Kampa geleli çok olmamıştı. Burayı en kısa zamanda öğrenmeliydim. Bunun için gezmeye başladım. Her yere bakıyor, aklıma kazıyordum. Kamp gerçekten çok güzel bir yerdi. Bir süre daha boş boş gezindikten sonra Pegasus Ahırları yazan bir tabela gördüm. Ahırları lafını anlamıştım ama pegasus tarafını anlamamıştım. Merakla içeriye girdim. İçerideki atları görünce çok şaşırdım. Daha önce hiç kanatlı at görmemiştim. Çok güzel görünüyorlardı. Ahırı gezinmeye başladım.
Tek tek bütün pegasusları okşuyordum. Hepsi çok şekerdi. Çoğunun boyuna yetişemiyordum. Dolayısıyla tam sevemiyordum. Ahırı iyicene dolaştıktan sonra yavru atların bulunduğu kızma geldim. Bir sürü yavru vardı. Bunlar tam benim boyuma göreydi. Bir yavru atın yanına gittim ve okşamaya başladım. Bu atı çok sevmiştim. Ne kadar geçti bilmiyorum ama Clay abla bani izliyormuş. Bunu çok sonra fark ettim. Caly abla onu fark ettiğimi görünce "Beğendin mi?" diye sordu.
"Evet, çok şeker." dedim. Clay abla "Senin olabilir ufaklık." dedi. "Gerçekten mi?" diye sordum. Clay abla "Evet, sadece isim koyman yeterli." dedi. Sevinçle bir isim düşündüm. Bir iki dakika sonra "Rüya" da karar kıldım. "Pegasusumun adı Rüya olsun." dedim. Clay güldü ve "Süper isim. Şimdi onu rahat bırakalım. Bir şeyler yemesi gerekiyor." dedi. Başımı salladım ve Rüya'nın yanından ayrıldık. Artık benim bir pegasusum vardı. Hem de çok tatlı bir pegasus.
Rp Bitmiştir!