Hızlı adımlarla pegasus ahırlarına doğru yürürken, 'Aklı başında olan hangi melez Detroit'te yaşamak ister ki?' diye düşünüyordu sinirli bir şekilde. Tamam, zamanında Los Angeles'ta yaşamış biri olarak bu konuda söz sahibi sayılmazdı, ama kaç yıl önceydi bu? Belki yedi yıl olmuştu, ya da sekiz? Bazı şeylerin melezler için hiç değişmediğini görmek gerçekten de sinir bozucu bir durumdu. Belki de hiç değişmeyeceğini. Kafasını iki yana salladı, bir göreve çıkarken bu kadar karamsar olmamalıydı. Bu görev için neden 'özellikle' seçildigini de ayrıca merak ediyordu. Kheiron onu çağırdığında ve şu anda bu işi yapabilecek tek melezin o olduğunu söylediğinde, onun başka bir şeyler bildiğini ve ona söylemediğini hissetmişti. Ama tabii ki, geçen onca zamandan sonra bile, yine de konuyu kurcalamamıştı. Ahırlara geldiğini fark edince ofladı ve kapıları ittirerek açtı. Detroit gibi, kıtanın diğer ucunda olan bir şehre gidecekse, elini çabuk tutması gerekiyordu. Vakit kaybetmeden Onyx'in bölmesine gitti. Koyu renkli pegasusu huzur içinde uyuyordu. Uyanması için ona hafifçe seslenmesi yetmişti. Uyandığını gördüğü atın burnunu okşadı. 'Dostum, gidiyoruz. Biraz acele etmemiz lazım, o yüzden mümkün olan en yüksek hızla uçmanı istiyorum.' Onyx bezgin bezgin ona baktı bir süre, herhalde aradan bu kadar uzun bir zaman geçtikten sonra karşısına böyle bir nedenle çıktığı için alınmıştı. Ona aldırmayarak bölmesinden çıkaran genç adam, dışarı çıktığında gökyüzünün soluklaşmaya başlamış olan lacivert rengine baktı. Oldukça uzun bir yolculuk olacaktı.
Şehir hakkında aldığı duyumlara göre gerçekten de Detroit'e ulaştığında, güneş tam tepesindeydi. Onyx ustalıkla müsait bir yere indiğinde hızla aşağı indi ve tuhaf bir şekilde boş olan sokaklara göz gezdirdi. Daha fazla bir şeyler bekliyordu, daha... sert. Boş sokaklar iki şeyin habercisi olabilirdi sadece; ya yanlış duyum almışlardı ve buraya boş yere gelmişti, ya da... Gereğinden fazla sessiz olan yollar içindeki nahoş hissi kamçılasa da ikinci olasılığın üzerinde durmamaya çalıştı ve adımlarını sıklaştırdı. Bir yandan, ne olur ne olmaz diye, özel gücünü aktif ederek havaya karışırken, bir yandan da çok geç kalmamış olması için dua ediyordu. Ancak tahmin etmiş olduğu şey doğruysa ve geç kalmış olsa da, bu sessizliğe neden olan yaratık onun elinden sağ kurtulamayacaktı.