Kevin’la uzun bir süredir arkadaşlardı . Çoğu akşam beraber şarap içmek isterler , fakat her zaman bir engel çıkardı. Bu sefer şeytanın bacağını kırmışlardı ve iki kişi 3 şişe şarabı bitirmişlerdi. Kevin daha içmek istiyordu ama Aldrick zorla da olsa ona izin vermemişti. Aldrick’in kafası çok kötü ağrıyordu . Kevin ise sanki şarap içmeye yeni başlıyordu. Aldrick gülümseyerek “ Tecrübeli insan bir başka oluyor . Hiç başın ağrımıyor mu ? “ diye sorunca Kevin” Hafiften ağrıyor . O da senin konuşmandan “ deyip gülmeye başlamıştı. Aldrick bunu hiç problem etmiyordu. Aralarında çok konuşmak espriydi çünkü. Aldrick sabah başının daha fazla ağrıyacağını bildiği için Kano Gölü’ne doğru yürümeye başlamıştı. Kevin hiçbir şey demiyordu çünkü suya girmenin iyi geleceğini o da iyi biliyordu.
Göle geldiklerinde mayolarının olmadığını fark etmişti Aldrick. Kevin ise yine tecrübesini belli ederek çantasından 2 mayo çıkarmıştı. Aldrick mayosunu giydikten sonra Kevin’ın çoktan gölde yüzmeye başladığını görmüştü. Aldrick ise yüzmeyeceğine kararlıydı. Ayağını suya attıktan sonra , hemen kafasını denize sokmuş ve dışarı çıkmıştı. Kevin’a selam verdikten sonra kulübesine doğru yürümeye başlamıştı. Bazen Zeus’un oğlu olmak gerçekten zorluyordu onu .