Can sıkıntısı içini kemiriyordu. Bir şeyler yapmak istiyordu. Bir şeylerin parçası olmak, faydalı olmak... Nedenini bilmiyordu. Normalde böyle şeyler yapmazdı. Bir daha düşündü de onun hayatı normal değildi ki. Ve yaptığı şeyler her zaman tuhaf karşılanırdı. Umursamıyordu ki. İnsanların ne dediği onun için önemsizdi. Saygısız olmadıkları sürece... Saygısızlığa tahammülü yoktu. Belki sevgiden yoksun büyüdüğü içindi. Yahut onu böyle yetiştirdikleri içindi. Fakat bunları hatırlayıp üzülmeyecek kadarda olgundu Versaillas.
Yavaşça ancak bir o kadarda kararlı adımlarla ağıra doğru ilerliyordu. Pegasusları merak etmişti. Ne olduklarını biliyordu hani. Ama bir şey içinden bir şey onları canlı görmesini istiyordu. Böyle değildi o. Bu tarz şeyleri merak etmez hatta umursamazdı bile. Neydi onu değiştiren ? Bu kamp mı ? Brianna'nın ölmesi mi ? Yoksa Zellena'mı ? Eh... değişmişti ve yapacak pek bir şey yoktu. Pegasusların olduğu yere vardığında kısa bir süre durdu. Kısa bir duraklamanın ardından kapıyı açtı ve içeriye girdi...
Tuhaf... Sadece böyle düşündü. Tuhaftı. Bildiğimiz atların biraz süslü ve kanatlı olanları gibiydi Pegasuslar. Kimileri çok sadeydi. Kimileri ise sanki güzellik yarışmasına katılacakmışçasına süslüydü. Aralarından birisi gözünü dikmiş Versaillas'a bakıyordu. Versaillas ilk başta ne kadar aldırmasa da oda ona bakmaya başlamış hatta birazcıkta etkilenmişti. Kim bilir belkide onun Pegasusu oydu. Sıçrayan Kan..