Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kayıp Yaba

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Jennifer Amy Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Jennifer Amy Carter


Mesaj Sayısı : 242
Kayıt tarihi : 16/08/10

Kayıp Yaba Empty
MesajKonu: Kayıp Yaba   Kayıp Yaba Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 5:22 am

73. Serbest Kurgu
Uğranması gerken mekanlar:
1) Cirit Sahası
2) Tırmanma Duvarı
3) Pegasus Ahırları
4) Olimpos Konseyi
5) Canavarlar Denizi
6) Poseidon'un Sarayı
Kriterler:
*Maceraya en fazla 2 kişi katılabilir.


10 yıl! Ben kampa uğramayalı tamı tamına 10 yıl olmuştu! Zeus aşkına, 10 yıl boyunca hiç uğramamış olsam bile bana yine her şeyiyle o kadar tanıdık geliyordu ki!


Ablam Thaila’nın ağacının yanından geçerken içimi yine kampa ilk geldiğim zamanki heyecan kaplamıştı. Nasıl da ürküyordum her şeyden! Beni koruyan satirimden, gerçek babamdan ve kamptaki onca yabancı yüzden… Kestane ile kampa ilk adım attığım zaman bu adım aynı zamanda yeni hayatıma da attığım ilk adımdı ve hayatımı tamamen değiştirmişti. Elbette başlangıçtaki korkum çok uzun sürmemişti. Sürekli yepyeni maceralara atlarken, sürekli yepyeni ve birbirinden mükemmel dostlar kazanırken ve daha önce varlıklarından bile haberdar olmasam da gerçek bir aileye sahip olmuşken nasıl korkmaya devam edebilirdim ki? Ben tüm o yabancı yüzlerin benim en iyi dostlarım olacaklarını bilmeden önce korkuyordum. Tüm o maceraların aslında bağımlılık yaptıklarını fark etmeden önce korkuyordum. Korkunun da güzel bir duygu olduğunu bilmeden önce korkuyordum. Evet, belki korkusuz değildim; ama akıllıca korkmayı öğrenmiştim. Bir insanın sahip olabileceği en iyi dostlara, en iyi yaşama sahiptim. Ama ben bana bahşedilen tüm bu mükemmel dostluklarıma ve mükemmel hayatıma ne yaptım? Bir hiç uğruna sahip olduğum her şeyi tehlikeye attım. Ayrıca bu yaptığım sorumsuz hareket neredeyse tüm kampın yok olmasına sebep olacaktı. Yine de en azından her şeyi mahvetmeden önce aklım başıma gelmişti.

Bu anılar geçidinin arasından geçerek kulübeme yöneldim. İçeriye girer girmez kendimi bir zamanlar uyuduğum yatağıma attım. 10 yıl boyunca bu yatağı ne kadar çok aramıştım! Avcılarla yaşamanın her zaman rahat bir yatak bulamayacağım anlamına geldiğini çok acı tecrübelerle öğrenmiştim ve inanın bana, bu tecrübeleri bilmek bile istemezsiniz!

Uzun süre uzandıktan sonra yatağımdan doğrulup kalktım ve kampı turlamaya başladım. Etrafımda tanıdık bir yüz arıyordum ama nafile! Son 10 yılda kim bilir neler olmuştu, tanıyıp sevdiğim tüm melezler kim bilir ne kadar değişmişlerdi!

Umutsuzca Long Island kıyısına indim. Ormanı gezdim. Büyük Ev’e göz attım. Plajda dolaştım. Ama tanıdığım kimseyi göremedim. Belki de bu yaptığım bir hataydı. Belki de sevdiğim her şeyi bırakıp bir avcı olmamalıydım.

Ben kendimi suçlayan düşüncelerimle boğuşurken cirit sahasına geldiğimi fark etmemiştim.

“Hey, sahadan çekil, burada alıştırma yapıyoruz” diye bağırdı bir çocuk. Kafamı çevirip ona baktım. Aklımdaki tüm düşünceler birden bulanıklaştı ve o çocuğa bir Zeus kızıyla nasıl konuşulacağını öğretmek üzere iyi bir ders vermek dışında hiçbir şeyi düşünemez oldum. Ne yazık ki geçen 10 yıl beni pek de olgunlaştırmamıştı. Hala o oğlanı dövmek için içim çocukça bir istekle yanıyordu ve ayrıca 10 yıl geçmiş olsa da ben hala 17 yaşındaydım. Çocuğa doğru ilerlerken tanıdık bir ses duydum. Gerçekten tanıdık ve çok sevdiğim bir ses…

“Jenny! Hey, Jennifer, buradayım!”

(Kuzi Wink )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Cornelia Fackrell
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Cornelia Fackrell


Mesaj Sayısı : 871
Kayıt tarihi : 03/10/10

Kayıp Yaba Empty
MesajKonu: Geri: Kayıp Yaba   Kayıp Yaba Icon_minitimeCuma Tem. 08, 2011 10:54 am

İçimde bilmediğim bir his vardı, çok tuhaf hissediyordum bugün. Bu sıkıntı değil aksine heyecan gibi bir şeydi ama ne veya neden olduğu hakkında hiç bir fıkrim yoktu. Paristeki evimden çıkıp gelmiştim bu hislerle kampa. Ahıra geldiğimde yavaşça pegasusumdan indim. Bir süre kulübeye gidip gitmemeyi düşünsem de ardından gitmemeye karar verdim. Ne de olsa Rose Paris'teydi ve diğer kardeşleriminde geleceğimden haberi yoktu. Pegasusumu yerine bıraktıktan sonra yavaş adımlarla ilerlemeye başladım ahırdan dışarıya doğru. Dışarı çıktığımda güneş çok güzel parıldıyor, her yer daha güzel gözüküyordu. Hafifçe esen rüzgarın saçlarımı dağıtması biraz sinirimi bozsa da bunu bile özlemiştim. Zaman ilerledikçe kampa daha az gelmeye başlamış, her şeye rağmen buradan kopamıyordum.

Bir süre aklımda bu düşüncelerle ilerlerken her gördüğüm yerde geçirdiğim güzel günler aklıma geliyordu. Yaklaşık 16 senedir bu kamptaydım ve kimselere değişemeyeceğim dostlarım, kardeşlerim olmuştu. Rose, Amanda, Lucy, Stell, Jenny... Kamptaki çoğu kişi dostumdu aslında ama benim için çok özel olanlarda vardı aralarında. İsimler aklıma geldikçe hem gülüyor, hemde hüzünleniyordum. Kardeşim Rose'yi çok sık görebildiğim gibi, en yakın dostum Jenny'i de hiç göremiyordum avcı olduğundan beri. Stell ve diğer dostlarımla da karşılaşıyordum işte arada. Aklıma bunlar gelince istemeden de olsa eskiye dönmüştüm yine. İç çekerek gözlerimi gökyüzüne diktim ve "Eskiye dönmeyeceğim, özellikle de beni üzen kısmına." Bunu söylerken Jenny'nin gidişini kastediyordum aslında. O giderken ona destek olmuştum, ne de olsa ablasının peşinden gitmişti.

Ardından birinin sesini duymamla kendime geldim ve gözlerimi sesin geldiği yöne çevirdiğimde Luna'yı gördüm. Nereye gittiğimi sorduğunu anlamam pek zor olmadı. "Gezip geleceğim." dememin ardından yolumda ilerlemeye başladım. Aslında yolum diye bir şey yoktu, çünkü nereye gittiğimi bilmiyordum bile. Duraksayıp etrafıma baktığımda cirit sahasının orada olduğumu fark ederek şaşırdım. Buraya ne kadar da çabuk gelmiştim böyle. Derin bir nefes aldım ve antreman yapan melezleri ve melez çocuklarına göz atmaya başladım. Evet, melezlerin artık bir de çocukları olmuştu ve şimdi onlar burada kalıyorlardı. İleride bir kız ve erkek çocuk gördüm ve bir anda donup kaldım. Ben doğru mu görüyordum yani? Bunca yıl sonunda geri mi dönmüştü? Yoksa bir sorun mu vardı? Gözlerimle kızı daha da iyi incelemeye başladım, bir türlü o olduğuna inanamıyordum. Her ne kadar inanamasam da gözlerimin yalan söylemediğine karar verdiğimde "Jenny! Hey, Jennifer, buradayım!" diye bağırdım.

Bir süre Jenny beni arasa da sonunda görüp yanıma doğru koşmaya başladı. Onu gördüğüme hala inanamıyordum, ne yani benim canımdan çok sevdiğim kuzenim geri mi dönmüştü? Gözlerime inanamayarak ben ona bakarken o yanıma gelmişti bile. Gelir gelmez sarıldık birbirimize. O an anladım ki kaç yıl geçse de hala aynı hissediyordum ben ona karşı ve çok özlemiştim onu. Gözlerimden yaşların akmasına engel olmakla uğraşırken sonunda ondan ayrılmayı becererek "Sen iyi misin? Kötü bir şey yok değil mi Jenny?" diye sordum. Ne olursa olsun onun iyiliği benim için çok önemliydi ve eğer hayalini kurduğum, Jenny'nin döndüğü gün bugünse havalara uçacak ve bir daha asla onu bırakmayacaktım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Jennifer Amy Carter
Zeus'un Çocuğu
Zeus'un Çocuğu
Jennifer Amy Carter


Mesaj Sayısı : 242
Kayıt tarihi : 16/08/10

Kayıp Yaba Empty
MesajKonu: Geri: Kayıp Yaba   Kayıp Yaba Icon_minitimeC.tesi Tem. 09, 2011 6:53 am



Şu son 10 yılda dünyanın her köşesini gezmiştim. Çin, İsviçre, Türkiye, İngiltere, Antarktika, Kazakistan, Rusya, Avustralya, Vatikan, Libya, Brezilya, Meksika, Mısır (av için hiç iyi bir yer değil), Yunanisan ve daha nice ülkeler... Avcılara katıldığım günden beri hayatım öncesine göre binlerce kat daha eğlenceli olmuştu. Ama kalbimde hep bir boşluk vardı. Evet, tam istediğim gibi bir hayattı bu; eğlenceli, aksiyonlu ve bazen de tüm enerjimi yiyip bitirecek kadar yorucu... Ama ne kadar eğlenirsem eğleneyim o boşluğu bir türlü dolduramadım ve boşluk gün geçtikçe büyüdü. Sürekli avcılara katıldığım ilk gün aklıma gelip duruyordu.



“Katılmalısın Jenny. Hayatında hep daha fazla heyecan istedin durdun. İşte sana fırsat” demişti Lia. Çok kararsızdım. Bir yandan ablama katılmak için ölüyordum, diğer yandan ise alıştığım her şeyi, sevdiğim tüm dostlarımı arkamda bırakmak istemiyordum. Kim bilir kaç sene birbirimizi hiç göremeyecektik ve en çok korktuğum düşünce ise belki de birbirimizden habersiz ölecek olmamız fikriydi.

“Rahatla Jenny, lütfen. Eğer şimdi bu fırsatı geri çevirirsen ömrün boyunca hep ‘keşke deneseydim’ diyeceksin”

“Korkuyorum Lia, ya birbirimizi bir daha hiç...”

“Söyleme öyle şeyler! Birbirimizi tekrar göreceğiz” dedi beni rahatlatmak istercesine. Kuzenime sarıldım.

“Bunu uzun sürecek bir tatil olarak düşün. Bir gün geri geleceksin ve ben seni tam burada bekliyor olacağım” dedi Lia gülümseyerek ama onunda gözlerinin dolduğunun farkındaydım.

“Jenny, Tanrıça Artemis bekliyor!” diye bağırıyordu bir kız. Lia’ya son kez sarıldım, kampı ve tüm anılarımı da ardımda bırakarak avcılığa ilk adımımı attım. O günden beri diğer avcılara ve Artemis’e tekrar kuzenimi görmek için yalvarıp duruyordum.

“Sat, Paris’e gidemez miyiz?”

“Üzgünüm Jenn, Paris yolumuza ters”

Ama pes etmedim. Aylar sonra tekrar şansımı denedim.

“Abla, Paris’e hiç uğramayacak mıyız?”

“Üzgünüm Jennifer, Paris’te pek fazla avlanabileceğimizi sanmıyorum”

Yıllar boyunca bu sorumu tekrarladım. Ama hiçbir zaman olumlu bir cevap alamadım. Sanki benim Lia ile buluşmamı engellemek isteyip duruyorlardı. Ama Lia karşımdaydı işte! Yıllar sonra tekrar buluşabilmiştik! Ondan hiç haberim olmadan ölmek zorunda değildim artık! Bu mutluluğumu kimse bozamazdı, kimse tekrar kuzenimi görmeme engel olamazdı!

“Sen iyi misin? Kötü bir şey yok değil mi Jenny?" dedi Lia hafif bir tedirginlikle. Ama ben sadece gülümsedim ve tekrar Lia’ya sarıldım.

“Seni çok özledim Lia” dedim gözyaşlarıma hakim olamayıp ağlamaya başlarken. Bu sefer Lia’da dayanamadı ve o da benim gibi gözyaşlarına boğularak beni özlediğini söyledi. Birkaç dakika boyunca sadece birbirimize sarıldık ve ağladık. Sakinleşmeyi başarabildiğimizde bir adım geriledik ve birbirimizin haline baktık. Saçımız başımız dağılmıştı, ağlamaktan gözlerimiz kıpkırmızı kalmıştı. O kadar komik görünüyorduk ki dayanamayıp bu sefer de kahkahalara boğulduk. İçimde bir boşluğun varlığından söz etmiştim ya, öyle bir dolmuştu ki, neredeyse patlayacaktı!

“Avcılardan ayrıldım” dedim gülme faslı da sona erdikten sonra. Lia kaşlarını çattı.

“İyi ama neden? Sen hep bir avcı olmanın hayalini kurmuştun. Tam bir avcı olduktan sonra neden vazgeçtin ki?” diye sordu.

“Sanırım haklıydın Lia. Eğer avcılara katılmasaydım vakit ilerledikçe içimdeki pişmanlık büyüyecekti. Avcılara katıldım ve hevesimi alıp geri geldim” dedim gülümseyerek.

“Yani artık avcı değilsin?” dedi neşeyle. Başımı evet anlamında salladım.

“Bundan sonra kuzenin Zeus kızı Jennifer Carter’dan başka bir şey değilim” dedim ve Lia’nın elini çekiştirerek onu cirit sahasının ortasına sürükledim.

“Hadi kuzen, gidip şu veletlere biz kıdemlilerin nasıl cirit attıklarını gösterelim”
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Kayıp Yaba
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ~Kayıp İkizler~
» Kayıp Melez!
» Kayıp Melez!/2
» Kayıp canavar
» Kayıp Tanrıça!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Cirit Sahası-
Buraya geçin: