Güneş yüzüne vurduğunda, kabus görmediği ilk gecenin keyfini yaşıyordu. İçinde barındırmadığı uyanma isteği yüzünden yan dönerek güneş ışıklarından korumaya çalıştı kendini. Bu sefer yanağı ısınırken, Apollon'a aklına gelen birkaç laneti söyledi. Yataktan öfkeli bir şekilde kalkıp, güneş ışığını geçirmeyecek şekilde karanlık bir ortam sağlayan kahverengi perdelerini kapattı. Uykulu bedenini taşımayan ayaklarını sürükleyerek yeniden yatağa yattığında ne kadar denerse denesin yeniden uyuyamadığını görüp bir kez daha öfkelendi. Yeniden yatağından kalkarken, sessiz olmaya dikkat etmiyordu. Eğer o uyandıysa, kardeşleri de uyanmalıydı. Kendini uyanık durumdayken başkalarının rahatlıkla yataklarında uyuduğunu görmeye dayanamıyordu. "Hepiniz! Kalkın! Şimdi!" diye bağırdı odadakilere. Kardeşleri yavaşça yataklarından kalkıp ona şaşkın bir şekilde bakarken odasından çıktı ve diğer odadakileri uyandırmak için koridorda bağırmaya başladı. "Kalkma vakti! Çabuk olun. Hadi!" diğer odalardaki kardeşlerinin uyandığını belirten ayak seslerini duyduğunda gülümsedi ve hazırlanmak için odasına döndü. Hızlı bir şekilde üzerine rahat ve eski kıyafetlerini giydi. Onun her zaman düzgün giyinmeye meraklı olduğunu bilen kardeşlerine, yüzünde kendini beğenmiş bir ifade ile gülümsedi. "Hepiniz en eski kıyafetlerinizi giyip aşağı inin. Kahvaltıda söyleyeceklerim var." onun diyeceklerine verecekleri tepkiyi düşünmek bile onda kahkaha isteğine yol açıyordu. Son anda bunu öksürüğe dönüştürmeyi başararak mutfağa indi.
Kardeşleri geldiğinde bazıları direk masaya otururken, bazıları ona yardım etmeye başlamıştı bile. Cassandra, direk masaya oturanlara sert bakışlar atarken, onlara az sonra yaptıracağı en ağır işleri düşünmeye başlamıştı bile. Sofrayı kurduklarında, bir süre kimse bir şey demedi. Kimse tabağına dokunmuyor, Cassandra'nın diyeceği şeyi dinlemek üzere bekliyordu. İç çektikten sonra konuşmaya başladı. Kardeşlerinin bu kadar meraklı olmasına dayanamıyordu. "Önce kahvaltı. Sonra her şeyi açıklayacağım." kardeşlerinin meraklı bakışlarına aldırmıyormuş gibi yaparak kahvaltısını yapmaya başladı. Onun başka bir şey söylemeyeceğini anlayanlar da yavaşça eski hallerine dönüp yeniden sohbet etmeye başlarken, Cassandra ara sıra gülümsüyor ama sohbete katılmıyordu. Onun aklında sadece bugün yapacakları şeyler vardı.
Herkes kahvaltısını bitirdiğinde, ona çevrilen bakışlardan konuşması gerektiğini anlamıştı. "Peki o zaman. Sanırım daha fazla oyalanmamın bir amacı yok. Bugün hepinizin bildiği üzere temizlik var. Fakat bu o sıradan temizliklerden biri olmayacak." sözlerinin ardından başlayan mırıldanmaların bitmesini bekledi sabırla. "Aramıza yeni katılanlar oldu. Eskiden kulübede bulunup geri dönenler oldu. Bana kalırsa bu kulübe fazla karamsarlaştı. Aranızdan üç kişi kamp marketine gidip boya, fırça, tahta ne bulursa alsın. Pek Persephone çocuklarına uymasa da... Kulübenin yenilenme zamanının geldiğini düşünüyorum." herkes ona şaşkın bir şekilde bakarken, o sadece gülümseyip ayağa kalktı ve masadaki tabakları toplamaya başladı. "Ama önce masayı toplayacağız. Hadi herkes yardım etsin bana. İşimizi çabuk bitirirsek sonra eğlenme fırsatımız olur." bazı kişiler itiraz etse de, Cassandra'nın onlara attığı sert bakışlardan sonra yardım etmeye başladılar. İlk defa kabus görmediği bir geceden uyanıyordu ve bugün, onu herhangi bir şeyin rahatız etmesine izin vermeyecekti. Bulaşıkları yıkarken, diğerlerine görev dağılımı yapmaya başlamıştı bile. Beş kişi markete gidecek, diğerleri mutfağı temizlemesinde ona yardım edecekti. Ardından perdeleri çıkartacak, yıkayacak, yeni boyanmış duvarların kurumasını bekleyip asacaklardı. Heyecanlandığını hissediyordu Cassandra. Önceden kulübelerini yeniledikleri olmuştu fakat her şeyi Hephaistos çocuklarına yaptırmışlardı. Bu sefer sadece kendileri yapacaktı.