Sabah son bir gayretle yatağımdan kalktım. Geceyi beklemek istiyordum ama o zamanda Harpyaların akşam yemeği olurdum. Bugün Ahırı ziyaret edip pegasus edinecektim. Ahır girdiğimde kanatlı atlar beni korkutmaya başlamıştı. Hele bir tanesi... Gece mavisi kanatları vardı. Gövdesine doğru dahada koyulaşıp siyaha dönüyordu. Gözleri ise lacivertti. Burnunu okşayıp "Merhaba. Ee, acaba senin sahibin var mı?"dedim. Başını hayır anlamında salladı. Demek beni anlıyordu. Yelesini okşayıp "Senin adın Fearless olsun."dedim. Korkusuz anlamına geliyordu. Bu pegasusta bayağı korkusuz görünüyordu ve bir Nyks çocuğuna laikti. Unutmadan cebimden küp şekerleri çıkarıp ona uzattım. Küp şekerler bittiğinde "Fearless şimdi gidiyorum ama söz daha sonra geleceğim."diyip ona veda ettim. Son birkez arkamı dönüp ona baktığımda iri gözlerini bana dikmiş gidişimi izliyordu