O gün beni anlayan nadir kişilerden biriyle buluşacaktım okçuluk alanında. Her türlü pisliği beraber yaptığım dostum, suç ortağım Hypnos kızı Georgina'yla beraber ok atmaya gidecektik. Ok atmak, silahlarla uğraşmak bütün sinirimi üzerimden atmama vesile olduğundan bu tip yerlerde sevdiğim arkadaşlarımla buluşmak çok eğlenceli oluyordu. Hele de Georgina'yla buluşursak üzerimde sinir diye bir şey kalmayacağından emindim, onunla beraber bir sürü yaramazlık yapıp okçuluk alanını birbirine katabilirdik. Kulübede ok aradım bir süre, bulamayınca da okçuluk alanında mutlaka bir tane bulabileceğimi düşünerekten dışarı çıkmak üzere hazırlandım. Üzerimde her zamanki gibi melez kampı tişörtüm vardı, altıma da beyaz bir şort giymiştim. Saçlarımı bol bir şekilde tepesinden toplamıştım, kahküller önde kalacak şekilde. Ardından okçuluk alanına doğru ilerlemeye başladım, yeni olduğumdan elimde bir haritayla beraber. Kısa sürede bulduğum okçuluk alanından içeri girdiğimde bakışlar bir anlığına üzerime kaymıştı. O bakışlardan tanıdığım bir tanesi hiç hoşuma gitmemişti. Kampa geldiğimde beni ezmeye çalışan, dalga geçmeye çalışan bir melezdi o, Hades kızı olduğumu öğrendikten sonra özür dilemişti ama düşmanım olmuştu, ikimiz de birbirimizi sevmiyorduk. Sanırım bugün ne yapacağımı bulmuştum. Karnımı okşadım gülümseyerek, içindekilerin güvende olduğunu hissederek. Ardından bir köşede yığılmış onlarca ok ve yaydan birer tanesini seçerek karşıyı hedef aldım, Georgina'yı beklemeye başladım hedef tahtasının karşısında.