Artık her şey olağan gibi gelmeye başlamıştı. Kampa neredeyse alıştım diyebiliriz. Sadece her gün görsem de bir türlü alışamadığım sentorlar ve satirleri saymazsak.
Her gün açık alanda birçok ders alıyordum. Hangi alanda iyi olduğumu anlamaya çalışıyorlardı. Okçulukta bahsetmeme bile gerek yok tam anlamıyla bir faciaydım. Ve okçuluk sahasında herkese verdiğim zarardan ötürü beni bir daha oraya sokmayacaklarına emindim. Görünüşe göre sadece kanoda kürek çekmekti ve kılıç dövüşünde de o kadar kötü sayılmazdım. Birçok eğitim aldıktan sonra sıra bayrak kapmacaya gelmişti. Eğitimlerdeki ''muhteşem'' performanslarımdan sonra bayrak kapmaca beni korkutuyordu. Herhangi bir Ares melezinin elinde hayatım son bulabilirdi. Düşünmesi bile tüyler ürperticiydi. Hemen bu sapkın düşünceden kendimi kurtardım ve bayrak kapmacanın kurallarını dinlemek için kulaklarımı Kheiron'un anlattıklarına verdim. Grupları yerleştiriyorlardı. Bizim kulübe bu gece Apollun'un yanında yer alacaktı. Güçlü grup biziz gibi görünüyordu. Eminim ki Apollon bu grubu oluşturmak için birçok antlaşma yapmıştı. Sonunda Kheiron birkaç kuraldan daha bahsettikten sonra bayrak kapmacayı başlattı. O anda Apollon kulübesinin lideri önde olmak üzere kuzeye doğru koşmaya başladık. O anda Leo'ya yetiştim.'' Görevim ne?'' Sınır devriyesi olduğumu söyledi ve elime bir kılıç verdi. Göz alıcı bir maviydi ve karanlıkta parlayarak kendini belli ediyordu. Apollon liderinin peşinden koşmaya devam ettim ve beni ıssız bir köşede biırakıp devam ettiler. Bu eğlencede pek fazla payımın olmayacağı kesindi fakat en azından Ares çocuklarına yem olmayacaktım. Bu bayrak kapmacada aksiyonun fazla içinde bulunmamam bana yardımcı olmuştu derken Hephaitos çocuklarından biri bana doğru gelip saldırmaya başladı. Bende ona saldırdım. Ona karşılık vermeden kaçmayı aklımın ucundan bile geçirmemiştim. Çocuk korkutucu boyutlarda devasaydı. Fakat bu özelliği ona saldırmaktan yıldıramazdı beni. Hemen Leo'nun verdiği kılıcı alıp kılıç savunmasında neler öğrendiğimi anımsamaya çalıştım. Çocuk bu arada kılıcını koluma geçirmiş kocaman bir çizik açmıştı. Sonra yaptığımız pratiklerde en çok işime yarayan ve ne iyi yaptığım şeyleri kullanarak çocuğa karşı saldırmaya başladım. Kılıcımı çocuğun kafasına doğru salladım ve miğferini uçurdum. Çocuk sonra yanımdan kaçarak uzaklaştı. Aslında kılıç dövüşünde o kadar da kötü olmadığımı farketmiş oldum. Yerimden ayrılmaya karar verdim ve kulübemin toplandığı yere doğru yürüdüm. Bayrak yarışını biz kazanmıştık. Herkez mutlulujtan çığlıklar atıyordu. Benim için harika bir deneyim olmuştu.