Sabah olmuştu. Seth "Haydi kalk bakalım" dedi bana. Ben de "Biraz daha uyuyayım lütfeen" demiştim ve o da odadan çıkmıştı. Biraz daha kestirdikten sonra etrafı keşfetmek için dışarı çıktım. Biraz dolandıktan sonra bir yerden at kişnemeleri kulağıma geldi. Hemen oraya doğru koşmaya başladım. Oraya vardığımda gözlerime inanamamıştım. Kanatlar ve bir atın muhteşem birleşimi : PEGASUS. Hepsinin benim olmasını istiyordum. Ahır görevlisi "İstersen biri senin olabilir" dedi. Acaba hangisini seçmeliydim? Kenarlarda bir pegasus gözüme çarptı. Beyaz vücudu, turkuaz kanatları ve turkuaza çalan gri gözleri adeta gözlerimi kamaştırdı. Hemen yanına gittim ve onu sevmeye başladım. O da benden hoşlanmış olmalı ki kafasını bana doğru eğdi ve mutlu mutlu kişnedi. Evet. Pegasusumu bulmuştum. Kulağına doğru eğildim ve "Senin adın Hyourinmaru" dedim. Beni anlamasa da şaha kalktı ve bana sevgi gösterisi yaptı. Cebimde kolalı jelibon vardı. Hemen bir tane çıkarıp ağzına uzattım ve anında elimden kaptı. O da seviyordu herhalde jelibonu. İleride büyük işler başaracaktık ve pegasus edinmiş oldum.