Lara'nın desteği bana gerçekten çok iyi gelmişti. Şu zamana kadar kendime özgüvenden duvarlar örmüştüm, ben güçlüyüm diyerek kimseye ihtiyaç duymayacağımı düşünüyordum. Ancak her yeni hayat beraberinde ihtiyaçlar da getirirmiş. Kardeşlerimin desteği burada ardıma bakmadan yeni mutluluklar yaşamamı kolaylaştıracaktı. Lara da bunu yapıyordu işte. Bana içten bir şekilde sarılıp, parfümümün çok güzel olduğunu söyledi. O parfüm kokularını daha çok duyacaktı çünkü tam bir parfüm meraklısıydım. Ona gülümsedim, en derin sevgimle. ''Dışarıya çıkalım mı ?'' dedi Lara, merakla bana bakarak. Aslında sorduğu şeye fazlasıyla ihtiyacım olduğunu hissettim. Yaşamımı sürdüreceğim bu kampta bir gezinti iyi olacaktı. Burayı iyice tanımalıydım. Yeni hayatıma atılmalıydım bir an önce ! Sakince başımı salladım ve dışarı çıktık. Sabahın sessizliği üstümüzdeydi, bir yerlere yürüyorduk, ancak neresi olduğunu bilmez haldeydik. İkimizde de gecelikler vardı, üstümüzü değiştirmemiştik. Güzel göründüğümüzden emindik, çünkü biz Afrodit'in kızlarıydık. Beyaz ipek geceliğimle süzülüyordum yollarda. Sırtı açıktı ve dantelden şekiller vardı açık olan yerde. Koyu kestane tonlarındaki saçlarım kendi dalgasındaydı yine, rüzgarda savruluyordu. Sabah rüzgarı bedenimi dolanıp, göklere dönüyordu tekrar. Derin derin nefes alıyordum. Herşey güzel olacaktı, yine. Bir an duraksadık, anlaşılan baya bir yol gitmiştik. Lara etrafa göz gezdirdi ve nerede olduğumuzu bulmaya çalıştı, sonradan söylediğine göre Long Island'daydık. Ne kadar güzel bir yerdi burası ! Huzuru pek yansıtmazdım hayatıma, ancak burada huzur rüzgar kadar doğal birşeydi sanki. Su sesi, kulaklarımda çınlıyor ve ben yeniden doğuyordum adeta. Burada edebiyata bile başlayabilirdim. Aslında yepyeni şarkılar yazardım yine... Yere oturmuştuk ve etrafı seyrediyorduk. Birkaç melez vardı sadece. Oranın havasına kaptırıyordum kendimi yavaş yavaş. Lara'nın sesiyle irkildim. ''Neleri seversin ?'' Bu sorunun cevabı çok zor değildi, aslında bir bölümü. Giyinip süslenmek, makyaj yapmak, modayla ilgilenmek... Bunları her Afrodit kızı gibi gerçekten çok seviyordum. Ancak bunun dışında sevdiğim başka şeyler vardı. ''Macera yaşamaya bayılırım. Denizleri severim.'' Lara gülmeye başladı. ''O halde Canavarlar Denizi sana çok uyar.'' Aniden gözlerim parladı. İçimde iyi hisler vardı. Yeni bir macera... Canavarlar Denizi bana uyuyorsa, neden oraya gitmiyorduk ki ? "Hımm, o halde bana Canavarlar Denizini anlatsana." Sinsi bir şekilde gülümsemeye başladım. Kaçığın teki olabilirim, ama bu benim dışımda kimseyi ilgilendirmez. Bu yaşam benimdi, öyleyse istediğim macerayı yaşayabilirdim. Sonuçta ben bir Tanrıça kızıydım. O sırada Lara yerinden kalkmıştı. ''Ne ? Hayır ! Orası çok tehlikeli !'' Bunları söylerken karşısında bir canavar varmış gibi korkuyla geriye gidiyordu. Sonra yerinde durup bana bakmaya başladı. Yerimden kalkıp yavaş ve sinsi bir şekilde ona yaklaştım. "Ah ! Hadi ama ! Şu an ihtiyacımız olan tek şey macera !" Bu sözleri söylerken en masum bakışımı atıyordum. Oyunu nasıl oynayacağını bilen biriydim. Sen nasıl bir kaçıksın Adriana ? İçimdeki ses böyle diyordu, fakat umrumda değildi o anda. Tahmin ettiğim gibi, bakışlarım yine etkilemişti ve kardeşime bu iş akıllıca geliyordu. Yüz ifadesinden anlıyordum bunu. Kötü biri değildim, ancak istediklerimin olması için elimden geleni -belki fazlasını, sinsiliği mesela- yapardım. Kıyıya yaslanmış bir tekne vardı, ona beraber binip ilerlemeye başladık. Lara etrafına bakınıyordu, sanki birşeyler bekler gibiydi. Ancak bundan sıkılmıştı. Gözlerini yerlere çevirdi.
Tekneye bindiğimizden beri zaman geçmişti, sular bizi maceraya sürüklüyordu. Bunu hissedebiliyordum, çok zevkliydi. Aniden birşeyler hissettim, korkuyla karışık bir zevkti bu. Maceraya yaklaştığımızı hissediyordum. "Sanırım burası." Lara iyice endişelenmeye başlamıştı ancak belli etmek istemiyordu. Tekneyi sürmeye devam ettim. Etrafa şöyle bir bakındım. Oldukça gösterişli kayalıklar vardı. Bir an düşündüm, nasıl olur da böylesine güzel bir yer tehlikeli olabilirdi ? Canavarlar neredeydi ? Canavarlar Denizi diyerek korkutup, kamptan kaçmamızı engellemek mi istiyorlardı acaba ? Tam bu sırada, belki de duyabileceğim en güzel melodi kulağıma geldi. O an herşeyi bırakıp, kendimden bile uzaklaşıp o melodiyi dinleme ihtiyacı hissettim. İhtiyaç gibiydi bu. Bulutların üstündeydim sanki, derin bir sis bulutuna dalmış gibiydim. Dehşet bir melodiydi bu, kendime uzaktan bakıyor gibiydim. Her yerimi parçalamak istiyordum. Sessiz çığlıklarla boğuluyordum, fakat hala duymak istiyordum... O sırada bana hayal kadar boğuk ve derinden gelen sesi, Lara'nın sesini işittim. ''Siren Körfezi !'' Ve herşey kararmıştı.
-Devamı Siren Körfezi'nde.-