New York Savaş Sonrası

Ben Amanda ve Cornelia'yı takip ediyordum...aslında bu benim fikrimdi.İkisi önde yürüyor ben 3 metrelik mesafeden takip ediyordum.Bir anda durdular...Amanda bana döndü ve eliyle gel işareti yaptı.Yanlarına gittim ve sordum

-Eee plan nedir ?

Birbirlerine baktılar ve Cornelia başını sallayıp bana cevap verdi.

-Plan şu ilk Hadesin sarayına gidip onu ikna edeceğiz ki burada sen devreye giriyorsun...daha sonra Babamın krallığına gidip onu ikna etmeye çalışacağız ve burada da ben devreye giriyorum.

-Asla , hayır , hayır , HAYIR !

-Neden ?

-Bakın ben ve siz gelmeden önce Poseidonun melez adamları vardı !

-Eee bunda ne varki...yan tabiki adamları olacaktı...sen onlardan biri olmadığına göre bir sorun yok değil mi ?

-Hayır...ben adamlarından değildim...ama kankam öyle...Kevin dedim sinirli bir şekilde

-Muhtemelen unutmuştur bil-

-Kevin...Poseidon melezlerinin lideriydi...

Bir anlığına hiçbirimiz konuşmadık...hatta birkaç saniye sadece birbirimize baktık.

-Ahhhh lanet olsun bu işleri gerçekten karıştırıyor dedi Cornelia en sonunda

Amanda'nın isteği üzerine kafeye girdik ve yemek için bir şeyler sipariş ettik. Bir süre hepimiz sessiz kalmıştık. Bir şeyler düşünüyordum. En azından bir şeyler yapıp bu konu hakkında babamı ve Hades'i ikna etmeliydik. Ardından aklımdaki düşünceleri Amanda ve Cole'ye söyleyerek sessizliği bozdum.

-Cole Hades'i ikna etmemizde sana ihtiyacımız var. En azından bilgeliğine.

Derken Cole sözümü onaylamazcasına bakıyordu. O da diyecek birşey bulamadığı ve bunu yapmamız gerektiğinin farkındaydı anlaşılan. Tam itiraz ediceği anda elimle onu susturarak itiraz etmesini engelledim ve konuşmaya devam ettim.

-Cole itiraz etme bunu yapmak zorundayız. Tek şansımız bu. Poseidon'a giderkende sen gelmezsin. Kıyıda beklersin. Babamı da ben ve AManda ikna etmeyi deneriz.

Dedim ve siparişlerimiz geldi. Çocuk sipariş ettiğimiz yiyecekleri önümüze bıraktıktan sonra o gidene kadar hepimiz sessiz kaldık. Çocuk gittikten sonra Amanda yemeğinden yemeye başladı. Onun karnının çok acıktığının farkındaydım. Benimde acıkmadığım söylenemezdi. Hamburgerimden bir ısırık aldıktan sonra

-Lia ama Hadesle konuşmam tehlikeli olabilir.

Dedi. Anlaşılan bir şey olur diye korkuyordu. Bende biraz tırsıyordum ama şu an düşünmemiz gereken ilk şey savaştı. Ve bu savaş Hades ve Poseidon olmadan kazanılamazdı.Bu çok belliydi. Zaten Hadesler savaşa katılmazlarsa tanrılar giderek bölünecek ve Zeus'un gücü giderek azalıcaktı.

-Cole aklımda başka bir fikir yok. En mantıklısı bu. Yok eğer aklında bir planın varsa söyle.

Dedim sinirle. Zamanımız giderek azalıyordu ve biz burada daha ne yapacağımıza bile karar verememiştik. Cole aklında bir fikir olmadığını belli edercesine başını salladı. Ardından Amanda yemeğini bırakıp konuşmamıza katıldı.

-Hadi artık çabuk olmalıyız. Zamanımız azalıyor.

Dedi. Haklıydı zamanımız çok kısıtlı ve değerliydi. Çok hızlı olmalıydık.

-O zaman ilk yer altına Hades'in yanına gidelim. Cole hep beraber ikna etmeyi deneriz. Ardından beraber babamın yanına krallığa gidelim. Seni orada bir yerlere saklarız. Babamla da biz konuşuruz. Olur mu?

Dedim. Artık herşeye karar vermek ve bir an önce işleve koymak istiyordum. Yoksa bu gidişle biz karar veremeden savaş yenilgiyle bitecekti. Cole dediğimi anlamış bir şekilde kabullenir gibi başını salladı ve konuşmaya başladı.

-Plan şu (bu planı anında kafamda hazırlamıştım) şeyy aslında 2 planım var. Birincisi siz önden gidip canavarları üstünüze çekersiniz ve ben onları kolayca halledebilirim. ama size zarar gelebilir... ikinci plan 3'lü dairesel savunma pozisyonu alırız. Ben canavarlara doğru olan tarafa bakarım sizde arkamı kollarsınız. Ama böylece daha yavaş ilerleriz . Seçim sizin !

Düşündüklerini görüyordm kararsız kalmışlardı.Onlara baktım ve iç çektim... tabiki onların zarar görmesine izin veremezdim. Sanırım onlarda benle aynı karara varmışlardı. Birbirimize baktık ve gülümsedik aynı anda şöyle dedik.

-İkinci plan !

-O zaman yola koyulalım. dedim dahada gülümseyerek

İşimiz çok zordu. Savaşın kaderi bizim üzerimizdeydi. Bunu halletmek zorundaydık. Ölümüz pahasına olsa bile. Savaşın kadri bizim elimizdeyken öylece oturmamızı kimse bekleyemezdi. Plan ortadaydı. İlk önce Hades'i ikna etmeye gidecektik. Tabi yer altında bir çok canavarla savaşmamız gerekecekti. Artık bu umrumda değildi. Zaten savaşın ortasında da bunu yapıyorduk. Cole'nin teknikleri bize yardımcı olacaktı. Lia'nın kolyesi. Bana pek bir şey kalmıyordu aslında. Sadece savaşacaktım. Özel gücüm yoktu. Varsa bile ben bilmiyordum. Düşüncelerimden ayrılıp '' Kronos dirildi mi bilmiyoruz. Yani acele etmeliyiz. Tanrı Ares ile konuştum. Kronus'un ilk işinin Hades'in yanına gitmek olacağını söyledi. O yüzden ondan önce oraya gitmeliyiz. Hatta orda onunla bile karşılaşabilirmişiz. Hazır olmalıyız. '' dedim. Onlar düşünceye dalmışken '' Hesap lütfen.'' dedim garsona. Garson hemen hesabı aldıktan sonra '' İşimiz zor olucak.'' dedim. Lia '' Haklısın.'' diye cevap verirken Cole başını sallamakla yetindi. Aslında yanımızda bir erkeğin olması iyi bir şeydi. Kendimi güvende hissetmeme sebep oluyordu. Bu iyi bir şeydi tabi. Kafeden çıkarken havanın iyice karardığını farkettim. İnsanlar ise akın akın kafelere , lokantalara gidiyordu. Bizde yolumuza devam ediyorduk.
Giderken içimden bir ses takip edildiğimizi söylüyordu. Arkama döndüğümde bir kaç kişi yürüyordu. Başımı tekrar önüme çevirdim. Asıl yolculuğumuz şimdi başlıyordu.


Rp Bitmiştir!