Astroloji ve Kader Bilimi | 5 Temmuz - 12 Temmuz

Heyecanlı olduğu söylenemezdi aslında, fakat gireceği derste en küçük bir hata yapmak istemiyordu. Güneş batmaya yüz tutmuş, gün içerisinde gökyüzünde ki son seferini yapıyordu. Asumanı kuşatan turuncu rengi büyük bir ihtişamla yer yüzünü kaplamaya boy göstermişti. Her zamankinden erkenciydi, ders işleyeceği yeri günler öncesinden planlamıştı. Dolunay’ın olacağı bir geceyi seçmişti özellikle, astrolojide bugünün ikinci ve dördüncü ev sahiplerinin üzerinde ki etkisinin büyük bir şans olduğunu biliyordu. Her ne kadar kendi burcu için pek bulunduğu gezegen pek bir etki etmese bile onun açısından ayın astrolojide ki etkisini anlatmaya fırsatı olacaktı. Uygulamalı konular daha eğlenceli olsa da işleyeceği konu astroloji ve kader olduğundan pek uygulamalı olarak anlatamayacaktı. Sonuçta bir Moira değildi, insanların kaderini belirleyip sonlandırmak görevini üstlenmemişti. Kader Tanrıça’larından derse gelmelerini istemiş olsa belki değişik bir gün olabilirdi heyhat pek umduğu gibi olmayacaktı.

Derslik için kampa yakın boş bir vadiyi seçmişti. Böylece astroloji hakkında daha kolay bilgi verebilirdi. Hava kararmaya yüz tutmuş, güneş vedasını yaparken gökyüzünü süsleyen yıldızlar ortaya çıkmaya başlamıştı. Dersini akşam vakti yapacağından öğrencilerin gelmesi epey geç olacaktı, erken gelmesinin onun için tek sebebi günün sonunda güneşin vedasını seyretmekti. Gökyüzünü kapsayan turunculuk artık kendisini gecenin renklerine bırakmaya başlamıştı, asumanı kaplayan siyah perde en az güneşin son seferi kadar güzeldi. Kulağına ilişen sesler üzerine zümrüt yeşili gözlerini karanlığın içerisinden gelen bir gruba dönerek baktı. “Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, ismim Mirabella. Kiminizin Ceres kiminizin olarak Demeter olarak bildiği Tanrça’nın kızıyım.” Etrafın sessizliğe bürünmesinin ardından kendisine yönelen bakışlara kendinden emin bir ses tonuyla; “Eminim hepinizin astroloji hakkında bir bilgisi vardır, olmayanlar için kısaca göksel cisimlerin insan karakteri ve kaderinin üzerinde ki etkiyi araştıran daldır.” Her ne kadar dersini olabildiğince uygulamalı bir duruma getirmek istese bile pek mümkün olmadığını bildiğinden karamsardı. Gökyüzünü süsleyen yıldızlara ve tüm ihtişamıyla gökyüzünü cılız ışığıyla kaplayan ay’a bakarak; “Bildiğiniz üzere kişinin kaderi Moiara’lar tarafından belirlenir ve de sonlanır. Moiralar Tanrı Zeus’un kızları kader Tanrıçalarıdır. Peki Moira’ların yaptıkları işi önceden bilmek mümkün mü? Astroloji bize tam olarak diyemesek bile kısmi olarak bunu sağlar.” Zümrüt yeşili gözlerini önünde duran bir yığın kağıdın önünde bir an kilitleyerek sınıfa döndü. Kağıt üzerinde ki şemalar her ne kadar bir sınavı anlatsa da aksine gökyüzünü kapsayan gezegenleri belirleyen yıldız haritalarıydı. Elinde tuttuğu yıldız haritalarını çevresinde ki kalabalığa dağıtarak ne yapmaları gerektiğini anlatmaya başladı. “Size vermiş olduğum yıldız haritaları on iki burç ve içlerinde barındıran on iki evle on gezegeni anlatmaktadır. Her burç ve ev kişinin dünyaya gelişiyle kaderini ve kişiliğini belirler. Sizden istediğim burcunuzun bulunduğu evi ve gezegeni bulmanız.” Astrolojide evler burçlar kadar önemli bir yere sahip olduğundan pek çok kişinin kendi burcunu içinde barındıran evi ve gezegeni bulacağından oldukça emindi Mirabella.

Spoiler:

Nyks'in Çocuğu Mesaj Sayısı : 747 Kayıt tarihi : 27/05/11

Güneş yavaş yavaş bulutların arasında kayboluyordu. Bir gün daha bitti, diye düşündüm. Koca bir gün daha bitiyor. Ve benim kampta aylak aylak dolaşmak dışında yaptığım hiç bir şey yok. Sahi, kampa geleli ne kadar olmuştu? Kaç gün? Ne kadar süre boyunca, güneşin artık aşina olduğu bulutlar arasından kaybolup gitmesini izlemişti? Bilmiyordum. Hiç bir fikrim yoktu. Ellerimi ceplerime sokarak yavaşça kulübemden dışarı baktığım camdan ayrıldım. Kendimi yatağım üzerine fırlatarak gözlerimi kapattım. Yapacak hiç bir şey yoktu. Bir süre sonra sıkılıp kendimi kulübeden dışarı attım. Hiç bir şey olmazsa, pegasusuma giderdim. Yürürken, bilinçaltımda bir yer, bana bugün katılabileceğim bir ders olduğunu hatırlattı. Dersi hatırlamak için kendimi zorladım, ilgi çekici bir şeyse katılabileceğimi düşünüyordum. Yavaş yavaş, zihnimde bir ders adı belirdi. Gülümsedim. "Astroloji ve Kader bilimi. Benim konum." Burç gibi şeyler hep ilgimi çekmişti. Adımlarımı hızlandırarak, dersin yapılacağını bildiğim boş vadiye yürüdüm. Ben gittiğimde eğitmen çoktan gelmiş, güneşin batışına dalıp gitmişti. Yanına gittim. Beni fark etti ve gülümsedi. Bir süre sonra, aramıza katılan bir kaç melezle birlikte, derse başladı.

“Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, ismim Mirabella. Kiminizin Ceres kiminizin olarak Demeter olarak bildiği Tanrça’nın kızıyım.” Demeter kızı. Doğa bilimi. Gayet mantıklıydı. Mirabella devam etti. “Eminim hepinizin astroloji hakkında bir bilgisi vardır, olmayanlar için kısaca göksel cisimlerin insan karakteri ve kaderinin üzerinde ki etkiyi araştıran daldır.” Bunu bilmeyen birilerinin olmadığını düşündüm. Zaten bu derse, çoğu kişinin sadece ilginç olduğu için,- ve konu hakkında bilgisini genişletmek için- katılacağını tahmin ediyordum. Benim gibi. Tabii, bir de şu zorunlu-ders meselesi vardı. DÜşünceleri kafamdan atıp, kızı dinlemeye devam ettim. “Bildiğiniz üzere kişinin kaderi Moiara’lar tarafından belirlenir ve de sonlanır. Moiralar Tanrı Zeus’un kızları kader Tanrıçalarıdır. Peki Moira’ların yaptıkları işi önceden bilmek mümkün mü? Astroloji bize tam olarak diyemesek bile kısmi olarak bunu sağlar.” Ya. Kader Tanrıçaları. Bunlara gerçekten inandığımı düşünmesem bile, bir süre sonra, gerçek olabileceklerini düşündüğümü fark ettim. Sonuçta, biz Tanrı çocuklarıydık, değil mi? Sihre, kadere bizden daha çok kim inanabilirdi ki? Eğitmene baktım. Elinde bir çeşit şema gibi kağıtlarla, bize yaklaştı ve elindekileri dağıttı. Bir yandan da açıklama yapıyordu. “Size vermiş olduğum yıldız haritaları on iki burç ve içlerinde barındıran on iki evle on gezegeni anlatmaktadır. Her burç ve ev kişinin dünyaya gelişiyle kaderini ve kişiliğini belirler. Sizden istediğim burcunuzun bulunduğu evi ve gezegeni bulmanız.” Demek bunlar yıldız haritalarıydı. Burcumun bulunduğu ev lafından pek bir şey anlamasam da, ilginç oldukları kesindi. Bir an kendi burcumu düşündüm. Yengeç. Sanırım, bu kağıda bakarak, yengeç burcunun evini ve gezegenini bulmalıydım. Kendi kendime konuştum. "Pekala. Çok zor olmasa gerek." Kağıdı gözlerimle tarayarak yengeç burcunun evini buldum. 4. ev. Açıklamasına da baktım;Yuva, ev, dünya, geldiğimiz yer, anne, ebeveynler gibi şeylere bağlılığı temsil eder. Yuva. Olmayan bir yuvaya nasıl bağlanırdım ki? Şu an için yuva diyebileceğim tek yer kamptı Gözlerimin her zamanki gibi dolmasına engel oldum ve ufak bir aramadan sonra yönetici gezegenimi de buldum. Ay. Gülümsedim. Araştırmayı tamamlamıştım. Eğitmene bulduklarımı ilettim. Aldığım cevap beni rahatlatmıştı. "Doğru, Adreanna. Teşekkürler."

Nyks'in Çocuğu Mesaj Sayısı : 36 Kayıt tarihi : 26/06/11

Odamda oturmuş kitap okuyordum. Kitap kitap nereye kadar diye düşündüm . Çünkü sürekli kitap okuyordum . Güneş batmak üzereydi. Kulübemden çıktım. Ve yürümeye başladım. Nereye gittiğimi bilmiyordum .Gidiyordum işte. Sonra aklıma bir dersim olduğu geldi . ''Astroloji ve Kader Bilimi'' .Bu dersle ilgili çok fazla bilgim yoktu. Gitmemin iyi olacağını düşündüm. Dersin yapıldığı açık alan doğru yürüdüm. Demeter kızı sandalyede oturmuş güneşin batışını seyrediyor ,melezlerde kendi arasında konuşuyordu. Kardeşlerimden birileri var mı diye etrafa bakındım . Rea'yı gördüm. Gidip yanına oturdum. Yanınada bir kaç melez daha vardı . Rea'yla selamlaştık. Demeter kızı bize dönüp:“Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, ismim Mirabella. Kiminizin Ceres kiminizin olarak Demeter olarak bildiği Tanrça’nın kızıyım.” dedi. Sonra devam etti . “Eminim hepinizin astroloji hakkında bir bilgisi vardır, olmayanlar için kısaca göksel cisimlerin insan karakteri ve kaderinin üzerinde ki etkiyi araştıran daldır. ' dedi. Açıkçası bu konuyla ilgili pek bbir bilgim yoktu.Normal yaşantımda yani melez olduğumu öğrenmeden önce Astroloji gibi bir ders görmüyorduk. Mirabella devam etti.“Bildiğiniz üzere kişinin kaderi Moiara’lar tarafından belirlenir ve de sonlanır. Moiralar Tanrı Zeus’un kızları kader Tanrıçalarıdır. Peki Moira’ların yaptıkları işi önceden bilmek mümkün mü? Astroloji bize tam olarak diyemesek bile kısmi olarak bunu sağlar.” dedi. Mantıklı gelmişti.Eğitmen elinde kağıtlarla bize doğru geliyordu. Kağıtları bize dağıtırken bir yandan da açıklama yapıyordu.“Size vermiş olduğum yıldız haritaları on iki burç ve içlerinde barındıran on iki evle on gezegeni anlatmaktadır. Her burç ve ev kişinin dünyaya gelişiyle kaderini ve kişiliğini belirler. Sizden istediğim burcunuzun bulunduğu evi ve gezegeni bulmanız.Demekki bunlar yıldız haritalarıydı. Galiba bu kağıtlara bakıp başak burcunun evini ve gezegenini bulmalıydım. 'Çok zor değidir herhalde.'diye düşündüm.Ve araştırmaya başladım.Kısa bir araştırrmadan sonra yönetici gezegenimi buldum . Merkür. Yüzümde bir gülümseme belirdi . Eğitmenimize bulduklarımı ilettim.Aldığım cevap güzeldi .Ve rahatlamıştım.Doğru linda . Teşekkürler. Bir ödev yapmanın mutluluğu içerisindeydim.

Nyks'in Çocuğu Mesaj Sayısı : 181 Kayıt tarihi : 02/02/11

Kulübemde oturmuş televizyon izliyordum. Ama kanalların çoğu İspanyolcaydı ve benimde İspanyolcadan anladığım söylenemezdi. Sadece vakit geçsin diye oyalanıyordum. Neden bilmem ama son günlerde tembelliğim üzerimdeydi. Sadece kulübemde oturup müzik dinlemek, kitap okumak ve bir de televizyon izlemekle geçiriyordum günümü. Artık bu durum beni sıkmaya başlamıştı. İç çekerek televizyonu kapattım ve kendimi kulübeden dışarı attım. Kampın temiz havasını içime çekerken dudaklarımda bir tebessüm oluştu. Dışarıda olmak iyi gelmişti. Yavaş adımlar ile kampı dolaşmaya başladım. Birkaç melez arenada dövüşüyor, bir kısmı da pes etmiş onları izliyordu. Fakat güneş yerini yavaş yavaş gecenin lacivert rengine bırakırken hepside kulübelerine doğru gitmeye başladılar. Benim ise buna hiç niyetim yoktu. Benim zamanım gelmişti. Adımlarımı hızlandırdım ve kampta çıkabilecek herhangi bir maceraya odaklandım. Kişiliğimin kavgacı yönü yavaş yavaş su yüzüne çıkıyordu. Tüm duyularım tetikteydi. Pegasus ahırlarının önünden geçerken duraksadım. İlk başta aklıma pegasusum ile ilgilenmek için içeriye girmek geldi fakat zihnime ok gibi saplanan bir düşünce beni durdurdu. Bu gece katılmayı önceden planladığım bir şey vardı ama ne? Gözlerimi kısarak beynimi zorladım. Astroloji ve Kader Bilimi dersi. Tabi ya. Nasıl da unutmuştum? Tekrar harekete geçtim ve dersin yapılacağı yere doğru koşar adım ilerlemeye başladım. Aslında birkaç defa yanlış yönlere saptım. Fakat en sonunda dersin yapılacağı vadiye gelmeyi başardım. Başka kimlerin derse katıldığını anlamak için çevreme bakındım. Melezlerden sadece iki tanesi gözüme tanıdık geldi: Linda ve Rea. Hemen onlardan birkaç adım uzaklıkta bir köşeye oturdum. Beni fark etmediler. Umursamadım. Merakla eğitmeni seyrediyorum. Bize doğru dönerken de onu seyretmeye devam ettim. “Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, ismim Mirabella. Kiminizin Ceres kiminizin olarak Demeter olarak bildiği Tanrıça’nın kızıyım. Eminim hepinizin astroloji hakkında bir bilgisi vardır, olmayanlar için kısaca göksel cisimlerin insan karakteri ve kaderinin üzerinde ki etkiyi araştıran daldır.” dedi eğitmenimiz. Ardından da ekledi “Bildiğiniz üzere kişinin kaderi Moiara’lar tarafından belirlenir ve de sonlanır. Moiralar Tanrı Zeus’un kızları Kader Tanrıçalarıdır. Peki Moira’ların yaptıkları işi önceden bilmek mümkün mü? Astroloji bize tam olarak diyemesek bile kısmi olarak bunu sağlar.” Ders alanındaki herkes eğitmenimizi dikkatle dinliyordu. Buna ben de dâhildim. Hayatımda ilk kez bir konuya bu denli ilgi gösteriyordum. Bunun sebebi belki de kader kavramının ilgimi çekmesiydi. Kaderi değiştirmek mümkün değildi. Kaderi bilmek ise yetenek isterdi. Eğitmenimiz gözlerini elindeki kâğıt yığınına kilitleyerek her birimize birer kâğıt vermeye başladı. O “Size vermiş olduğum yıldız haritaları on iki burç ve içlerinde barındıran on iki evle on gezegeni anlatmaktadır. Her burç ve ev kişinin dünyaya gelişiyle kaderini ve kişiliğini belirler. Sizden istediğim burcunuzun bulunduğu evi ve gezegeni bulmanız.” diye açıklama yaparken ben de bana verdiği kâğıdı inceliyordum. Yıldız haritası çıkarmak o kadar da basit bir iş değildi. Uğraş ve zaman isterdi. Bizden tek istenen ise bu yıldız haritasında burcumuzun evini ve etkilendiği yönetici gezegeni bulmamızdı. Basit bir işti. Babam kendini üvey kardeşlerime adamadan önce bana bu tür şeyler hakkında bayağı bir bilgi vermişti. Bu düşünce ile kimseye belli etmeden yutkundum. Şimdi kıskançlık yapma zamanı değildi. Babamı düşünmek yönetici gezegenimi bulmamı sağlamayacaktı. Sadece derse odaklanmam gerekiyordu. Dikkatimi toplayarak burcumu yöneten gezegeni aradım. Burcum boğaydı. O zaman gezegen de… Venüs olmalıydı. . Yani 4. ev. İlk başta emin olamadım. Haritayı izleyerek bunu bir kez daha kontrol ettim. Bulduğum şey doğruydu. Bu sonuca şaşırmıştım. 4. evin temsil ettiği şeyler para ve diğer değerlerdi. Kişinin güven ve güvensizliğinin dayandığı noktalar ve mesleki yetenekleri de bu gezegenin etkisindeydi. Bunu beynimin bir köşesine not ederek anlık bir tereddütten sonra eğitmenimize vardığım sonucu ilettim. Hiçbir şey demedi. Sadece yüzünde bir gülümseme belirdi ve bana “Tebrik ederim.” der gibi baktı.

O gün kulübemde oturuyordum yine kardeşlerimle beraber, güneş daha ilk ışıklarıyla pencerenin içerisine süzülürken. Artemis ava çıkmıştı, kendi başına avlanmak istediğini söyleyip bizi kulübede bırakmıştı. Biz de ona uyuyorduk, bu yüzden kampta takılıyorduk bütün gün. Peşimizden dolanan satirlere aldırış etmemeye çalışıyorduk, gün boyu erkeklerle uğraşıp yeni melezlerle dalga geçiyorduk. Eskilere bir saygımız vardı, bazılarının vefa borcu diye adlandırabileceği türden. Fakat birkaç sene bizim boyumuzu geçecek tıfıllarla uğraşmak oldukça zevkliydi. Kamp gerçekten biz gideli çok değişmişti, on yıl boyunca uğramamak bize de iyi gelmişti. Yavaş yavaş gerçek avcılığa doğru ilerliyorduk, tam olmasa da. En azından artık hiçbirimizin hoşlandığı çocuk yoktu, partnerlerimiz yoktu. Sevgilimiz yoktu ve erkeklere öyle duygular besleyemeyecek kadar vahşileşmiştik. Hepimiz bir takım giyiniyorduk, gümüş ceket ve kot pantolon. Artık gerçekten bir bütün, ayrılmaz bir ekip olmuştuk ve bu bin yıllarca, hatta belki de sonsuza dek sürüp gidecekti. Yatağımdan yeni kalkmıştım, pencereye bakıyordum. Yine kıkırdaşan melezler vardı, kendi aralarında oldukça eğlendikleri belliydi. Derin bir nefes verdikten sonra avcıların kahvaltılarını etmeye gittiklerini gördüm. Masamın üzerinden gümüş tacımı aldım ve ceketimi düzelttikten sonra artık nadiren görülebilen gülümsememi bütün içtenliğimle onlara sundum. "Geliyorum kızlar." dedikten sonra yürümeye başladım. Duruşumu dikleştirdim, arkada bulunan tek örgümü yana aldım. Kulübeden çıkan avcıların ardından son çıkan ben oldum, kapıyı sıkıca örttükten sonra onlarla beraber yemek gazinosuna doğru ilerlemeye başladık. Tam da o sırada kamp meydanının oradaki panoya gözüm kaymıştı. O an fark etmiştim ki bugün astroloji dersi vardı. Duraksadım ve başımdaki tacı Lexi'ye taktım. "Bir süre Lexi'yi izleyin, olur mu?" dedikten sonra onların şaşkın bakışlarına yanıt olarak panoyu işaret ettim. Bugün gerçekten de melezlerle uğraşmaktan farklı bir şeyler yapmak istiyordum. Daha değişik bir şeyler, aksiyon yerine durgun da olsa monotonluktan beni kurtaracak bir aktivite. Ki bunun için astroloji ve kader bilimi dersi oldukça idealdi. Avcılara el salladıktan sonra boş araziye doğru koşmaya başladı. Orada sadece Nyks çocukları olacağını biliyordu fakat onlarla muhattap olmadan dersi bitirmek istiyordu. İstediği yeni melezlerle kaynaşmak değildi, sadece biraz farklılıktı. Boş araziye vardığımda yere oturdum ve eğitmeni beklemeye başladım. Bir süre çevreme bakındıktan sonra karşıdan kızılımsı kahverengi saçlarıyla salınarak gelen birini gördüm. Onu tanıyordum, eski bir dostumdu. Ceres kızı Mirabelle'ydi, biraz daha büyümüş biraz daha olgunlaşmıştı. Yine de kendini tanıtıyordu, kim olduğunu belli ediyordu. Yeşil gözleriyle öğrencileri tanıdı, ben de kahverengi gözlerimle tamamen konsantre olmuş ona bakıyordum. “Öncelikle hepiniz hoş geldiniz, ismim Mirabella. Kiminizin Ceres kiminizin olarak Demeter olarak bildiği Tanrıça’nın kızıyım.”Ceres onun Romalı haliyle, Demeter ise yunanlı. Ben Demeter'i daha çok seviyordum, hatta Romalılar'dan pek de haz etmiyordum. Yine de Mirabelle eski bir dostumdu. Onun dersini merakla bekliyordum. Etrafta biraz gezindikten sonra derse geri döndü. “Eminim hepinizin astroloji hakkında bir bilgisi vardır, olmayanlar için kısaca göksel cisimlerin insan karakteri ve kaderinin üzerinde ki etkiyi araştıran daldır." Astroloji, bir bakıma burç bilimiydi veya bilim değildi. Ben kampa gelmeden önce burçlara inanmıyordum. Her ne kadar burçlarımın özelliğini taşıyor olsam da, yine de bana yıldızlardan bir anlam çıkarmak oldukça saçma geliyordu. Fakat kampa geldikten sonra bütün konular hakkındaki görüşüm değişmişti, astroloji de dahil. Derin bir nefes verdikten sonra gökyüzünü süzdüm, ardından gözlerimi tekrar Mirabelle'nin gözlerine çevirdim. “Bildiğiniz üzere kişinin kaderi Moiara’lar tarafından belirlenir ve de sonlanır. Moiralar Tanrı Zeus’un kızları kader Tanrıçalarıdır. Peki Moira’ların yaptıkları işi önceden bilmek mümkün mü? Astroloji bize tam olarak diyemesek bile kısmi olarak bunu sağlar.” Her şey mümkündü bu kampta, her şey. Mitolojide de bunlar geçerliydi tabi ki. Ayrıca Moiralar da Zeus'un tonlarca çocuğundan biriydi. Bu konularda aklımın ermediği sayılı şeylerden biri de Zeus'un o kadar çocuğunun hepsinin de belirgin bir özelliği olmasıydı, hiçbiri yabana gitmemişti çocuklarının. Ben bunları düşünürken Mirabelle elindeki hariaları dağıtmaya başlamıştı. Elime gelince harita hemen önüme serdim ve incelemeye koyuldum.“Size vermiş olduğum yıldız haritaları on iki burç ve içlerinde barındıran on iki evle on gezegeni anlatmaktadır. Her burç ve ev kişinin dünyaya gelişiyle kaderini ve kişiliğini belirler. Sizden istediğim burcunuzun bulunduğu evi ve gezegeni bulmanız.” Derin bir nefes aldım ve haritayı incelemeye başladım. Önce gözlerim balık burcunun bulunduğu yıldız takımını aramaya başladı. Aynı ritimle parmaklarım da haritanın üzerinde ilerliyordu. Bu sırada balık burcunun bulunduğu evi bulmanın hazzıyla gülümsedim kendi kendime. Çantamda her daim taşıdığım minik kalemi çıkartarak haritanın kenarına not aldım, on ikinci ev. Aynı zamanda gezegeni de arıyordum, Roma tanrı ve tanrıçalarından esinlenilerek isimlendirilmiş olan gezegenlerden balık burcuna ait olanı bulduğumdaysa yüzümdeki gülümseme daha da büyüydü. En minik gezegeni işaretlerken kendime güvenim yerine oturmuştu, Plüton. Sanırım yapmam gerekenleri yapmıştım, Mirabelle'ye gülümseyerek haritamı teslim ettim ve yavaş adımlarla kampa doğru ilerlemeye başladım.

Ders bitmiştir. Bundan sonra ki postlar kabul edilmeyecektir.

» Şifa Sanatı Dersi |8 Temmuz~14 Temmuz|
» Büyü Teknikleri Dersi / 13 Temmuz - 20 Temmuz
» Okçuluk Dersi | 1 Temmuz ~ 8 Temmuz.
» Okçuluk Sınavı | 9 Temmuz ~ 16 Temmuz.
» 10. Yarış (12 Temmuz 2011 ~ 19 Temmuz 2011 arası)