Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Yeni Biri.

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Andrea Grace Harvey
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Andrea Grace Harvey


Mesaj Sayısı : 609
Kayıt tarihi : 18/01/11

Yeni Biri. Empty
MesajKonu: Yeni Biri.   Yeni Biri. Icon_minitimePerş. Haz. 23, 2011 8:36 am

Kulübemden dışarı çıktığımda hava kararmak üzereydi.Üzerime ince bir tişört, altıma ise mini kot şortumu giymiştim.Ayağımdaki beyaz ayakkabılarla tam bir tatil beldesindeymişim gibi hissediyordum.Yolda saçlarımı gevşek bir tokayla tuttururken nereye gittiğim hakkında bir fikrim yoktu.Belki kulübeleri dolaşır ve takılacak birilerini arardım ya da yalnız başıma kafamı dinlerdim.İkinci seçenek kulağa daha iyi geliyordu.Uzun zamandır tek başıma kalmamıştım.Yaşadıklarımı değerlendirecek bir zamanım bile olmamıştı.Long Island Kıyısı'na ya da plaja uğrayıp gün batımını izlemek rahatlatıcı olabilirdi.Adımlarımı plajın olduğu yere doğru yönlendirerek temiz havayı teneffüs edip ciğerlerime doldurdum.Günün yorgunluğunu üzerimde taşıyor gibiydim.Günlerdir dersliklere uğramaktan, antreman yapmaktan tükenmiş hissediyordum.Uzun zamanın yorgunluğu üzerime çökmüştü ve bunu tek başıma taşıyordum.Yanımda olanlar azalmıştı artık.Bazı kavgalar bazı dostlukları sonlandırmaya yetmişti.Yanımda olmasını istediklerim yanımdaydı ama yine de yalnız hissetmek canımı acıtıyordu.Hayatım ne zaman bu kadar dramatikleşmişti acaba ? Eskiden eğlenceli bir kızdım, her zaman gülüyor, eğlenmeyi biliyordum.Şimdiyse tüm benliğimi sadece melez eğitimime adamış gibiydim.Bu kötü bir şey değildi ama tüm hayatımın bundan ibaret olmasını da istemiyordum.Evet çalışkan olmalıydım, annem gibi ama yine de eğlenmeyi de hak ettiğimi düşünüyordum.Belki de kampta toplu bir parti düzenlenmesini sağlamalıydım, eğlenceli olurdu.Sanki gerçekten bir parti düzenleyecekmişim gibi bunları düşünmem bile ne kadar saçmaydı.

Gözlerimi ovuşturarak kendime gelmeye çalıştım.Ensemde hissettiğim serin rüzgar beni rahatlatıyordu.Plaja girdiğimde etrafta kimse görünmüyordu.Plajın diğer ucunda gördüğüm birkaç melez dışında plaj sakindi.Yan yana sıralanmış şezlonglardan üzerinde kum olmayan, sağlam bir tanesine yavaşça oturdum.Güneşin batmasına yaklaşık yarım saat olmalıydı.Güneş batana kadar burda oturur dalgaların sesini dinler, kendimi esen rüzgarın verdiği serinliğin rahatlığına bırakırdım.Ne kadar da huzur dolu ! Sanırım şu sıralar ihtiyacım olan tek şey de huzurdu.Belki de biraz mutluluk.Mutlu olduğumu gerçekten hissetmeyeli uzun zaman olmuştu.Dramatik ilişkilerimden, yaşadığım ayrılıklar, ihanetler canımı acıtmıştı.Bunu hiçbir zaman kimseye söyleme cesaretim olmamıştı.İnsanlara incindiğimi söyleyecek kadar cesur bile olamamıştım.Şimdi ihtiyacım olan sadece biraz mutluluktu, beni mutlu eden biriydi.Zihnimden bu düşünceleri geçirirken plajdaki yumuşak kumun üzerine düşen gölgeden birinin yaklaştığını hissedebiliyordum.Kafamı çevirip arkamı döndüğümde gelen kişi tanıdık geliyordu.Yüzüne biraz daha dikkatle baktığımda simasının tanıdık geldiğimi fark etmem uzun sürmedi.Hangi tanrı ya da tanrıçanın oğlu olduğunu hatırlayabilmek için kendimi zorlarken.Onu arenada antreman yaparken görmüştüm.Adını ya da kulübesini bilmiyordum.Ona baktığımı fark etmesini istemediğim için başımı hemen önüme çevirip denizi ve güneşi izlemeye devam ettim.Çocuk yanımdaki şezlonga oturup sessizce beklediği zaman benimle konuşmayacağını zannetmiştim ancak bu düşüncelerin ardından gelen sakin sesiyle ''Merhaba.'' dedi.Başımı yavaşça ona çevirip biraz daha dikkatli baktım.Siyah saçları ve siyaha yakın gözleriyle etkileyici olduğu inkar edilemezdi.Onu incelediğimi anlamadan ''Sana da.'' dedim.Şu an her ne kadar yalnız kalmaya ihtiyacım olsa da onu başımdan savmayı da planlamıyordum.

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Mathias Joseph Phelan
Hermes'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Hermes'in Çocuğu/Kulübe Lideri
Mathias Joseph Phelan


Mesaj Sayısı : 144
Kayıt tarihi : 11/09/10

Yeni Biri. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Biri.   Yeni Biri. Icon_minitimePerş. Haz. 30, 2011 9:30 am

Son zamanlarda kulübedeki sıradan yaşantısından sıkılmaya başlamıştı Mathias. Göreve çıkmıyor, kendini geliştirmek için çaba sarf etmiyordu. Fazla arkadaşı da yoktu. Öğlen saatlerine kadar uyuyup, televizyon seyrettiği için olsa gerek uyuşuklaşmış, sıkılmış, bunalmıştı. Bir melez gibi yaşamıyordu. Daha hiç göreve çıkmamıştı. Kampa geldiğinden beri sadece bir pegasus edinmişti. Başka da yaptığı bir şey olmamıştı. Neredeyse sadece kardeşleriyle konuşuyordu. Başka kulübelerden birileriyle, kulübesinden çıkmadığı için konuşma fırsatı olmuyordu. Sorunları anlatabileceği, sırlarını paylaşabileceği neredeyse kimse yoktu ve bu da bunalmasına yol açan başka bir etkendi. Asosyal gibiydi ve bundan nefret ediyordu bazen. Kulübesinden çıkıp yeni kişiler tanımak, diğer melezler gibi maceralara atılmak geliyordu içinden. Ama bu hevesi çoğunlukla birkaç saat sürüyor ve geçiyordu. Bugün de aynı duygularla mücadele ediyordu Mathias. Ama bu sefer farklıydı. Bu sefer hevesinin geçmesine fırsat vermeyecekti. Hemen üzerine bir tişört ve şort giydi. Ayakkabılarını da giyip kendini dışarı attı. Bu sefer birileriyle tanışacaktı. Konuşacaktı. Arkadaş edinecekti. Beklide daha fazlasını… Düşüncelere dalmışken bir süredir kapının önünde beklediğini fark etti. Bir yere gitmeliydi. Bildiği fazla yer yoktu aslında ama kardeşi Tristan’ın ona anlatmış olduğu plaja gitmek istiyordu. Orada birçok melez olduğunu söylemişti Tristan. Belki orada birileriyle tanışabilirdi Mathias. Kamptaki tanışmak istediği kişilerle tanışabilirdi beklide. Bu düşünceler ve birileriyle tanışma ümidi içerisinde plaja doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.

Plaja vardığında ilk hissettiği şey hafifçe esen ve ona çok serin gelen bir rüzgar oldu. Denizin müthiş görüntüsü ise Mathias’ın yüzünde bir tebessüm belirmesine yol açtı. İlk kez kendini bu kadar iyi hissediyordu Mathias. Kulübede geçen onca sıkıcı günden sonra onu bu görüntü kendine getirmişti. Bu zamana kadar buraya gelmeyerek büyük bir hata ettiğini anladı Mathias. Bulduğu sağlam bir şezlonga oturdu ve denizi izlemeye koyuldu. Deniz ve hafifçe esen rüzgarın birlikteliği Mathias’ı rahatlatıyordu. Sabaha kadar kalabilirdi burada. Sıkılmadan denizi izleyebilir, rüzgarın tadını çıkartabilirdi. Serinliği iliklerine kadar hissedebilirdi. Bu görüntüyü her gün seyredecekti Mathias buna karar vermişti. Her gün buraya gelip denizin güzelliğini seyrederek rahatlayacaktı. Bunları düşünürken memnuniyetle gülümsedi Mathias. Kendini ilk kez bu kadar iyi hissediyordu. Üzerindeki sıkkın, uyuşuk hava yerini mutluluk ve memnuniyete bırakmıştı. Yarım saat öncesine kadar bunalımla mücadele ettiğini neredeyse unutturmuştu bu rahatlama ona. İşte buna ihtiyacı vardı Mathias’ın. Rahatlamaya. Şezlongta uzanmış denizi seyrederken duyduğu ayak sesleriye daldığı düşünce denizinden çıktı ve başını sesin geldiği yöne doğru çevirdi. Birkaç şezlong ötede gördüğü varlık karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Aynı bir meleğe benziyordu. Sarı kıvırcık saçları güzelliğine güzellik katıyor, Mathias’ın farklı duygular hissetmesine yol açıyordu. Ama olamazdı. Mathias aşık olmuş olamazdı. İlk kez plaja gelmişti ve ilk gelişte plaja hayran kalmış ve gördüğü bir kıza aşık olmuştu. Kalbinin atışları arasında yerinden kalktı ve kıza doğru ilerledi Mathias. Kıza yaklaştıkça güzelliğini daha yakından görüyordu. Kızın yanına vardığında kız Mathias’ı fark etti ve başını ona doğru çevirdi. Mathias’ın kalbi duracak gibi oldu bir anda. ‘‘Merhaba.’’ Oldu ağzından çıkan sözcük. Dilinin tutulmadığına şükrediyordu Mathias. ‘‘Sana da.’’ Dedi kız. Mathias bir süre daha kıza baktıktan sonra sordu. ‘‘Oturabilir miyim?’’

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Andrea Grace Harvey
Athena'nın Çocuğu
Athena'nın Çocuğu
Andrea Grace Harvey


Mesaj Sayısı : 609
Kayıt tarihi : 18/01/11

Yeni Biri. Empty
MesajKonu: Geri: Yeni Biri.   Yeni Biri. Icon_minitimeC.tesi Tem. 02, 2011 5:49 am

Beklemediğim bir hareketle yanıma oturup oturamayacağını sorduğunda ne cevap vereceğim konusunda kararsızdım. Ne kadar utangaç ve çekingen olduğumu beni tanıyan herkes bilirdi. Biraz daha yana kayarak cevabımı belli etmiştim.Yine de sesli olarak ''Tabi.'' dedim titreyen sesimle. Yüzüne bakmaya cesaret edemezken neden onun gözlerini hep üzerimde hissediyordum anlayamamıştım. Derin bir nefes alarak durumu abartmamaya çalışmaya karar verdim. Sonuçta sadece yanıma oturmuştu, bunu büyütmeye gerek yoktu. Gözlerimi batmak üzere olan güneşin kızıllığına dikmiş, karşımda duran manzarayı seyretmeye devam ediyordum. Çünkü bundan başka yapabileceğim bir şey yok gibiydi. Yanaklarımın kızardığına emindim. Ellerimi şezlonga yaslamış oturuyordum sadece. Konuşmak isterdim elbette ama ilk konuşan ben olmak istemiyordum. Bu kadar takıntılı olduğum için kendimi içten içe yargılarken aynı ses ''Konuşmaya niyetin yok sanırım.'' dedi alaycı bir şekilde. Cesaretimi toplayarak kafamı ona doğru çevirdiğimde yüzümde oluşan o aptal gülümsemeye engel olamamıştım. Dudağımı ısırarak ''Pardon.Ben Andrea.'' dedim. Gözlerimi gözlerinden alamıyordum. Kendimi toparlayarak başımı eğdim ve kendimi esen rüzgarın serinliğine bırakmaya çalıştım. ''Mathias.'' dedi elini uzatarak. Mathias. Gülümserken elini sıkarak ''Memnun oldum.'' dedim. Göz göze geldiğimiz zaman kalbimin atışlarının hızlandığını hissedebiliyordum. Yutkunarak oluşan bu sessizliği nasıl bozacağımı düşünmeye başladım. Ellerimiz hala ayrılmamıştı ve utangaç bir şekilde elimi çektim. Gerçekten garip bir durumdu. Onun da gülümsediğini görebiliyordum. Oluşan sessizlikten hoşlandığım söylenemezdi ama bu durumu bozmak için elimden bir şey gelmiyordu nedense. Alnıma düşen kıvırcık buklelerimi arkaya doğru ittirirken sakin bir şekilde ''Hangi kulübedensin ?'' diye sordum. Bu kadar soğuk konuşabildiğime inanamıyordum. Daha kibar olabilirdim. Yine de elimde olan bir şey değil gibiydi. Çok konuşup saçmalamaya başlamak istemiyordum. Kendimi rezil etmek gibi bir niyetim yoktu çünkü. Hele de Mathias'ın önünde. Onun gözünde nasıl göründüğümü niye bu kadar önemsediğimi bilmiyordum ama yine de bunları düşünmenin sırası değildi. Mathias bana bakmayı sürdürerek ''Hermes Kulübesi.'' dedi. Konuşurken ona bakmam gerektiğine karar vererek kafamı tekrar ona doğru çevirdim. Sonuçta bu bir görgü kuralıydı, başka bir nedeni yoktu. Kimi kandırıyordum ki, bir görgü kuralı olsun ya da olmasın amacım sadece ona bakmaktı. Yüzümdeki gülümsemeyle ''Tanrı, tanrıça ebeveynin belli değil mi, yoksa gerçekten Hermes'in oğlu musun ?'' diye sordum. Gözlerimi yüzünden ayırmadan ona bakmaya devam ediyordum. ''Geçici değilim, babam gerçekten Hermes.Peki ya sen ?'' dedi yüzünden eksik etmediği tebessümüyle.''Athena Kulübesi.'' dedim sakince.Sohbet normal iki arkadaşın konuşabileceği konulardandı. Normal iki arkadaş gibiydi. Nedense benim hissettiklerimin arkadaşlıkla alakası bile yoktu. Kendime asıl duygularımı itiraf edemeyerek ona bakmayı sürdürmekten başka bir şey yapamadım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Yeni Biri.
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Yeni Bir Hayat ve Yeni Gerçekler
» Yeni ev,yeni başlangıç...
» Yeni Bir Sayfa, Yeni Bir Aşk...
» Yeni Bir Ev
» Yeni Bir Gün!

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Plaj-
Buraya geçin: