Kampa geleli sadece 10 dakika olmuştu ama babası hemen onu sahiplenmişti. Kamptaki tanımadığı yüzlere bakıyordu. Herkes ondan daha yeni gelmesine ve kılıç tutmasını bilmemesine rağmen çok korkuyordu. “ Demek Zeus’un oğluyum “ diye mırıldanmıştı. Garip geliyordu. DEHB olan birinin melez olması gerçekten garipti. Hem de o kişinin Zeus’un oğlu olması… Kheiron adlı sentora göre – Evet, gerçekten at adamdı. – bu yaşa gelmesi gerçekten imkansızdı. Bütün kulübe liderleri onun çok özel bir melez olduğuna emindi. Sadece Aldrick kendine güvenemiyordu nedense.
Zeus kulübesine geldiğinde şaşkındı. Karşısında yedi tane yarı kardeşi vardı. Çoğuyla iyi anlaşacağını düşünmüyordu çünkü Aldrick bir melez olsa bile diğer melezlerden farklıydı. Çocukken geçirdiği bir olay yüzünden hafiften deliydi. Kampta bu sorunu kimseyle paylaşmamıştı , çünkü kimseyle arkadaş değildi. Düşüncelerini sürdürürken içeri girmişti. Herkes kendi kafasına göre takılıyordu. Kimisi kitap okuyor , kimisi müzik dinliyordu. Etrafına bakınırken birisi onu fark etmişti. “ Şükürler olsun “ diye mırıldandığını kimse duymamıştı. Kardeşi olduğunu düşündüğü kişi “ Merhaba , sen Zeus’un oğlu musun ? “ diye sorunca diğer gözlerde kendisine kilitlenmişti. Heyecanlıydı lakin bunu dışarıya yansıtmıyordu . Gülümseyerek “ Eee… Evet , ben Zeus’un oğlu Aldrick. “ demişti. Kardeşi “ Ben Marcus. Bunlarda Leonard, Jennifer ve Perseus “ demişti ve eklemişti “ Aslında iki kişi daha var ama onlar şu an burada değil “ Demek Zeus’un 7.çocuğu kendisiydi. Marcus onu odasına götürdüğü zaman üstünü değiştirmeden yatağa uzanmıştı. Melez kampına geleli yarım saat olmamış, kardeşleriyle tanışmıştı. Burada çok macera yaşacağını umuyordu maceraperest bir şekilde.