Yeni Yuva

Persephone kulübesine girerken çok heyecanlıydım. Acaba nasıl bir yerdi ? Beni neler bekliyordu ? Ve en önemlisi kardeşlerimkimlerdi ? Kapıyı tıkladığında cevap veren olmayınca kilitli olmadığını umarak kapıyı açmaya çalıştım. Şansıma kapı kilitli değildi ancak içerde kimsede yoktu. Tabi ya ! Onlar şimdi eğitimde olmalıydılar. Oturma odası çok iç acıydı. Her tarafta rengarenk çiçekler vardı. Duvarlarda , masalarda , tavanda... Tam bana göreydi ! Eski evimde de her yerde çiçeklerim vardı. Koltuklar turkuaz rengindeydi ve çok rahat gözüküyordu. Koltukların ortasında ise üzerinde gene çiçekler olan yuvarlak bir masa vardı. Duvarlar koyu sarı renkteydi. Pencereler karşıda ki duvarın yarısını kaplamıştı ve etrafa çok garip bir şekilde huzur veriyordu. Pencereden bakmaya karar vererek bavulumu koltuğun yanına bıraktım ve pencereye doğru yöneldim. Oraya vardığımda gözlerime inanamadım. Buradan çok güzel bir bahçe gözüküyordu ! Bahçede çiçek olmayan bir yer yok gibiydi. Bir köşede ise minyatür bir şelale vardı. Çok huzurlu bir bahçeydi. Aniden kendime bir oda bulmam gerektiğini hatırladım. Bavulumu alıp koridora yöneldim ve kendime boş bir oda bulmaya çalıştım. Boş odalar buluyor , ama beğenmiyordum. Kiminin yatakları çok küçüktü , kiminin ise eksikleri vardı. En sonunda çok güzel bir oda bulmuştum. Bu odanın duvarları toz pembe renkteydi. Yatak ise orta boyutlardaydı. Üstünde ki örtü bana baharı hatırlatıyordu çünkü yeşil renkte ve üstünde yer yer pembe çiçekler vardı. Yatak duvara yaslanmış şekildeydi ve yanında bir pencere vardı. Dolabım çok açık bir yeşil renkteydi. İçine eşyalarımı koymak için açtığımda , turuncu bir tişörtle karşılaştım. Üstünde '' Camp- Half-Blood'' yazıyordu. Bu tişörtü giymem gerektiğini düşündüm çünkü herkesin üstünde bundan vardı. Tişörtü üstüme geçirdikten ve kıyafetlerimi dolabıma yerleştirdikten sonra , odayı incelmeye devam ettim. Makyaj masası gibi bir şey vardı ve üstünde ki tüm ürünlerin doğal olduğu belliydi. Birden bir parfüm şişesi dikkatimi çekti. Kristal şeklindeydi ve çok hoş kokuyordu. Dayanamayarak biraz sürdüm ve kitaplığa doğru yöneldim. Burada bir çok kitap vardı. Çoğunluğu da mitoloji ile ilgiliydi. Odada bunun dışında yerde küçük bir halı vardı. Bir yerde küçük bir koltuk , önündeki masada çiçekler vardı. Sol tarafında ise çalışma masam vardı. Odamdan çıkarak kulübemi gezmeye devam ettim. Tüm odalar aynı yöne bakıyordu ve hepside o bahçeye bakıyordu. Buraya çabuk alışacağımı düşünüyordum. Masada bir kitap vardı ve üstünde '' Persephone Çocukları '' yazıyordu. Tam kitabı açıp karıştıracaktım ki kapı açıldı. Kapının ardında bir sürü çocuk vardı ve bir kız konuşmaya başladı , '' Hoş geldin kardeşim '' Herkes bana bakıp gülümsüyordu ve bende onlara gülümseyerek konuştum. ''Hoş bulduk'' Onlara doğru yöneldim. Sanırım artık onlarla tanışma vaktim gelmişti...