Diğer Titanlardan farklı olarak sıkılmıştı savaş konuşmalarından. Kimse, Phoebe'nin gerçek değerine önem vermiyordu. Anlamıyorlardı. Düşmanlarına karşı kullanacakları silah konusunda Phoebe'nin ilahi güçlerinden daha iyisi var mıydı? Karanlık ve Gizem Titanı'nı kim yenebilirdi ki? Her türlü gizli işi becerebilen bu kızdan, kim daha üstün olabilirdi? Sinirliydi Phoebe. Onu kızından uzak tutan Tanrı'ya sinirliydi. Kızının onun kim olduğunu bile bildiğinden şüpheliydi. Her ne kadar ilk çocuklarından biri olan Leto'ya ve torunları Artemis ile Apollon'a zarar vermek istemese de, Hades'e olan öfkesi tüm Tanrılara yansıyordu. Onu sevdiği zamanlar güçlüydü oysa. Persephone denilen o sevgi pıtırcığı Tanrıça yoktu. Zaten o hiçbir zaman sevmemişti Hades'i. Kamptaki yeni yapılmış kulübesi buna bir kanıt değil miydi? Ellerini yumruk haline getirdi. Yalnız başına Othrys Dağı üzerinde ilerlerken, öfkesini göstermek için başka bir şey yapamıyordu. Bir sürü yeri yıkabilirdi. Fakat bu da kardeşlerinin dikkatini çekerdi. Derin bir nefes aldı. Bir Titan olarak bu hallede düşmüş olmasına inanamıyordu. Gördüğü rastgele bir elma ağacına doğru ilerlemeye devam etti. Torunu Apollon, Ay yolculuğuna çıkması için yerini Artemis'e devrederken hava kararmaya başlamıştı. Üzerine aldığı siyah pelerini görünmemek üzere başını örtecek şekilde çekti. Kumral saçları omuzlarından dökülürken, gözleri çevresindeki bitkilerin yeşilliğini almışçasına parlamaya başlamışlardı. Kendi bölgesine girmiş ilahi varlığı hissetmişti Titan. Arkasından yaklaşan kişiye saldırmak için beklemedi. Bir anda Tanrıça olduğu kişinin ona doğrulttuğu hançeri kavradı ve kendisinden uzaklaştırırken elini büktü. Kızın acı dolu inlemelerinin zevkini çıkardı bir süre. Ama onun yüzüne baktığında gülümsemesinin yüzünde donduğunu hissetti. "Nina... Sen misin?" sesinin normal çıkması için uğraşmıştı. Az önce kızına saldırmış olması yüzünün kızarmasına sebep olmuştu. Karanlığın onu saklamasından memnundu. Ona yüzünü gösterip göstermemek konusunda tereddüt etti. O kendini gösterip göstermemesi konusunda kararsız bir şekilde beklerken. Kızın konuştuğunu duyabilmişti. "Evet, sen kimsin peki?" onun düşmanca ses tonunu duyduğunda, göğsü kızı için duyduğu gurur ile biraz kabarsa da, sonradan bu duygu yerini sevince bıraktı. Uzun yıllar sonra, Hades kızını saklamaktan vaz mı geçmişti yoksa? Nina'nın hala kendisine bakmakta olduğunu gördüğünde, kim olduğunu söylemediğini anladı. Pelerinini üzerinden çıkarırken gözleri parlıyordu. "Ben Phoebe'yim kızım." dedi yüzünde kızını görmenin getirdiği şaşkınlık ve sevinç duygularını belli eden bir gülümseme ile. Az önce kontrol edemediği öfkesinin yok olduğunu biliyordu.