Olimpos sokaklarında dolanırken içimde tuhaf bir heyecan ve mutluluk belirdi. Yüreğim pır pır ediyor, içimde kelebekler uçuşuyordu. Sonra aklıma kulübeme yaptığım büyü geldi, Olimpos'a taşınmadan önce kulübemdeki olayları takip etmek için bir büyü yapmıştım. Üzücü bir olay olduğunda üzülüyor, mutluluk verici olaylarda seviniyordum. Ama şimdiki sevinç öyle normal sevinçlerden değildi. Bayağı bayağı sevinçti yani. Kendimi kulübeme ışınladım.
Kapının önünde belirdiğimde Mantalon birinin sırtını sıvazlıyordu. Sonra o çocuk bana doğru döndü. Aman Tanrılarım ! Leéroy!
"Nemia !" diye bağırdı ve bana sarıldı. Beni bir süre kendi etrafımızda döndürdü, sonra yere koydu. Birbirimizden ayrılmadan yarım saniye önce gözlerim Mantalon'unkiyle buluştu. Ve tabii yanındaki sisimsi ikinci kopyayla. Daha sevecen olanı.
Lee ile biraz lafladıktan sonra Rochy'nin çığlık atarak bana doğru koşturduğunu gördüm. Birbirimize sıkıca sarıldık, sonra konulmaya başladık. Ama bu sırada, Mantalon ile Leéroy arasında geçen konuşmayı duymuştum.
Mantalon ile aramda herhangi kötü olay geçmemişti. Onu severdim. Pek bir konuşmuşluğumuz yoktu gerçi, ama yinede severdim. Hep içine kapanık gelmişti bana. Bazen de kendi kendine konuştuğunu farkediyordum. Tam olarak kendi kendine değil, sanki yanında yada karşısında biri varmış da onunla konuşuyormuş gibiydi. Merakıma yenik düşmüştüm, onun kimle konuştuğunu öğrenmeliydim, belki de şizofrendi. Araştırmalar yaptım, en sonunda bir büyü yarattım. Güçlü bir büyüydü, ve işe yaradı. Ama tuhaftı. Arada bir Mantalon'un yanında silik, hayalet gibi bir kopya beliriyordu. Bu kopya bazen siyah- kırmızı gibi oluyordu, bazen beyaz . Beyaz olanı iyiydi, ağırbaşlı ve yardımsever. Siyah olanı da kötüydü, kendini beğenmiş ve korkunç. Bir süre, kafayı yediğimi düşündüm. Sonra, kafayı yemediğimi farkettim. Onlar gerçekti. Ama bu nasıl olabilirdi? işte şu lanet soru içimi kemirip duruyordu.
Kapının orda bir hareketlilik oldu. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp, şu soruyu daha sonra Mantalon'a soracağıma dair kendime söz vererek kapıya baktım. Bir kız, dikilmiş bize bakıyordu. Yeni kardeş olduğunu söylediğinde Mantalon kıza döndü ve bizi tek tek göstererek tanıttı.Daha sonra Lee bana dönerek konuşmaya başladı.
"Lütfen bana Olimpos'un seni biraz olgunlaştırdığını göster." dedi. Onu umursamadan koşarak kıza sıkıca sarıldım. Kızın nefes alamadığını farkedince geri çekilip sırıttım.
"Ciddiyim Nemia, eğer her gelene böyle sarılırsan daha içeri adım atamadan boğulacaklar." dedi Lee.
"Siz yaşadığınıza göre sorun yok." dedim ve ona dil çıkardım. Ardından kıza dönüp konuşmaya başladım.
"Selam, kulübeye hoşgeldin. Ben Nemia, buradaki en kıpır kıpır kızım- "
"Ve en kafayı yemiş." diye sözümü kesti Lee. Ben se umursamadan devam ettim.
"En kıdemli Hekate büyücüsüyüm, yeni büyüler yaratabiliyorum, aynı zamanda Hayalgücü ve yaratıcılık tanrıçasıyım. Bu Mantalon, sevimlidir, zararsızdır ve cidden çok güçlüdür! Tanrılarım, şu kaslara bakar mısın?" diyerek Mantalon'un tişörtünün ucundan tuttum ve göğüslerine kadar kaldırdım. " Bu Rochelle, Mantalon'un üçüzlerinden biri. Ay sanki çocuklarından bahsediyormuş gibi oldu. Neyse, Rochy de benim gibidir, tabii asla benim kadar olamaz, her neyse, Bu da Leéroy. Gıcıktır, sinir bozucudur, gerilimin tavan yaptığı zaman bile berbat espriler yapabilme kabiliyetine sahiptir, yemek yapmakta berbattır, uyuşuktu-"
"Çok uzadı ama." diye homurdandı Lee.
"Tamam bitiriyorum. Çok iyi bir sır tutucudur. Ve çöp gibi kalmıştır." son cümleyi geri çekilip göbeğine bakarak söylemiştim." Her neyse, umarım alışveriş yapmayı seviyorsundur. Çünkü ben bayılıyorum , kitap okumayı ve müzik dinlemeyi severim. Olimpostaki şarkılar gerçekten güzel, bir grup varki bayılıyorum onlara. Olimpos demişken aklıma geldi, hepinize küçük bir şey getirdim, bu hapları içtikten sonra ne zaman isterseniz o zaman Olimpos'a gelebilirsiniz. O resepsiyondaki adamla konuşmak ölüm gibi. Adamın kafa gidip geliyor yani, bir de inatçı ki anlatamam. Bu hapları yapmak için bayağı uğraştım ama değdi doğrusu. Şimdi de her yere götürenleri yapmayı planlıyorum. Çünkü gerçekten ışınlanmak çok rahat. E hadi için şu hapları! " dedim elimle avucumdaki hapları göstererek. Hepsi el mahkum aldılar. Ben de derin bir nefes aldım.
"Kaç dakika?" diye sordu Lee Mantalon'a bakarak. Mantalon saatine bakıyordu.
"4 dakika. Gittikçe daha hızlı konuşmaya başlıyor." dedi Mantalon sırıtarak.
"Şu hapları içer misiniz?" dedim. Hepsi el mahkum yuttu. Aynı anda homurdanmaya ve bağırmaya başladılar.
"Lanet olsun Nemia! Şunlara şeker falan koyamaz mıydın? Antibiyotikten kat kat berbat." diye kızdı Lee.
"Üzgünüm, işe yaradığını farkeder farketmez size getirdim. Şerbeti daha hazırlamamıştım." dedim özür dilercesine. Arkamı döndüğümde yeni kızın içmediğini ve tuhaf bir surat ifadesiyle baktığını farkettim.
"Nemia yetenekli ve deneyimli bir büyücü. Üstelik bizi düşünüyor. O yüzden güvenli olduğuna emin olmadığı bir şeyi bize asla vermez." dedi Rochelle.
Ellerimi belime koydum ve kaşlarımı çatarak kıza doğru eğildim." Kardeşlerimi zehirlemeye çalıştığımı mı düşünüyorsun? Hekate'nin Meşalesi aşkına! Ben yardımcı olmaya çalışıyorum !"