Farkına bile varamadan yere düşmüştüm. Ne kadar da dikkatsizdim! Gerçekten canım yanıyordu. Bu şekilde kulübeme bile gidip gidemeyeceğim konusunda şüpheliydim. Ama tam o sıra da hiç tanımadığım, yani kampta hiç karşılaşmamış olduğum bir kız imdadıma yetişmişti. Eskiden burada olsa kesin görürdüm. Hiç görmemiştim. Herhalde yeni olmalıydı. Kız bana doğru geldi ve yerden kalkmama yardım etti. Daha şimdiden kıza kanım ısınmıştı. En yumuşak ses tonumla bu adını bile bilmediğim kıza laf attım. ''Teşekkürler.'' Tüm acıyı unutmuş, yüzümde bir tebessüm vardı. Kız da hemen karşılık verdi. ''Önemli değil.'' Az önceki düşüncemi dile getirmek istiyordum ve hemen konuştum. ''Sen yeni olmalısın, ben Lily.'' Kız sözlerine başladı. ''Şey pek yeni sayılmam yani...'' Sözlerinin devamı gelmeden bakışlarını bir yere dikmişti. Kızın nereye baktığına bende baktım. Tam da o anda bacağımdan akmakta olan kanı gördüm. Lanet olsun! Bir bu eksikti. ''Ahh.. Olamaz!'' Hemen kaprimi kıvırdım. Kız halimi daha iyi anlamıştı. ''Hadi kulübene gidelim.'' Ardından koluma girdi ve sözlerine devam etti. ''Oksijenli su iyi gelir.''
Bu yardımsever kızı daha yakından tanımak istiyordum. Düşüncelerimin doğruluğundan emin değildim. Ama bu kızın kampa yeni geldiği fikri çok ağır basıyordu. Hemen onu tanımak ebeveynini öğrenmek için can atıyordum. Kızın kolunda, sendeleyerek yürüyordum. Kısa bir yürüyüşün ardından kulübem olan Afrodit Kulübesi'nin önüne gelmiştik. Hemen içeri girdik. Bacağım hala kanıyor ve hala acıyordu. İçeri girer girmez bir koltuğa oturdum. Daha tanışmaya fırsat bulamadığım bu kız bacağımın haline bakıyordu. Kızı biraz olsun tanımak, en azından adını öğrenmek istiyordum.