk yüzünden küçük problemler yaşamıştık ama onlar eskide kaldı.Manhattan'ın ortasında indik.Ben burayı hiç bilmiyordum ama haritası kafamda ezberdi.Fransa'da burayı hep izliyor,görüyor ve duyuyordum.Birgün araştırma yapmaya karar verdim ve Manhattan'ın ekonomi şehri olduğunu duydum.Eğer Hermes çocuğu olsaydım hep burada gezip bankaları soyardım.Neyse biz indikten sonra pegasuslarımız ahırlarırana geri dönmek için havaya zıpladılar.Mag arabayı bir otoparka park etmişti.Sonra gezilmeye koyulduk.İlk önce bir parka girdik ve içinden dümdüz geçtik.Sonra caddeye çıktık ve ilerlemeye başladık.Bir sürü görmediğim insanlar vardı.En sonunda Christiana bağırdı."Aaa kızlar şuna bakın.Bu gece dokuzda yani bir saat sonra." dedi.Hemen sesin geldiğini yöne kafamı çevirdim ve bir konser vardı.Güzeldi ama sanırım David ile sıkılacaktık.Kızlar konserin olduğu yöne doğru gitmeye başladılar bile.Davide'e ne yapcağımızı sordum.Bana gidipte sıkılacağız dedi. Yaklaşık on beş dakika yürüdükten sonra konserin olduğu alana geldik.Bilet gişesine gidip beş kişilik bilet varmı diye sordum.Şansımıza altı tane bilet kalmıştı ve en öndeydi.Daha başlamasına kırk beş dakika vardı.Yerimize geçtik ve oturduk.Sonra bir grup çıktı ve çalmaya başladı.Aman tanrım buda ne? David'e baktığımda çoktan kulaklarını kapatmıştı.Diğer arkadaşlarımsa eğleniyorlardı.Dave bakıp ne yapcağımı sormuş gibi bir yüz ifadesi gösterdim.Dışarı işaretini gösterdim ama hayır dedi.Kulaklarımız kapalı oturmaya devam ettik.Sonra bir kükreme sesi duyduk.Ve bir sürü çığlık.Arkamıza baktığımızda bütün herkes konser alanından çıkıyordu ve ileriden bir canavar geliyordu.İçimden Fransızca bir küfür ettim ve bizimkilere baktım.Hepsi çok heycanlı görünüyordu ama bir sorun vardı.Beş tane canavar vardı yani hepimiz teke tek dövüşçektik.Tekrar arkadaşlarıma baktım.Suratları ekşimiş canavarlara bakıyordu.Ne yapacağız gibi baktım ve Esmeralda "Bu benim ilk savaşım olcak arkadaşlar.Siz gitseniz bile ben burda durup savaşacağım." dedi.Hepimiz ona baktık ama bu kararını geri çevirmiycekti sanırım.Hepimiz kılıcımızı çıkardık.Arkamızdaki grupta bize bakıyordu.Kılıcı onlara doğru tutup hadi gidin burdan gibi bir işaret yaptım.Hepsi koşa koşa gitti.Canavarlar iyice yaklaştı ve içeri girdi.Bunların hepsi benim suçumdu.Kampta sıkılsak daha iyi olurdu.Ya yaralanan olursa diye düşündüm.Sonra ileri ilk ben atıldım.Leo hayır dediklerini duyabiliyordum ama onları dinlemedim.İlk canavara saldırdım.Diğer canavarlar da bana saldırdı.Mitolojim kötü olduğu için adlarını hatırlamıyordum.Ama sanırım bunlar harpy'di.Üç tane harpy bana daldı.Birincisine kılıçla vurdum ama önledim.İkincisi yanımdaydı.Bana kılıç vurdu ama önledim.Arkamdaki harpy bana vurdu.İçimdeki bir şeyler kırpıştı ama çok kötü hissediyordum.Ağzımdan kanlar aktığını görebiliyordum.En sonda arkadaşlarım harpylere daldılar.Bir tane harpynin öldüğünü gördüm.Arkadaşlarım çok güzel dövüşüyorlardı.Mag'in arkadasında bir harpy vardı.Hemen bağırdım."Hey Meg! Arkandakine dikkat et" dedim ve arkasında baktı.Harpynin atağını çok iyi önlemişti.Hala konuşmakta bile zorluk çeksemde ayağı kalkıp dövüşmem gerekiyordu.Ayağı kalkmaya denedim ve bağırmaya başladım.Sanırım her yerim kırılmıştı.Ne yapcağımızı bilmiyordum.Yeter diye bağırdım.Kılıcımı aldım ve bir harpynin kafasına attım.Harpy toza dönüşmeye başladı.Arkadaşlarım şaşkınca bana baktılar.Onlara "Hey önünüzde harpyler var bana değilde harpylere bakın ve dövüşün." dedim.Hepsi önüne dönüm harpylerle dövüşmeye devam ettiler.Sürüne sürüne canım acıya acıya öldürdüğüm harpynin yanına geldim.Toz olmuştu ama kılıcım ordaydı.Bağırmaya başladım."Esmeralda sana yardım gerekçek tut şu kılıcı." diyince bana baktı.Kılıcı atışımı izledi ve çevik bir hareketle tuttu.Arkadaşlarımın ne durumda olduğuna baktım.Hepsi güzel dövüşüyordu.Christiana ve Dave zekası sayesinde iki harpyyide alt ediyordu.Esmeralda verdiğim kılıç sayesinde daha iyi durumdaydı.Mag'a baktım.Mag yoktu.Bağırmaya yeniden başladım."Hey Mag nerdesin?" dediğimde bir harpyi öldürmüş kılıcını temizliyordu.Ona diğerlerine yardım et gibi baktım ve Esmeralda'ya doğru yürüdü.Sanırım çok fazla kan kaybediyordum.En sonunda bayıldım. | |
| | | C. Scarlett Stanislaus Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 717 Kayıt tarihi : 03/03/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Salı Tem. 19, 2011 12:28 am | |
| Manhattan'ı dolaşırken vitrinlerden birine yapıştırılmış bir konser ilanı gördüm.Hemen yanına gittim.One Republic konseriydi!Çığlık attım ve "Aaa kızlar şuna bakın.Bu gece dokuzda yani bir saat sonra." dedim.Yanıma geldiler.Hepsi çok sevinmiş gözüküyordu.Şey yani Dave ile Leo dışında ama kızlar dedim zaten.Dave pek sevmezdi o grubu,Leo ise...Şey o Leo,sağı solu pek belli olmaz.O anda da fark ettim ki biletler içeri de satılıyordu,kızlarla içeri geçtik.Leo beş tane biletleri kalıp kalmadığını sordu.Şansımıza 6 tane bilet kalmıştı,hem de en önden!Nasıl kalmış olabileceği de belliydi açıkçası.Önden alınan biletler oldukça pahalıydı.Neyse ki bir kaç altın drahmi almıştım yanıma.Böylece kolayca ödeyebildik parayı.
Konser vakti konserin yapılacağı yere gittik ve oturduk.Aşırı derecede heyecanlıydım.Gerçi Bon Jovi konseri olsa içimdeki heyecan rock heyecanına dönüşürdü ve sürekli çığlık atıp dururdum ama bunun konumuzla pek ilgisi yok.Konser başlamıştı.Biz kızlar şarkıyı söylerken Dave ile Leo önde durmaları ve grubun onları görüp görmemesini önemsemeden kulaklarını kapamışlardı.Ne kadar da saygısızca bir davranış!
O sırada çığlıkları duyuldu.İlk başta beğeni çığlığı sanmıştım fakat değildi.Arkamızı döndüğüm hemen.Beş tane minator koltukları söke söke bize doğru geliyordu.İçimde birden adrenalin dolması yaşandı.Savaşmalıydık onlarla.Bir sürü insanı korkutmuşları sonuçta.Sis yüzünden insanların onu ne olarak gördüğünü bilmiyorum ama her birinin suratında korkmuş bir ifade vardı.Esme de benim ifadelerimi onaylar biçimde "Bu benim ilk savaşım olcak arkadaşlar.Siz gitseniz bile ben burda durup savaşacağım." deyince kararım kesinleşti.Gitmeyecektik,kalıp cesurca savaşacaktık.Leo aptalca bir davranışla savaşı başlattı.Bizi beklemeden gidip direk bir canavara saldırdı.Böylece diğer iki minatör de boş kalmayıp Leo'nun oraya gitti.Ben de gidip diğer minatörlerden birine saldırdım.Diğerine de Dave saldırdı.Meg ile Esme ise Leo'nun savaştığı üç minatordan ikisine saldırdı.Ama biraz geç kalmışlardı çünkü gözümün ucuyla gördüğüm kadarıyla Leo'nun ağzından kan fışkırıyordu,bu hiç iyi değildi.Hemen canavarı öldürdüm.Ve aradan sıvışarak Leo'ya ulaşmaya,yardım etmeye gitme kararı aldım."Hey Meg! Arkandakine dikkat et" dedi Leo o sırada.Hemen kafamı Meg'e çevirdim.Meg kolayca savundu.Bu dikkatsizlikten dolayı da Leo övünür bir biçimde "Hey önünüzde harpyler var bana değilde harpylere bakın ve dövüşün." dedi.Leo kendi canavarını öldürmüştü tabii,yoksa böyle bir şey söylemezdi.Ayrıca bunlar harpy falan değil minatordu."Esmeralda sana yardım gerekecek tut şu kılıcı." diye bağırdı.Anlaşılan canavar toz olsa bile kılıç orada kalmıştı.Kılıcı Esme'ye fırlattı.Esme artık daha iyi dövüşüyordu.Eh,kılıcın farkı.Kafamı Meg'e çevirdim,kılıcını temizliyordu.Leo ise düşüncelerimi geç okumuş gibi "Hey Mag nerdesin?" dedi.Çok enerjikti fakat ağzından kan fışkırmıştı ve bu hiç hayra alamet değildi.O anda da tıpkı düşündüğüm gibi Leo bayıldı.Ona doğru koştum.Thalia'nın hediye ettiği dipsiz çantamın içinden ilk yardım çantası çıkardım ve Leo'ya yardım etmeye koyuldum.Bunu gören Dave de hemen canavarı öldürdü(evet adrenalin patlaması) ve yanıma geldi. | |
| | | David Tyler Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1997 Kayıt tarihi : 17/02/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Salı Tem. 19, 2011 4:09 am | |
| Harika en sevmediğim grubun konserine gidiyorduk. Evdeyken zaten Christina her zaman dinlerdi bu grubu. İnşallah hiç bilet kalmamıştır diye düşünürken 6 tane bilet kaldığını öğrendim bir de yetmezmiş gibi en öndendi. Ah Carrionite neden yere çakılmadın oğlum veya havadayken beni sırtından atmadın. Bugün şanssız günümdeydim. Biraz canavar gelseydi de beni kurtarsa diye düşünmeye başladım. Bu daha tuhaf bir olaydı. Konser başlamıştı. Leo ve ben sıkıntıdan patlıyorduk. Hatta ben kulağımı çoktan tıkamış vaziyetteydim. Kızlar ise zevk ile konseri dinliyorlardı. Sonsuz boşluktan hançer çıkarıp adamlara fırlatmak istiyordum. İlahi bronz olduğundan bir işe yaramazdı ama genede beni mutlu ederdi bu olay. Birden bazı çığlıklar duyulmaya başladı. Bunlar büyük ihtimalle eğlenenlerdi. Yada Leo ve benim gibi sıkılan bir kaç insandı. Ama arkamıza bakınca bu iki ihtimalde değildi. Daha iyisi dileğim gerçekleşmişti ve 5 tane minator bize doğru geliyordu. Koltukları söke söke. Hemen sonsuz boşluğu çıkardım ve Rassilon ile Needle'ı çıkardım. Kalkan ve kılıca dönüştüler hemen. Ve savaşa başladık. 5-10 dakikadır savaşıyorduk Leo kötü durumdaydı. Ayağı falan kırılmış olmalıydı. Bu iş bitince onu tedavi etmem gerekebilirdi. Yada hastaneye götürürdüm ama tüm ekipman sonsuz boşlukta bulunuyordu zaten. Bende gücümü kullanarak minatora saldırıyordum. Normalde güce gerek olmazdı ama kendimi garantiye almam gerekmişti. Kafasını kopardıktan sonra buharlaşmaya başlamıştı minator. O heyecanla ne konuştuklarını fark edememiştim ama tek anladığım Leo bize emir vermeyi deniyordu. Christina'ya bakınca Leo'nun yanına gittiğini gördüm bende hemen yanına gitmiştim. O ilk yardım çantasını çıkarmıştı. Bende bazı gerekli şeyleri çıkarmıştım. "Christina ya bana yardım et yada geri çekil ben işimi yapayım." dedim. Kalacağını işaret eden bir bakış attı. "Bacağın kırılmış gibi görünüyor. Bunu biraz ambrosia ile halledilir ama genede hastaneye gitmen gerek. Başka neyin var neren ağrıyor onu söyle." dedim. - Spoiler:
Biraz dandik ama yapmam gereken bir sürü rp var.
| |
| | | Maggie Gladhell Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 168 Kayıt tarihi : 04/05/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Salı Tem. 19, 2011 5:03 am | |
| Christina’nın çığlığı ile irkilmişti, kestane rengi gözlerini vitrinde ki ilana çevirip baktığında konser afişi olduğunu gördü. Aslında buraya alıcılarından biriyle buluşmak için gelmişti. Grubun peşine takılmak için tek sebebi Matt’i bulmaktı. Son görüşmelerinde ki olayda yakalanmamak için Mısır seyahatinde aldıklarının bir kısmını Matthew’e vermişti. Aldığı duyumlara göre Manhattan’da olduğunu öğrenmişti. Heyhat eski ortağını bulma işi erteleneceğine benziyordu. Fazla dikkat çekmemek için gruba ayak uydurmaya karar vererek konser fikrine razı oldu. Gişeden bilet alarak içeri gittiklerinde yüzünde sahte bir tebessüm vardı Meg’in. İstemeyerekte olsa içeri girmişti One Republic’i pek sevdiği söylenmezdi aslında, zihninde ki mazi olayları canlandırıyordu kimi parçaları… Ön sıranda yer bulduklarına oldukça şaşırmıştı alında, üstelik son biletler olduğunu düşündükçe ona göre fazlasıyla tuhaftı. Ama bu durumu umursamayarak kalabalığa ayak uydurmaya baktı. Konserin ilk dakikaları düşündüğünden güzel geçmişti, heyhat Mısır uygarlığına ait ganimetinin bir kısmının Matt’de bulunduğunu düşündükçe konserden fazla keyif almıyordu. David ve Loe’nun da konserden keyif aldığı söylenemezdi, fakat saygısız bir davranışta bulunarak bunu belli etmeyi anlamlı bulmuşlardı. Tamam, Meg’inde bayıldığı söylenemezdi belki, ama kulaklarını kapatarak toplum arasında farklı görünmeyi de amaçlamıyordu.
Şarkının sonlarına doğru çevrede ki heyecan daha da yükselmiş seyirciler arasında ki çığlık artmıştı. Arkasını dönüp baktığında birkaç minatorun koltukları yerlerinden sökerek ön saflara geldiğini görmüştü. Aslında bu duruma sevinmişti, uzun zamandır yaratık avına çıkmaya fırsat bulamıyordu. Hem belki birkaç mitator yakalayabilirse, yüksek bir fiyata Matt’e tıpkı eski günlerde olduğu gibi satabilirdi. Matthew’in bu konuyla fazlasıyla ilgili olduğu aşikardı. Geçmişte birlikte avladıkları yaratılar için yaptığı pazarlıklar gözünün önüne gelmişti bir an. Fakat bu işin de bir usulü vardı. Direk atılmamak lazımdı, kalabalık bir ortamda ise yapacağı herhangi bir seri hareket büyük bir kaosa yol açabilirdi. Leo’nun yaptığı davranışla bu olay tetiklenmişti açıkçası. Yaratığın üzerine atılarak ilk saldırıyı başlatmış olmuştu. Galiba bu davranışında karşı saldırının gelmeyeceğini var saymıştı, ama yanıldığı büyük bir gerçekti. Geriye kalan dört minator oldukça sinirlenmişe benziyorlardı, Meg’in aklında onları canlı yakalayıp eski ortağına satmak vardı. Lakin gruptakilerin bunu düşündüğünü pek benimsemiyordu, toz haline dönüşen minatorlar yok olmaya yüz tutuyorlardı. Bu durum Meg’in üzerinde hayal kırıklığı oluşturuyordu, canavarlardan alacağı fiyatın küller halinde rüzgarla savrulup gitmesine üzüldüğü doğruydu ama bu içinde bulundukları durumu değiştirmiyordu. “Hey Meg! Arkandakine dikkat et”Duyduğu söz üzerine kestane rengi gözlerini üzerine gelen çirkin görünümlü minator ile buluşturdu. Evet! Eline fırsat gelmişti. Onu yakalaya bilirdi, fakat yaptığı büyük hatanın sonucunda üzerine gelen yaratık ağır yaralanmıştı. Yaralamak gibi bir amacı olduğu söylenemezi, sadece sersemletmeye çalışıyordu. Bu sayede oldukça kazançlı bir alışverişin kapısını arayabilirdi. “Hey önünüzde harpyler var bana değilde harpylere bakın ve dövüşün.” Harpy mi? Minatorların ne zaman evrim geçirip Harpy’e dönüştüğü bir muammaydı. Galiba kan kaybından saçmalıyordu. Evet, büyük ihtimal öyle olmalıydı, yoksa Meg için başka bir mantıklı açıklaması yoktu.
Kulağına ilişen ses üzerine geri doğru baktığında yaraladığı minator’un üzerine doğru geldiğini görmüştü. Sinirlendirmiş olmalıydı ki yaratık bu kez daha öfkeli görünüyordu. Topallayarak Meg’e doğru yaklaşmaya başladığında yanına neden tabancasını almadığı kendi kendisine vurguluyordu, öldürmek ona göre değildi. Özellikle normal insanlar arasında bu denli ilgi gören yaratıkları. Fakat başka bir çaresi olmadığı kanısına vararak kılıcıyla üzerine gelen yaratığı öldürdü. “Hey Meg nerdesin?” Midas’ın serveti adına! Tam anlamıyla garip bir gün olmuştu. Matt’i bulamayacağı gibi canavar saldırısından ötürü Leo yaralanmıştı. Gerçi gruptakiler her ne kadar yardım etmeye çalışsalar da pek işe yaradığına benzemiyordu. Elliyle geride ki arabayı işaret ederek; “Dostum araba az ileride, hastaneye götürmek daha mantıklı olur.”
| |
| | | Esméralda Gwen Artemis Avcısı
Mesaj Sayısı : 171 Kayıt tarihi : 19/06/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Salı Tem. 19, 2011 7:31 am | |
| Sonunda Manhattan'daydık. Bu güzel birşeydi ama henüz herhangi bir maceraya atılmamış olmamız ve aksiyonun olmaması canımı sıkıyordu. Muhtemelen henüz üzülmek için erkendi ama sinirliydim. Nedenini de saçma buluyordum zaten. Ne sanmıştım ki? Gelir gelmez canavarların üzerime atlamasını mı? Tabi ki de hayır. Ama o kadar yürümüş, o kadar yerlerden geçmiştik. Ve hala birşey olduğu yoktu. Christina'nın çığlığını duyar duymaz heyecanlandım. Belki de zamanı gelmişti. Belki de ilk canavarımla yüzleşmemin zamanı gelmişti. Hızla Christina'nın çığlığının geldiği yöne doğru kafamı çevirdim. Kocaman bir Empusa görmeyi bekliyordum. Ama tek gördüğüm bir kağıt parçasıydı. Ne yani? Christina bir kağıttan mı korkuyordu? İçimden acı acı güldüm. Saçmaladığımın farkındaydım. Christina "Aaa kızlar şuna bakın." diye mırıldandı heyecanla. Belki cam vitrinin ilerisinde bir Empusa görmüş olabilirdi. Hızla yanına koştum ama vitrinin arkasında parlayan mermerden başka birşey yoktu. "Bu gece dokuzda! Yani bir saat sonra!" Kaşlarımı çattım. Neyden bahsediyordu ki bu? Diğerleri de başımıza üşüşürken kağıt parçasını okudum. Bu bir konser afişiydi. "O Ne Lö Pabuç?" mudur nedir, öyle bir grubun konseri! O neydi yahu? Hayatımda hiç duymamıştım. Ama Maggie ve Christina son derece heyecanlı görünüyordu. David ve Leo için aynısını söylemek mümkün değildi tabi. Yine de kızlar birliğine katılmak gözüme daha cazip göründüğünden ben de çok mutluymuş gibi yaptım. Sanırım nasıl birşey olduklarını öğrenmek üzereydim çünkü Christina bizi içeriye sürüklemişti. İstemeye istemeye peşinden gittim. Şuan dışarıda canavar haklıyor olmam gerekirdi! Leo tembel tembel bilet gişesine gidip 5 bilet istedi. Aralarında neler geçti bilmiyordum ama Christina gerçekten mutlu görünüyordu. İçeriye girdik. Sıradan bir sinema-konser salonuydu. Koltukların hemen hemen hapsi doluydu. Chritsina'nın bizi yönlendirmesine izin verdim. En öne gidiyorduk galiba. Evanescence ya da Eminem koseri olsaydı, gerçekten heyecanlanmış olurdum ama, şu 'O Ne Lö Papuç?' hiç bilmediğim birşeydi. Diğer herkes gibi çığlıklar atmam beklenemezdi.
Bir grup erkek sahneye çıktı. Alkışlar yükseldi, kalabalık daha şarkı başlamadan coştu. Tısladım. Erkeklerden fazla bir beklentim olmazdı. Ve bu görüşüm kesinlikle yerindeydi. Aniden hoş bir müzik duyuldu. Sonda bangır bangır bağırmalar eşliğinde yüzlerce enstrüman güzelim şarkıyı mahvetti. Adamlardan biri çığlık atmıyor, adeta haykırıyordu. David ile Leo parmaklarını hemen kulaklarına götürdüler. Aynısını yapasım gelmişti ama Christina ve Maggie gerçekten eğleniyor gibi görünüyordu. Onların yaptıklarını taklit ettim. Ne kadar sürdü bilmiyordum ama kendime geldiğimde millet çığlıklar atıyordu. Şarkı o kadar iyi miydi yahu? Hiç sanmıyordum. Önce bu çığlıkları heyecan ve sevinç karışımı birşey sanmıştım. Sonra yuhlama olduklarını düşündüm. Ve sonunda dayanamayıp arkama döndüm ve diğerlerine bu konuda destek olmaya hazırlandım. Sonra içimden mutlu bir kahkaha attım. Minator'lar! Bunlar kesinlikle efsanelerdeki Minatorlardı. Sonunda fırsat ayağıma kadar gelmişti. Beş Minator'un beşi de "Beni öldür!" diye bağırıyordu sanki. Eh, ölmek üzere olan kurbanların son isteklerini gerçekleştirmek büyük bir iyiliktir, değil mi? Diğerlerine baktım. Hepsinin gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Sinirle kaşlarımı çattım. Yardıma ihtiyacım yoktu. Tek başıma beş canavar haklayarak bir efsane olabilirdim. "Bu benim ilk savaşım olcak arkadaşlar." diye bağırdım kalabalıkta sesimi duyurabilmek için. Herkes salonu terk ediyordu ama yine de çığlıklar havada uçuşuyordu. "Siz gitseniz bile ben burda durup savaşacağım." Hemen söylediğim gibi saldırmaya yelteniyordum ama şaşırtıcı bir şekilde Leo öne atıldı ve savaşı başlattı. O kadar şaşırmıştım ki kendi saldırımı uygulamadan önce boş boş bakındım sadece.
Buradan sonrası biraz bulanık. Neler olduğunu tam olarak bilmiyordum. Ortalığa toz bulutları hakimdi. Kaç tanesini öldürmüştüm acaba. Elimde iki kılıç, ayağımın dibinde ise yayım Cheetos duruyordu. Elimdeki kılıçlardan biri benim kılıcım Simetria'ydı ama diğerinin kime ait olduğunu bilmiyordum. Ve daha da önemlisi Leo'yu yerde, kanlar içinde yatarken görebiliyordum. Hemen yanlarına koşarken Maggie'nin telaşla “Dostum araba az ileride," diye mırıldanışını duyabiliyordum. "Hastaneye götürmek daha mantıklı olur.” Bu iyi bir fikirdi ama onu taşırken canının acayip derecede yanacağı da bir gerçekti.
Maceramız benim açımdan iyi gidiyordu ama aynı şeyi diğerleri için söylemek pek yerinde olmazdı. | |
| | | Leo von Dorff Nyks'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 753 Kayıt tarihi : 31/05/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Salı Tem. 19, 2011 5:51 pm | |
| "Dave ca can canım yanıyor." dedim Dave beni arabaya taşırken.Canavları haklamışlardı ama burdanın canavar dolması an meselesiydi.Mag'in beni hastaneye götürme fikri güzeldi de Dave'in şuan beni taşıyıp ve özelliklede yara açılan yere değmesi canımı fena şekilde yakıyordu.Sonunda arabaya vardık.Araba biraz büyük gibiydi.En arkaya oturdum yaralı bir şekilde.Dave'de yanıma oturdu.Esmeralda öndeki koltukta Christiana'da Dave'in yanındaydı.Meg arabayı sürmeye başladı.En yakın hastaneye doğru yola koyulduk.Dave bana biraz ambrosia verdi ama etkisi fazla olmadı.Yolda giderken camdan bakıyordum.Aslında bakamıyordum her şey bulanıktı.Bana artık silahını nasıl sapladıysa minotorları harpy olarak görüyordum.En sonuda hastaneye vardık.Dave beni tekrar taşımaya kalktı ve o acı yine geldi.En sonunda sedye ile çıktılar ve beni sedyeye koydular.Sedyeye koyulduktan sonra bayıldım ve neler olduğu hakkımda hiç bir fikrim yok. Ayıldığımda yattığım odanın duvarlarının söküldüğünü, yerdeki bir kaç damla kanı görebiliyordum.Sanırım daha iyiydim ama ayağımı alçıya almışlardı yani kendim yüreyemiycektim.Dave bir deparla yanıma geldi ve şu sözleri söyledi."Dostum yine bir minotor saldırısı mı var?"dedim.Hayır yok der gibi kafasını salladı ve benim bağlı olduğum mekanizmaları sökmeye başladık.Hepsini teker teker söktük.Dave beni kaldırmayı denedi ama ona tekerlekli sandalyeyi gösterdim.Tamam bin dedi ve bindik.Diğer arkadaşlarımın nerde olduğunu bilmiyordum.Odadan dışarı çıktık.Çıkar çıkmaz fransızca bir küfür ettim.Arkadaşlarım bunu duydu ama bir şey demedi.Buda neydi yerlerde en az on tane minotor ölüydü.Yoksa minotor bana derin bir yaramı açmıştı.Sanırım herşeyi yanlış görüyordum.En azından arkadaşlarım yaralanmamıştı.Sadece bir kaç sıyrıkları vardı o kadar.Hep birlikte hastanenin koridorlarından ilerliyorduk.
Aşağı inince Mag arabayı açtı.Benim tekerlekli sandalyeyi de bagaja koyduk ve ben yine oturduğum yere geçtim.Bu sefer hiçbir yerimden kan akmıyordu ve araba kan lekelerinden kurtulmuştu.Sanırım arabayı yıkatmıştı.Yola koyulduk daha kampa gidesimiz yoktu.Bu sefer herşeyi net görüyordum.Mag arabayı sanırım yavaş kullanıyordu.Yüz onlarda gidiyordu ve ben bunun sebebini biliyordum.En sonunda yeşillik bir alanda durduk.Arabadan ilk önce Dav indi.Tekerli sandalyemi aldı ve yere koydu.Çevik bir hareketle sandalyeye oturdum.Arkadaşlarımda inmişlerdi.Esmeralda doğa olduğu için mutlu olmuştu.Aslında hepimiz mutlu olmuştuk.Bir ağacın altında geçtim.Doğayı dinlemeye başladım.Bu sesler çok harikaydı.Kuş sesleri,hayvan sesleri ve bir bağırma sesi.Ben bağırma sesimi dedim.Yoksa yine mi bir minotor saldırısı olcaktı?Arkadaşlarıma baktım.Kılıclarını ellerine almışlardı ve canavarları bekliyorlardı.Ama sadece bir kurt çıktı.Kılıçlarını yere indirdiler ve oturdular.Aslında karnım acıkmaya başlamıştı.Mag'e bakınca hemen anladı.Arabanın bagajına gitti ve bir sepet getirdi.Sandalyeyi süre süre arkadaşlarımın olduğu yere geldim.Aslında nasıl da ezilmedi diye merak ediyordum.Bir yarım ekmek aldım.Yanındada kola.En sonunda yine bir bağırma sesi duyduk.Christiana korkudan kolanın birazını yere döktü ama haklıydı.Doğal ortamdayız.En sonunda bu bağırmadan bir tane daha geldi.Arkamızdan geliyordu.Arkama baktım ve bu minotorların neden yapıldığını düşündüm.Buda neydi bir günde üç kere savaş.Sandalyede savaşabilirdim.Kılıcımı çektim ve minotorları beklemeye başladım.Tabi arkadaşlarım onlara dalmazsa.Hiç kimse dalmadığı için bende dalmadım ama minotorlar bu sefer biraz azdı.Sanırım bugün hepsini yok etmiştik.Bir minotor arkadaşlarını beklemeden daldı.Biz ise ona güldük.Onu evirip çevircektik.David koluna bir darbe yaptı.Bende ayaklarına.Esmeralda kafasında bir ok attı.Mag sendeledi ve Christiana bitirdi.Keşke futbol spikercisi olsam diye düşündüm.Diğer minotorlar da hücuma geçti.Hepsini öldürebilirdik ama ben ayağa kalkamazdım.Bir iki tane daha ölmüştü.Sonuncusuysa eğlencemiz olmuştu.Onu birincisi gibi oynattık ve bitirdik.Sonra Mag'e napacağız diye baktım.Sanırım geri dönmeliyiz gibi baktı.
En son Leo von Dorff tarafından Cuma Tem. 22, 2011 4:00 am tarihinde değiştirildi, toplamda 2 kere değiştirildi | |
| | | Maggie Gladhell Hermes'in Çocuğu
Mesaj Sayısı : 168 Kayıt tarihi : 04/05/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Çarş. Tem. 20, 2011 8:11 am | |
| Leo’u arabaya götürdükten sonra hastanenin yolunu tuttu. David’in bu işe bozulduğu belliydi, Doktor olduğundan ötürü işine karışıldığını düşünüyor olmalıydı. Lakin Athena çocuğu olduğu göz önüne alınacak olunursa bu düşünce saçmalık olunurdu. Hastaneye gitmek, yol ortasında cerrahi müdahale yapmaktan daha mantıklı duruyordu.Bir an eli radyoya gitmişti, fakat böyle bir durumda müzik dinlemenin aptallık olacağını benimseyerek açmadı. Düşüncelerin de hala Matt ile yapacakları alışveriş vardı. Belki hastaneden dönüşte onu bulabilirlerdi. Nede olsa arabayı yıkatması gerekliydi, Mirabella’nın impalasını kan içinde Demeter kulübesine park edecek olduğunu düşününce kızdan çıkacak çığlık seslerini ve söyleyeceklerini şimdiden işitebiliyordu. “Regina Gladhell, hakkında dava açacağım! Kesin bu iş senin başının altından çıktı!” Fakat ondan uzakta olmanın verdiği rahatlıkla bir an zihnine gelen düşünceler yok olmuştu.
Hastaneye geldiğinde arabayı kapının tam önüne park edip “siz Leo’yu götürün, ben de İmpala’yı…” Onları hastanenin önünde bırakacaklarını düşünmemesi için kendisine yönelen bakışlara bunalmış bir eda ile; “Bakıma!” diyerek mırıldanarak yeniden direksiyon başına geçti. Pencereyi aralayıp canlı bir ses tonu ile “İki saat sonra burada olurum millet; o zaman kadar başınızı belaya sokmayın!” son söylediklerini mırıldanarak söylemişti. Amacı aracı yıkatırken Manhattan’ı keşif gezisine çıkıp Matt’i bulmaktı. Mısır seyahatine ait günlerden olan ganimetlerin bir kısmı hala eski ortağındaydı. Aslında ganimette denilemezdi, ganimetten alacağı payı önemliydi onun için. Sonuç olarak eserleri birlikte yurt dışına kaçırmışlardı… Yıkamaya geldiğinde herkesin bakışı üzerindeydi. Eh kanlar içinde ki bir araba hali ile ilgi odağı olabiliyordu. Kendisine yönelen bakışlara kaşlarını çatarak bakmıştı, arabanın kapısını sert bir biçimde kapatıp görevli çocuğa anahtarı uzattı; “sadece işini yap evlat!” Sessinde ki karamsar ifade çocuğu korkutmuş olmalıydı ki hiç bir şey demeden yalnız arabanın bakımı ile üstlenmeye başlamıştı. İnsanlara ne yapmalarını söylemenin en iyi yolunun her daim kendinden emin bir ifadeyle karşısındakine derdini söylemek olduğunu biliyordu. Eğer insanlar içerisinde küçücük bir güven kırıklığı olursa, karşısında ki şüphelene bilirdi. Arabanın temizlenmesini beklerken gördüğü sima karşısında kestane rengi gözleri hayret derecesinde büyümüştü. Gerçek olabilir miydi? Eski ortağı Matthew’in kendisiydi, evet! İlk defa arabanın durumunun kötü olmasına neredeyse seviniyordu, sevinç içerisinde Matt’in bulunduğu karşı sokağa doğru koştu. “Hey Matt!” Genç adam kulağına aşina gelen tanıdık ses üzerine arkasına döndüğünde oldukça şaşırmıştı. “Selam Meg, seni görmeyi inan beklemiyordum, buralarda mıydın?” Her ne kadar Matt ile eskisi gibi uzun uzun konuşmak istese dahil hastaneye yeniden gidip gruptakileri alması gerektiğini biliyordu. “Şey, evet. Aslına bakarsan Matt seninle şu Mısır seyahati hakkında görüşmek istiyordum fakat hastaneye uğramam gerek.” Matt duyduğu söz üzerine endişeli bir yüz ifadesi ile Meg’den kendisine bir yanıt vermesini beklemesi üzerine, kız sakin bir ses tonu ile “merak etme Matt, bizim adamlardan değil yaralanan. Umm, diğer telefonum senede olması gerekiyor, şu görüşmeleri gizli tuttuğum. Beni oradan mutlaka ara, seninle müsait bir zamanda görüşmem gerekiyor.” Matt, memnun bir şekilde Meg’in yanıtını onaylayıp “eskisi gibi Meg” diyerek fısıldadı. Duyduğu söz belki de gün içerisinde aldığı en güzel şeydi. Eskisi gibi Matthew ile ortak olacağını bilmek Meg’i sevindirmişti. Ama yapması gereken önemli bir iş vardı; hastaneye geri dönmek.
İmpala’nın eskisi gibi tertemiz görmek sevincine sevinç katmıştı adeta, arabaya binip hiç olmadığı kadar hızlı sürüp yeniden hastanenin yolunu tuttu. Yukarıya doğru çıktığında David’in üzerini kanlar halinde gördüğü zaman, kesrin yine bir olayı kaçırdığı kanısına vardı. Alaycı bir ses tonuyla “Midas’ın mirası adına! Dayanamayıp ameliyata mı girdin Dave? Bu hale ne?! Neyse millet, araba aşağı da, sizi orada bekliyorum.” Merdivenlerden inerken zihninde tek düşündüğü eski ortağı ile yeniden iş yapacak olmalarıydı. Hastane de ne geçtiğini bilmiyordu, merakta ettiği söylenmezdi aslında. Sadece olayların daha iyiye gittiği için memnundu. Leo’nun sandalyesini bagaja koyduktan sonra açıklık bir alana piknik yapmak için mola verdi. Herkes için bu molanın daha iyi olduğunu düşünüyordu, sonuçta hiç olmadığı kadar uçuk bir gün geçirmişti. Her ne kadar mola esnasında peşlerini bırakmayan saçmalıklardan rahatsız olsa bile pek belli etmemeye çalıştı. Çalıların ardından gelen sesle gruptakilerin kılıçlarına sarılması, dışarıdan gülünç bir olay olarak görünüyordu. Küçük bir seste dahil çoğunluk tedbir amaçlı kılıcına sarılıp etrafı kolaçan ediyordu. Ve nihayetinde düşündükleri de olmuştu! Mola yerini basan minatorlar günü bulunduğundan daha da uçuk hale getiriyordu. Tamam bu saçmalıktı! Bir günde iki saldırı olması hepten olayları tuhaflaşmıştı. Tanrı aşkına evrenin sorunu neyin nesiydi? Manitorları çeken bir cazibeleri mi vardı? Hiç sanmıyordu… Grup çalışması sonucu minatoru yok etmişlerdi. İçinden “umarım başka olmaz” düşüncesini içtenlikle benimsiyordu.
| |
| | | C. Scarlett Stanislaus Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 717 Kayıt tarihi : 03/03/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Perş. Tem. 21, 2011 9:12 am | |
| Meg biz hastaneye gittikten sonra arabaya bakım yaptıracağını söyleyip gitmişti.Açıkçası Leo bu durumdayken bu bana biraz saygısızlık gibi gelmişti,ama içimden bir his bunun sadece araba ile ilgili olmadığını söylüyordu.Fakat Meg'i sorguya çekmek için bir halim olmadığından sesimi çıkarmamıştım.Şu anda ise gerekli parayı ödemiş hastane odalarından birinin önündeki banklardan birine oturmuş sessizce Leo'yu bekliyorduk.Açıkçası çok kötü bir şey olmamıştı Leo'ya fakat yine de ağzından kan fışkırmıştı ve hepimiz endişeliydik.Sonuçta o arkadaşımızdı.
İkizim Dave bir Athena oğlundan beklenmeyen bir şey yaptı beklerken.Dizlerine tutunarak ayağa kalktı ve Leo'nun bulunduğu odaya gitti.Ona 'Ne yapıyorsun,Dave saçmalama' gibi şeyler söylesek de içeri girdi.İkizim neden bu kadar saçmalıyordu bilmiyordum.Anlaşılan Leo için hepimizden daha fazla endişelenmişti.Fakat yine de yaptığı delilikti.
Dave odadan çıktığında üstü başı kan içindeydi.Tam konuşacaktı ki tek bir elimle onu susturdum.Nedenini bilmeyi hiç ama hiç istemiyordum.Başkalarının da bilmek istediğini sanmıyordum zaten.Dave başını öne eğerek yanıma oturdu.Ona 'Sen delisin.' bakışımı fırlattım.O sırada doktor dışarı çıktı.Dave'e pis pis baktı.Dave başını iyice öne eğdi.Doktor ardından konuşmaya başladı."Arkadaşınızın durumu iyi,birazdan çıkacak.Ne olduğunu söylememek için direndiğiniz için de elimizden gelenin en iyisini yapamadık fakat durumu iyi.Ama sarsıntı geçirmiş olabilir şu arkadaşınız geldikten sonra.Çocukcağazı korkuttuğunu söyleyebilirim." dedi ikizimi işaret ederek.Ardından da uzun adımlarıyla geniş olan lobiye gitmek,işlemin hallolduğunu bildirmek için aşağıya indi.
Leo bir kaç dakika sonra yanımıza gülerek geldi.Dave'e tuhaf bir bakış fırlattı.Biz de onun iyi hissedip hissetmediğini sorduk.O sırada Meg geldi.Meg bizi bekliyordu.İkizimi üstü başı kan içinde görünce “Midas’ın mirası adına! Dayanamayıp ameliyata mı girdin Dave? Bu hale ne?! Neyse millet, araba aşağı da, sizi orada bekliyorum.” dedi.Açıkçası ben bu olaya 'Kan Davası' desem daha iyi olacak sanki. Hep beraber hastaneden evraklarımı alıp yola devam etmek üzere dışarı çıktık.Meg'in arabasıyla ilerlerken bir çatırtı duyduk.Hemen kılıçlarımıza sarıldık.Meg bize bakım başını salladı.Ardından etrafımızı kahrolası minatorlar sardı. | |
| | | David Tyler Athena'nın Çocuğu/Zeka ve Strateji Eğitmeni
Mesaj Sayısı : 1997 Kayıt tarihi : 17/02/11
| Konu: Geri: Upuzun bir eğlence macera ve korku :) Cuma Tem. 22, 2011 4:57 am | |
| Hastaneye varmıştık. İyi ki kendi çalıştığım hastaneye gelmemiştik. Yoksa orada bana bir sürü soru sorabilirlerdi. Belki de onu bildiği için Meg bizi buraya getirmişti. Artık gelmiştik sonuçta. Meg bizi bıraktıktan sonra arabayı yıkatmaya gitmişti. Araba kan doluydu ve tekrar olabilirdi çıkışta. Ama Meg hem arabasını çok seviyordu hem de başka bir işi daha vardı bunu anlamak hiç de zor değildi. Hastane masraflarını ödemiştik. Az kalsın drahmi vereceğime hala inanamıyordum. İyi ki Christina'nın insan parası varmış. Şu an ise odaların önündeki sandalyelerden birinin önünde oturuyorduk. Sabırsız durumdaydım. Buradakiler ne yapıyorlardı acaba bir minator saldırısını engelleyemezlerki. O yüzden yerimden kalkıp şu an Leo'nun bulunduğu odaya girdim. Arkamdan bir şeyler mırıldandılar ama hiç bir şey anlamadım.
İçeriye girdiğimde Leo baygın durumdaydı ve onu iyileştirmeye çalışıyordu. Pek başarılı oldukları söylenemezdi çünkü Leo'nun ağzından hala kan gelmekte olduğunu gördüm o kadar fazla değildi ama genede akıyordu kan. Beni fark ettiklerinde "Ne yapıyorsun çık buradan." gibi sesler duydum. Onlara doktor olduğumu söyledim ama hala çıkmamı istiyorlardı. Ben ise o sıra Leo'yu inceliyordum. Özel gücüm sayesinde zaten neyi olduğunu biliyordum ama sadece basit bir gözlem yaptım ve durumu açıkladım. O sırada Leo'nun tam yanındaydım ve bir daha kan çıktı ama bu sefer t-shirtüme gelmişti kan.
Odada işim bittikten sonra dışarı çıkmıştım. Aslında kovulduğumda söylenebilirdi. Tam konuşacaktım ki. Christina beni eliyle susturdu. Sanırım ne yaptığımı falan öğrenmek istemiyordu. Başımı eğdim ve Christina'nın yanındaki sandalyeye oturdum. Bir süre sonra doktor geldi ve bana pis pis baktı. Başımı daha da eydim ama tek sebebi gülmemi görmesini istemememdi. "Arkadaşınızın durumu iyi,birazdan çıkacak.Ne olduğunu söylememek için direndiğiniz için de elimizden gelenin en iyisini yapamadık fakat durumu iyi.Ama sarsıntı geçirmiş olabilir şu arkadaşınız geldikten sonra.Çocukcağazı korkuttuğunu söyleyebilirim." ne yalan söylüyor ben içerideyken Leo baygındı. Sonra oradan ayrıldı.
Gene Leo'nun yanına geçtim ve onu odadan aldım. Yerde minator gördüğünü falan söyledi. T-shirtteki kanı da minator saldırısından zannetmiş olabilir ama kendi kanıydı çocuğun. “Midas’ın mirası adına! Dayanamayıp ameliyata mı girdin Dave? Bu hale ne?! Neyse millet, araba aşağı da, sizi orada bekliyorum.” dedi. Bu laf bile beni güldürüyordu.
Arabada gidiyoruk. İyi ki Leo bu sefer kusmamıştı. Ama gene bazı sesler duymaya başladık arabada. Hemen saatimi ve kalemimi çıkardım. Meg'de başını salladı. Gene minator'du bunlar. Tartarus'tan nasıl bu kadar kolay kurtulabiliyorlardı. Kampa gitmeden peşimizi bırakmayacakları kesindi bu şeylerin. O yüzden gene saldıracaktık. Meg insanların olmadığı bir yere gitmeye başladı. Sis dahi olsa bazı şeyler belli olabilirdi. | |
| | | | Upuzun bir eğlence macera ve korku :) | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|