Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Mantalon Soluric
Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Hekate'nin Çocuğu/Kulübe Lideri
Mantalon Soluric


Mesaj Sayısı : 97
Kayıt tarihi : 05/02/11

Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı Empty
MesajKonu: Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı   Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı Icon_minitimeCuma Tem. 15, 2011 6:39 am

"Melez dostlarım. Buraya sizi çağırma nedenimi biliyorsunuz. Mısır'da, Isolundo Tapınağı'ndaki 'Triginta Mührü' tehlike altında. Mührü kırmak için gerekli olan 3 anahtar dünyada bir yerlerde gizli. Isolundo Tapınağı'nda ele geçirdiğimiz hayalet sürücü sayesinde yerlerini öğrendik. Üç anahtardan biri çocuk kundurasıdır. New York'ta şimdiki yeriyle bir metro zemininin altında. İkincisi bir katanadır. Tokyo Ulusal Müzesi'nde son derece güvenlik önlemleriyle korunmakta. Üçüncüsü üzerinde işlemeler olan altın bir küptür. Efes Antik Kenti harabelerinin arasında. Anahtarların bulunduğu yerlere gitmek için üç gruba ayrıldık.Ben, Rochelle ve Caitryn grupların başında olacağız. Isis ve Claire benimle New York'taki kundurayı aramaya gelecek. Caitry, Dante ve Aster İzmir'e altın kübü bulmaya gidecek. Rochelle, Allen ve Edward Tokyo Ulusal Müzesi'ne gidecek. Ayrılmadan önce hayalet sürücüler üzerinde biraz daha durmak istiyorum. Görünüşleri bizden farklı değil. Savaşmak için ruhlarını elementlerle birleştirmişlerdir. Ele geçirdiğimiz sürücü toprak elementine hükmedebiliyordu. Bundan yola çıkarak diğer sürücülerin de birer elemente hakim olduklarını düşünüyoruz. Onları çıplak gözle görmek neredeyse imkansız. Yakaladığımız sürücüye bakmak için vardiya değişiminde satirlerlerden biri sürücünün bulunduğu hücrede hiç kimsenin olmadığını söyledi. Varlıklarını gizlediklerini bu şekilde anlayabildik. Anahtarları bulmaya gittiğimizde aynı sorunla karşılaşmamak için ruh sensörleri icat ettim. Bunları bileğinize takın. Bileziğin renginin kırmızıya dönmesi, yakınınızda bir hayalet sürücünün olduğunun göstergesidir. Bir saat sonra yola çıkacağız. Anahtarları ne olursa olsun toplayacağız." Ne kadar da resmi bir konuşmaydı. Hayatımda bu kadar uzun konuştuğumu hatırlamıyordum. Halkına söz veren bir kral gibiydim. Neyse ki işin kolay kısmını halletmiştim. Geriye bir tek anahtarları toplamak kalıyordu.

Ayaklarımda New York kaldırımlarının sallandığını hissedebiliyordum. Yoksa sadece bir yanılsama mıydı? Bir anahtara ulaşmak için ellerim ceplerimde, rahat bir şekilde yürüyordum. Benimle birlikte gelen Isis ve Claire de pek endişeli görünmüyorlardı. Kendilerinden emin adımlarla yanımda yürüyorlardı. Yanımızdan geçen insanlar dünyayı bekleyen tehlikeden habersizdi. Hayatlarına mutlu mutsuz devam ediyorlardı. Tapınaktaki mühür açılıp bütün dünya ruh örtüsüyle sarıldığında, ruhlar için fazlalık bir tür olacaktık. İnsan ırkı ruhların gözünde küçümsenecekti. Televizyonların bir önemi kalmayacaktı. İnsanlar bir böcek gibi ezilecekti. Üzerindeki beyaz takım olan biri yeraltına inen merdivenden aşağı bakıyordu. Üzerindeki takım ışıldamaya başlıyordu. Etrafından geçen insanlar hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ediyordu. Adamla aramızda on adımlık bir mesafe vardı. Adama yaklaştıkça tanıdık bir şeyler seziyordum. Isis'le Clair sessiz sakin yanımda yürüyorlardı. Eğer onlar da adamı göremiyorsa bunun tek bir anlamı vardı. "Burdan." Ciddi bakışları bir santim bile oynamamıştı. Yanından sessizce geçerken kulağıma "Dikkatli ol," dedi. Bunu söyledikten sonra biraz silkindim.


En son Mantalon Soluric tarafından Çarş. Tem. 20, 2011 8:23 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claire Angel Deeply
Afrodit'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Afrodit'in Çocuğu/Kulübe Lideri/Büyü Teknikleri Eğitmeni
Claire Angel Deeply


Mesaj Sayısı : 3332
Kayıt tarihi : 31/10/10

Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı Empty
MesajKonu: Geri: Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı   Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı Icon_minitimePaz Tem. 17, 2011 5:04 am

Sabah kalktığında kahve almak için mutfağa gitti. Her sabah ilk işi kahve içip kendine gelmek olmuştu. Kahvesiz bir sabah bile dışarı çıkmamıştı. Kahve onun içi dış görünüş kadar önemli bir şeydi. Çünkü kahve ona hayat veriyordu. Sanki kahveyi içince yeniden yeşilleniyordu. Kahvesini yaparken masanın üstünde duran mektubu gördü. 'Bu ne acaba?' diye düşündü. Kime gelmişti? Kardeşlerine mi? Ona mı? Bunu anlamanın bir yolu vardı: O da açmaktı. Heyecanla mektuplardan birini eline aldı ve açtı. Mektubun en altında Mantalon Soluric yazıyordu. En altını geçip üstünü okumaya başladı. Mantolon herkes gibi onu da kamp meydanına çağırmıştı. Ama ne bir açıklama vardı ne de başka bir şey. Ne için çağırdığını gitmeden asla öğrenemeyecekti. Bu sırada alan kahvesini alarak odasına gitti. Dolabını açıp rahat bir şeyler giydi. Dar paça kot, üstüne şık bluz, altına yüksek topuklu bir ayakkabı… O kadar kişiyi çağırdığına göre bir savaş gibi bir şey olacağını düşünüyordu. Bu yüzden mini etek yerine kotunu giymişti. Saçını yaptıktan sonra en sevdiği kokusunu sürdü. Makyajını bluzuyla aynı renkten yana yaptı. Kırmızı rujunu dudaklarına sürdü. Göz kalemini de sürünce makyajı da olmuştu. Çantasını da alınca aynada kendisine baktı. Her zamanki gibi bugün de harka gözüküyordu. Kulübeden kardeşlerini uyandırmadan çıktı ve kamp meydanında buluşma adresine doğru yürüdü. Yürürken yolda gördüğü melezlere selam veriyordu. Kamp meydanına geldiğinde çağırılan herkesin orada olduğunu gördü. Sanırım konuşmaya başlamak için onu bekliyorlardı. Burada tanıdığı bir sürü melez vardı. İsis, Allen, Dante gibi… Küçük tanrılarda bu konuşmaya çağrılmıştı. Mantolon, Claire'in geldiğini görünce ona göz kırptı ve konuşmasını yapmaya başladı: "Melez dostlarım. Buraya sizi çağırma nedenimi biliyorsunuz. Mısır'da, Isolundo Tapınağı'ndaki 'Triginta Mührü' tehlike altında. Mührü kırmak için gerekli olan 3 anahtar dünyada bir yerlerde gizli. Isolundo Tapınağı'nda ele geçirdiğimiz hayalet sürücü sayesinde yerlerini öğrendik. Üç anahtardan biri çocuk kundurasıdır. New York'ta şimdiki yeriyle bir metro zemininin altında. İkincisi bir katanadır. Tokyo Ulusal Müzesi'nde son derece güvenlik önlemleriyle korunmakta. Üçüncüsü üzerinde işlemeler olan altın bir küptür. Efes Antik Kenti harabelerinin arasında. Anahtarların bulunduğu yerlere gitmek için üç gruba ayrıldık.Ben, Irene ve Nonimus grupların başında olacağız. Isis ve Claire benimle New York'taki kundurayı aramaya gelecek. Irene, Marveille ve Nemia İzmir'e altın kübü bulmaya gidecek. Nonimus, Allen ve Lena Tokyo Ulusal Müzesi'ne gidecek. Ayrılmadan önce hayalet sürücüler üzerinde biraz daha durmak istiyorum. Görünüşleri bizden farklı değil. Savaşmak için ruhlarını elementlerle birleştirmişlerdir. Ele geçirdiğimiz sürücü toprak elementine hükmedebiliyordu. Bundan yola çıkarak diğer sürücülerin de birer elemente hakim olduklarını düşünüyoruz. Onları çıplak gözle görmek neredeyse imkansız. Yakaladığımız sürücüye bakmak için vardiya değişiminde satirlerlerden biri sürücünün bulunduğu hücrede hiç kimsenin olmadığını söyledi. Varlıklarını gizlediklerini bu şekilde anlayabildik. Anahtarları bulmaya gittiğimizde aynı sorunla karşılaşmamak için ruh sensörleri icat ettim. Bunları bileğinize takın. Bileziğin renginin kırmızıya dönmesi, yakınınızda bir hayalet sürücünün olduğunun göstergesidir. Bir saat sonra yola çıkacağız. Anahtarları ne olursa olsun toplayacağız."

Ne kadar da resmi bir konuşma yapmıştı. Mantolon'dan ilk defa bu kadar resmi bir konuşma duyuyordu. Görevleri açıktı: Anahtarı bulacaklardı. Ekibi ise Lon, İsis ve ondan oluşuyordu. Bu güzeldi. Hep sevdiği kişiler vardı ekibinde. Gerçi bu konuşmada sevmediği hiç kimse yoktu. Bu yüzden sorun da olmamıştı onun için. Lon, bir saat ara verileceğini, bir saat sonra herkesin tekrar burada olması gerektiğini söylemişti. Sanırım onlar seçilmiş kişiydiler. Bu yüzden bu görevi onurla kabul etti. Herkes dağılınca tek başına kalmıştı. Şimdi ne yapacaktı? Bir saat arası vardı. Bir saat ara çok fazlaydı hazırlık için. Kulübesine gitti ve bir takım şeyler aldı: Parfümünü, kremlerini, yara bandı vs. gibi. Makyaj malzemeleri hep yanında olduğu için onları almaya gerek yoktu. Birde çantasına su koydu. Su orada çok işlerine yarayabilirdi. İşte onun alacakları bu kadardı. İşi bitmişti. Saatine baktığında ise sadece 15 dakika geçtiğini gördü. Peki ya şimdi 45 dakikayı nasıl geçirecekti? Öyle bir şey yapmalıydı ki ne uzun olmalıydı nede kısa… Bulmuştu. Kuaföre gidecekti. Biraz manikür yaptırır saçına şekil verirdi. Hem böylece de 45 dakikasını neşe içinde geçirmiş olurdu. Hemen kuaförün yolunu tuttu. Kuaföre vardığında hemen oturdu. 'Ne yaptırmak istiyorsunuz?' dercesine bakan çocuğa "Manikür istiyorum birde saçıma dalga verelim." Dedi. Çocuk "Hay hay" diyerek hemen gitti ve malzemeleri getirdi. İlk önce manikür yapılmaya başlandı. Manikür bittiğinde tırnaklarım, ellerim çok güzel olmuştu. Manikürü seviyordum. Bir icat gibiydi benim için… Manikürü bitince saçına geçildi. Çocuk onun saçını yaparken "Maşallah çok güzel saçlarınız var." Dedi. "Teşekkürler" diyerek teşekkür etti. Çocuk saçını yaparken o da moda dergilerine bakıyordu. Her zamanki gibi modayı yakından takip ederdi. Aynada kendisine baktığında saçı tam istediği gibi çok güzel olmuştu. Çocuk, onun kendi saçını beğenmesine sevinircesine gülümsedi. Claire ise saçına birkaç kez daha baktı. Sonrada saatine baktı. Yelkovan tam on ikinin üstündeydi. Yani bir saat geçmişti. Hızlı olmalıydı. Telaşla çantasında birkaç drahmi çıkarıp çocuğa verdi ve kamp meydanının yolunu tuttu. Hızlı adımlarla yürüyordu. Kamp meydanına vardığında 10 dakika geç kalmıştı. Herkes onu görünce nerde olduğunu, niye geç kaldığını anlamıştı. İsis yanına gelerek "Saçlar yakıyor." Dedi. Güldü ve "Sağ ol" dedi. Lon biraz sinirli bakıyordu. Ama sıkıntıdan bunu yapmıştı. Başka türlü onun için zamana geçmiyordu. Hem alışverişe gitmediğine Tanrılara dua etmeleri gerekiyordu. Lon "Şimdi üç gruba ayrılıyoruz. Herkese kolay gelsin." Diyerek konuşmayı sonlandırdı ve Isıs'le onların yanına geldi. Üçü bir otobüse binerek New York'un yolunu tuttular. Bu otobüs sıradan bir otobüs değildi. Çok hızlıydı ve kestirme yollardan gidiyordu. Bu sayede 15 dakika içinde New York'a varabilmiştik. New York bütün göz alıcı ışıklarıyla onlara bakıyordu. Adeta büyülenmişti. Bu şehre çok kez gelmişti. Ama her gelişinde tekrar tekrar büyülenmeyi başarıyordu. Lon "Oyalanmamalıyız. Bu taraftan." Diyerek onları yöneltti. O İsis'le Lon'u takip ederken bir yandan da etrafına bakıyordu. Metro altına gidiyorlardı oraya indiklerinde etrafına bakınmaya başladılar. Ta ki onun bilekliği kırmızı rengini alıncaya kadar. Kırmızı rengini alınca "Geldi. Geldiler. Buradalar." Diye bağırdı. Lon'la Isıs hemen onun yanına gittiler ve bilekliği gördüler. Hayalet sürücüler buradaydılar. Onların yanında. Çok yakınında…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hayalet Sürücüler: Özgürlüğün Başlangıcı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Sıradaki Hedefimiz: Hayalet Tanrıçası!
» Dostluğun başlangıcı
» Savaşın Başlangıcı // I.
» Bir Maceranın Başlangıcı?
» Dostluğun başlangıcı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Kamp Dışı :: New York-
Buraya geçin: