Sabah iyi bir kahvaltı yaptıktan sonra yapacak aktivite düşünüyordu Aldrick. İlk önce plaja gitmeyi düşünmüştü fakat plaja gerçekten çok kez gitmişti bu yüzden de gitmek istemiyordu.Düşündüğü zaman gitmediği birçok mekan gelmişti aklına .Tırmanma duvarı , tarlalar... En iyisi kulübeye gitmek diye düşünmüştü en son. Ne zaman yapacak bir şey bulamasa , kardeşleri ona yapacak bir şey önerirdi ve bu hiç değişmemişti.
Kulübesine gittiği zaman gözü takvime çarpmıştı. Bugün 28 hazirandı, yani en iyi arkadaşlarından birisi olan Thedore'nin doğum günüydü. Zaten geçen sene doğum gününe gidememişti , çünkü Aldrick'le annesi tatile gitmişti. Öbür yıl gideceğine söz vermişti. Thedore'yi zar zor ikna etmişti . Eğer bu yıldadoğum gününe gitmezse , başına kötü şeylerin geleceğine emindi. Geçen yıl yoldan geçen birine " Şuna bak , sanki düşecek " dedikten 10 saniye sonra adamın düşmesi gerçekten garipti . Bunun gibi bir çok olay daha vardı . Kesinlikle doğum gününe gitmesi gerektiğini düşünerek hazırlanıp dışarı çıkmıştı. Hediye olarak kendi, telefonunu verecekti. Ama unuttuğu bir şey vardı. Melezler yanında telefon taşımamalıydı , hele telefon açıksa!
New York'a indiği zaman - Pegasusuyla gitmişti . - Thedore'nin evine doğru yürümeye başlamıştı. Çoğu gün Thedore'nin evinde kalmıştı , bu yüzden de Thedore'nin evini kendi ei gibi benimserdi. Annesinin kurabiyeleride harikaydı tabii. Şimdiden o kurabiyelerin kokusunu duyduğunu hissetmişti.Arkasından bir ses " Sonunda seni yakaladık Aldrick Carter ! " Aldrick kafasını geriye doğru atınca işinin bittiğini anlamıştı. Bunun nedeni,arkasında labirentteki bütün canavarların karşısında bulunmasıydı. Sfenks soru sormaya hazır gibi bekliyordu . Kampé , çok aç olduğunu dilinin harektleriyle belli etmişti. Adını bilmediği yılan ise , tıslamaya başlamıştı bile. Aldrick işinin çok zor olduğunu biliyordu. Ama o , Zeus'un oğluydu ve böyle maceralara alışıktı. Yüksek sesli bir savaş narası attıktan sonra , canavarlara saldırmaya başlamıştı. Kılıcını Kampe'ye doğru sallarken şiddetli bir tokat yemişti. Kendisini , savaşmadan önce beklediği yerin daha da gerisinde bulmuştu. Suratı kanıyordu,her şey bitmiş gibi gözüküyordu. Bütün canavarlar üstüne doğru gelmiş , öldürmek için silahlarını çekmişlerdi. Tam o anda, Aldrick kendinde inanılmaz bir güç hissetmiş, o güçle bir şimşekten bir kılıç yapmıştı kendisine. İnanılmazdı , fakat elinde şu an şimşekten bir kılıç vardı. Kılıcı inanılmaz bir kuvvetle yere saplamıştı . İlginç bir stratejiydi ama işe yaradığı kesindi . Bütün canavarlar toza dönüşmüştü. Aldrick doğum gününü unutmuştu artık. Hemen yoldan geçen bir çocuğun eline telefonunu vermişti. Artık telefon umurunda değildi. Pegasusuna bindikten sonra , elindeki kılıca bakıyordu .Artık Aldrick çok güçlüydü.