Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ~Kayıp İkizler~

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Katherine M. von Dorff
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Poseidon'un Çocuğu/Kulübe Lideri/Pegasus Binicilik Eğitmeni
Katherine M. von Dorff


Mesaj Sayısı : 4525
Kayıt tarihi : 05/03/11

~Kayıp İkizler~ Empty
MesajKonu: ~Kayıp İkizler~   ~Kayıp İkizler~ Icon_minitimeSalı Mart 15, 2011 2:20 pm

    ~29 Ağustos 1996~

    Güneşli bir günün ardından, yıldızlar tepede parıldamaya, şehirdeki ışıklar yavaş yavaş sönmeye başlamıştı. George Williams, her zamanki gibi, rahat koltuğunda oturmuş, kahvesini içerken, onu bırakıp giden kadını düşünüyordu. Herhangi bir açıklama yoktu. İz yoktu. Sadece iki kere birlikte olmuş, sonra da onu terk etmişti. Ama George, unutamıyordu onu. Sarı saçlarını, mavi gözlerini, gülümseyen yüzünü. Derin bir nefes aldı. Bir anda kapısının önünden su sesleri gelmeye başlamıştı. Tıpkı O'nun ilk gelişinde olduğu gibi. Yeniden mi gelmişti yoksa? Kahvesini, odanın ortasındaki cam masaya dikkatli bir şekilde bıraktıktan sonra yavaş adımlarla, kapısına doğru ilerledi. Sesler kesilmişti. Ama o kapının arkasındakileri hissedebiliyordu. Onun ailesinin soyu, Romalılara, Truvalılara kadar dayanıyordu. Önsezileri de güçlü oluyordu. Sevdiği kadını etkileyen şeyin de bu olduğunu biliyordu. En azından öyle düşünüyordu. Düşüncelerini bölen, kapısının ardından yeniden duyulmaya başlayan su sesi oldu. Sanki her şey ağır çekimde oluyor gibi geldi ona. Elini kaldırdı, kapıyı açmak için uzandı ve sesi duydu. Bebek sesi. Şaşırmıştı. Açtı kapıyı. Yoksa sevdiği kadın... Hayır. Kimse yoktu. Hayal etmiş olmalıydı o sesi. Duymaya devam ettiği o bebek seslerini. Başını eğdi şaşkın bir şekilde. Kapının önündeki, taş merdivenlerin başında, iki bebek bakıyordu ona. Üstlerinde ise bir not. Karanlık gecede, sanki O'nu görebilecekmiş gibi çevresine bakındı. Ama kimse yoktu. Yavaş ve dikkatli adımlarla ilerleyip, önce bebeklere baktı. İkisi de, mavi bir örtüye sarılmıştı. Birisi diğerine göre daha koyu tenliydi ama, kendisi gibi mavi gözlere sahipti. Diğeri, kendisi gibi açık tenliydi. Biraz daha dikkatli bakınca isimlerinin de yazdığını fark etti. Katherine ve Lena. İkizler. Şaşırmıştı ama bakışları bu sefer yeni bir şeyi fark etti. Kağıdı. Elini uzattı ve bembeyaz bir kağıdın üzerine yazılmış düzgün el yazısını okumaya başladı.

    Kızlarımıza iyi bak.

    ~29 Ağustos 2009~

    On üç yaşına basmıştı iki kız da. George, pişman olmuştu bu yaptığına. Ama zorunlu hissediyordu kendini. İçinden bir ses, bu iki melezi farklı yerde tutması gerektiğini söylemişti. Kızları bir yaşındayken ayırmıştı onları. Lena'nın ne yaptığı hakkında ise hiçbir fikri yoktu. Onu özlemişti, bunu ona yaptıran, yaptırmaya zorlayan, bir zamanlar sevdiği kadından nefret eder olmuştu şimdi. Yunan Tanrıçalarına benzeyen o kadından etkilendiği güne lanet ediyordu. Ama onu hala unutamıyordu. İtiraf etmek istemiyordu. "Nereye gidiyoruz baba?" Katherine, kendisinin sesi ile babasının silkindiğini ve ona gülümsediğini gördü. "Sadece piknik yapmaya canım." Hayal kırıklığına uğramıştı. Yürümeyi öğrendiğinden beri, Katherine Williams'ın sevdiği şeylerden biriydi yüzmek. Okulda takım kaptanı olmuştu, popüler gruba katılmıştı. Karayı sevmiyordu, suyu seviyordu. Orada rahattı. Mekanı orasıydı. Babasının, bunu anlamamasından nefret ediyordu. "Ben denize gitmek istiyorum." Yaşına göre olgun davranan biri olmuştu her zaman. Ama bu gün, iki Williams'ın üzerinde de bir gerginlik vardı. Bir şeyler olacağını hissetmişlerdi ikisi de. "Piknikten sonra gideriz. Arabadaki eşyalarımı alıp, geliyorum." Babası, ona bembeyaz dişlerini göstererek gülümsedi ve arkasını dönüp, arabaya doğru yürümeye başladı. Bir süre onu izledikten sonra, elindeki ağır sepeti kolay bir şekilde taşıyarak ilerlemeye başladı Katherine. On üç yaşındaki bir çocuğa göre, her zaman güçlü biri olmuştu. Buraya gel küçük kahraman. Sesi duyduğunda çevresine bakındı. Kim söylemişti bunu? Sesi oldukça net bir şekilde duyduğuna emindi.Bu taraftan... Elindeki sepeti bıraktı ve yürümeye başladı. Mavi gözleri boş bakıyordu şimdi. Adımları yavaş ama kontrollüydü. Piknik için geldikleri ormanın derinliklerine indiğinde, karşısında beliren, altın post takmış, siyah saçları, gri gözleri bulunan, hayatında gördüğü en güzel kadın, gülümsediğinde bile, yüzünde şaşkınlık ifadesi oluşmadı. "Ben Juno'yum." Diyerek tanıttı kendini kadın. "Artık olman gereken yere gitme vaktin geldi kahraman. Geç bile kaldın." Nereye gideceğini sormak istedi. Ama konuşamadan etraf kararmış, gözlerini, kapatıp açana kadar başka bir yerde bulmuştu bile. Karşısında oldukça tanıdık gelen bir kurt geliyordu. Sakin kalmaya çalışarak konuştu. "Sen de kimsin?" Kurdun konuşmasını beklemiyordu. Ama asıl beklemediği zihnindeki o sesti. Ben, küçük kahraman, Lupa'yım.

    ~10 Mart 2011~

    "Artık, buluşma vaktiniz geldi çocuklar."

    Rüyasında duydukları sesle, ikizler aynı anda uyandı. Biri, Yunan Kampındaki, Ay Tanrıçası, Leydi Artemis'in avcısı Lena, diğeri ise Roma kampındaki, Neptün'ün üvey kızı, Amphitrite kızı Katherine. Kader Tanrıçaları, uzun zaman önce ayrı düşmüş bu ikizlerin yeniden buluşmaları gerektiğini düşünüyordu anlaşılan...

    Katherine, uyandığında kendisini bir apartmanın kenarında buldu. Titriyordu ve parmaklarını hissetmiyordu. Ne kadardır buradaydı? Hatırlamaya çalıştı. Hiçbir şey. Hiçbir şey yoktu. Ne giydiğini, ne yediğini... Soğuktan titreyen vücudunu ısıtmaya çalışarak, kollarını göğsünde kavuşturdu ve bir süre çevresine bakındı. Yürümeye başladığında, gözlerini kısmış ilerideki tepeye odaklanmıştı. Hızlandı. Çevresine dikkatli bakışlar atarken, ağacın oraya gelmişti bile. Yanına yaklaşan kızı gördüğünde, önce kendini savunmaya çalıştı. Ama savunacak gücü yoktu. Bu yüzden kız gelene kadar orada bekledi. "Sen de kimsin?" Karşısındaki kız birden ona çok tanıdık gelmişti. Hatırlıyordu onu, görmüştü daha önceden. Ne zaman gördüğünü düşündü. Ama kendine geldiği andan beri başlamış olan baş ağrısı arttı ve hatırlamaya çalışmayı kesmek zorunda kaldı. "Bilmiyorum. Gerçekten bilmiyorum." Dedi bunu itiraf etmekten nefret ederek. Kız gülümsedi, Katherine, yine deja vu hissine kapıldı. "Ben Lena. Artemis avcısıyım. Şimdi benimle gel, Kheiron ne yapacağını bilir." Başını salladı anladığını belirtircesine. Diana'nın avcılarını duymuştu aslında. Ama Kheiron da kimdi? "Gelsene." Lena çoktan ilerlemiş, tepeden aşağı inmeye başlamıştı bile. Düşüncelerini bir yana bırakan Katherine de onu takip etti. "Neredeyiz?" Kız kısa sürede cevap verdi. "Melez Kampı'nda."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://camelot.hareketforum.org/
 
~Kayıp İkizler~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kayıp EROS...
» Kayıp Melez!
» Kayıp Melez!/2
» Kayıp canavar
» Kayıp Tanrıça!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Genel :: Kurgumuz :: Bireysel Kurgular-
Buraya geçin: