Olimpos Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Olimpos Rpg

Percy Jackson ve Olimposlular ile Olimpos Kahramanları serilerinden esinlenilerek oluşturulmuş, zirvedeki rpg forum sitesi.
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ruin'le tanışmam...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Alan Sean Knıght
Afrodit'in Çocuğu
Afrodit'in Çocuğu
Alan Sean Knıght


Mesaj Sayısı : 298
Kayıt tarihi : 10/10/10

Ruin'le tanışmam... Empty
MesajKonu: Ruin'le tanışmam...   Ruin'le tanışmam... Icon_minitimeC.tesi Haz. 04, 2011 8:34 pm

Hiçbir atım olmasını düşünmemiştim. Tamam yani kanatları falan var uçabiliyorlar ve hızlılar ama bana göre değil. Ben daha çok yerde olmayı seviyorum. Atımı yerde koşturmak bana daha… iyi hissettiriyordu. Tamam belki pegasusların uçabilmesi büyük bir fark yaratıyor ama ben yinede kararımdan mutluydum. Ahırlara doğru ilerledim ve etrafıma baktım. Kimse bana bakmıyor gibiydi. Hemen içeri daldım ve pegasuslara göz gezdirdim. Bazıları iri yarıydı , bazılarının renklerini hayatımda ilk kez görüyordum. Bölmelere göz gezdirirken bir şey dikkatimi çekti. Yerde biraz kan vardı. Bu insan kanı veya tanrısal bir varlığın kanı değildi. Bir atın kanıydı ve yerdeki kan miktarına bakarak ağır yaralı olduğunu söyleyebilirim. Kan izleri ahırın içinden geçiyor ve ahırın arkasındaki çıkışa kadar gidiyordu. Kan izlerini takip etmeye karar verip koşmaya başladım. Koşarken bazı atlar ürküyor bazıları ise bana kişniyordu. Sanki oraya gitme der gibilerdi. Sonra ilerlerken bir şeyi daha fark ettim. Yerdeki toprağın bazı yerleri siyahlaşmıştı. Bir atın koşması gibi 4 tane siyah iz vardı her yerde. Hızımı daha da arttırdım ve çıkışa doğru koştum. Kapıyı açtığım anda içimin kararması bir oldu. Yerdeki cansız yatan at toz olmaya başlamıştı bile. Yavaş yavaş atın toz olmasını izledim. Kendime kızıyordum. Eğer o kadar meraklı davranmayıp biraz daha hızlı gelseydim belki atı kurtarabilirdim.
Sonra inanılmaz bir şey oldu. Atın tozları havada uçuşurken yavaşça yere hizalanmaya başladı. Birkaç dakika bunu izlemeye başladım ve fark ettim ki at yeniden oluşuyordu. Bunun nedeni sanırım birilerinin bana anlattığı ‘’Hades’in ölüleri alamaması’’ olayıyla ilgiliydi. Yavaşça atın yeniden oluşmasını izledim. Yeniden oluştuğunda nefesim kesilmişti. Atın siyah bir derisi vardı ve boynunda kırmızı ve yunanca harflerde kazınmış olarak ‘’ruin’’ yazıyordu. Ancak şimdi fark edebilmiştim , atın kanatları yoktu… Yani bu bir pegasus değildi. Toynaklarından ateşler çıkıyordu ve kuyruğunun yerinde de ateşten bir ip vardı sanki… Bunun Geryon’un çiftliğindeki ateş püskürten atlardan olduğunu fark ettim. Ama burada ne işi vardı ki ? Yavaşça ata yaklaşmayı denedim. At bana dişlerini gösterip şaha kalktı ve şahtan indiğinde burnundan soludu. Soluk yerine ateş çıkmıştı o ayrı… O anda atın benle savaşması gerekeceğini anladım ve sırtımdan ilahi bronzdan olan kılıcımı çıkardım.
Daha kılıcımın kabzasını yeni kavramıştım ki sert bir şey bana hızlıca çarptı. Gerie uçtum ve toprağın üstüne sırt üstü düştüm. Ayağa kalkmaya çalıştığımda ileride atı gördüm. Hala sinirli bir şekilde bana bakıyordu. Demek sert oynayacaktık. Ayağa kalktım ve kılıcı elimde tutup hazırda beklettim. At bana doğru koşmaya başladı ve bende kılıcımı savurmak için hazırlandım. Yine aynı şey oldu ve arkaya uçtum. Kim yapıyordu bunu böyle ? Yeniden yerimden kaktım ve kılıcımın ileride olduğunu gördüm. Hemen koşup kılıcımın kabzasını kaptım. Ata baktım , oda bana bakıyordu ve hamlemi bekliyordu. O anda fark ettim ki at sadece kılıçtan korkuyordu. Çünkü kılıcımı kaldırmadan önce bana bakıyordu , kaldırdıktan sonra ise büyük bir öfkeye kapılmıştı. Yavaşça kılıcımı sırtıma soktum ve atla göz bağlantısını bırakmadım. .Bana öyle bir bakıyordu ki sanırsınız zihnimi okuyordu. Onunla savaşmaıyacaktım…
At yeniden bana doğru koşmaya başladı. Ama bu sefer bir hareket yapmadım , sadece yerimde durdum. Atla aramda sadece birkaç metre kalmıştı. Gözlerimi açık tuttum ve atın bana çarpmasını bekledim… Çarpmadı…
At içimden geçip ileri doğru gitmişti. Hemen arkamı döndüm ve yüzümün dibinde atı gördüm. Bana bakıyor ve yavaşça nefes alıyordu. Elimi burnuna götürdüm ve burnunu okşamaya başladım. Şimdi fark etmiştim , arkasında bir… her neyse işte o ata oturmak için kullanılan şeyden vardı. Bu eskiden yoktu , şimdi oluşmuştu. Atın yanına geçtim ve üstüne atlayarak sırtına oturdum. At hemen ileri doru atıldı ve ahıra doğru koşmaya başladı. Tam duvara çarpacaktık ki mucizevi bir şey oldu. Duvarın içinden geçtik… Bu atların böyle güçleri olduğunu bilmiyordum. Atın üzerinden indim ve bir bölüm açıtım. İçeri girmesini bekledim ama girmedi… bölmenin kapısını kapattım ve yanına gittim.
O anda fark ettim ki yanda sakallı bir adam duruyordu. Üstünde rock yapan insanların giydiği giysilerden vardı. Bana gülümsedi ve bir saniye sonra orada yoktu. Ama ben anlayacağımı anlamıştım. Bu at ölmüştü… ve bunun yüzünden bu cehennemsel bir varlıktı. Yani gölge yolcuğu yapabiliyordu. Benim içinden ve ahırın duvarından böyle geçmişti…
Onun boynunda kırmızı olarak parlayan adını okudum ve ‘’Ruin’’ dedim. At kişneyerek şaha kalktı ve ileri doğru koşmaya başladı. Ahırın duvarına doğru ilerledi ve gittikçe dibe battı. Birkaç saniye sonra at ortalıkta yoktu. Yeniden ‘’Ruin’’ dedim ve at ileride yok olduğu yerin yekınlarından bir yerden yeniden , çıkıp bana doğru koştu. Yanıma geldiğinde kişnedi ve bir şeyler vermemi bekledi. Masanın üstündeki küp şekerlerden birkaç tane kaptım ve ona verdim. Evet sanırım artık bir atım vardı…
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ruin'le tanışmam...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İlk Tanışmam
» Babamla İlk Tanışmam
» Babamla tanışmam
» Jessle tanışmam...
» Babamla tanışmam...

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Olimpos Rpg :: Melez Kampı :: Pegasus Ahırları-
Buraya geçin: